31

2.7K 155 27
                                    


"Sevgilim kelimesine fazlasıyla alışsan iyi edersin çünkü daha çok duyacaksın."

Memnuniyetle kafasını salladığında hafiften dudaklarımın üstünde hissettiğim ürpertiyle gözlerimi açtığım sırada bunun Jungkook'un verdiği nefes olduğunu anlamıştım. Şu anda fazlasıyla yakındık ve bir şeyler söylesem dudaklarımız birbirine değecekti. Birkaç saniye boyunca böyle kaldıktan sonra dudaklarımın üzerinde hissettiğim yumuşak dokunuşla ve anın verdiği hissiyatla beraber gözlerimi yavaşça kapatıp kendimi harika büyüsüne kaptırmaya karar verdim. Acemice verdiğim karşılıkla Jungkook hoşnut olmuş olacak ki ellerini belimde daha fazla sıkılaştırıp, öpücüğümüzü daha da derinleştirmeye başlamıştı. Odada sadece öpüşme seslerimiz yankılanırken üzerinden birkaç dakika sonrasında bu seslerin yerini sadece Jungkook'un sesi almıştı.

"Bunu devam ettirmek isterdim fakat şimdi uyumamız gerekiyor sonuçta sabah uğraşacağımız bir sürü kişi var."

Bu söylediğine hafif bir kıkırtı bırakıp, ona kıyasla küçük olan ellerimi büyük elleriyle birleştirip odaya doğru ardımdan çekiştirmeye başladım. İkimizde yorgunca uzandığımız yatağımızda birbirimize gözlerimizi dikmiş, hafif bir tebessümle izliyorduk.

"İyi geceler, sevgilim"

"İyi geceler, güzelim."

_______________________

Jungkook'la el ele beraber okulun girişinde oturan çocukların yanına ilerlemek için gittiğimizde Yoongi'nin yerini Jimin'in almasıyla, ufaktan göz ucuyla Jungkook'a bakmıştım. Kendisi de bu duruma oldukça şaşırmış gibi görünüyordu bu yüzden öncelikli olarak kaşlarını çatmıştı. Birkaç adımda yanlarına yaklaşıp, boş olan yere oturmak için ilerledik. Ortamda bir kilise sessizliği vardı ve çoğu kişi birbirlerine bakmaktan kaçınıp, başka yerlere odaklanıyordu. Jungkook, bu sessizlikten epeyce bıkmış olacak ki ikimizin de aklında soru işareti olan düşünceyi sordu.

"Yoongi hyung nerede?"

Çocuklar birbirlerine ufakça kaçamak bakış attıktan sonra Jungkook'un sorusunu cevaplayan Seokjin olmuştu.

"Birkaç gün gelmeyecekmiş."

"Neden?"

"Jungkook, Yoongi'nin nasıl birisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunu sindirmesi epeyce uzun sürecektir çünkü bu olay olduğunda aramızda en çok yıkılan Yoongi'ydi."

Jungkook, Seokjin'e olan bakışmasını çekip, ayaklarına bakmaya başladı. Buradan anladığım kadarıyla Jimin'le Yoongi eskiden fazlasıyla yakındı ki bu yüzden olayda Yoongi fazlasıyla yıpranmıştı. Yoongi'nin bu olayı anlaması uzun sürecekti ve bu süreçte de kendisi hiçbir yere varamayıp, Jimin'i affetmeyecekti. Hemen olarak bu sürecin hızlanması için bir şeyler düşünmeye başlamıştım. Ufaktan çocukların kalkmasıyla hala oturan Jimin'e ve kalkmam için hafifçe ayakta duran Jungkook'a baktım.

"Jungkook-ah, sen önden yürü birazdan geleceğim tamam mı?"

"Geç kalma."

Jimin'le ve aramızda dolandırdığı bakışlarla bir şeylerin olduğunu sezip, cevap verdikten sonra çocuklarla beraber yanımızdan uzaklaşmıştı. Jimin'e baktığımda oturduğu yerden kalkıp daha da yakınlaşmamız için yanıma oturmasını bekledim. Yanıma oturup, sıkıntılı olduğu zamanlarda yaptığı gibi gözlerini oynadığı parmaklarından çekmiyordu. Birbirimizin her zaman dert dostu olduğunu biliyorduk ve yüzünden bile bu konu hakkında tavsiye istediği belli oluyordu.

"Yoongi konusunda ne yapacağını bilmiyorsun, değil mi?"

"Şu anda dışarıdan gören birisinin tavsiyesine ihtiyacım var."

"O kişi de ben oluyorum?"

Minik kıkırdamamla beraber nihayet küçük de olsa dudaklarının yana gittiğine şahit olabilmiştim. İlk önce gözlerime odaklanıp kafa salladıktan sonra tekrardan ilgi odağı parmakları olmuştu.

"Neden evine gitmiyorsun? Yoongi duygularını gösterebilen birisi değil bu yüzden ikiniz de yalnız kalarak konuşmalısınız. Üstelik bugün okula gelmediğine göre eline bu fırsat geçmişken değerlendirmelisin."

Parmaklarıyla oynamayı kesip, bir süre gözlerini boşluğa doğru dikmişti. Ardından sıkıca sarılmasıyla, bu ani hareketine karşı tuttuğum nefesimi dışarıya verdim.

"Teşekkür ederim, Min. Sen gerçekten harika bir arkadaşsın şimdi Yoongi hyung'ın evine gideceğim ve onu ikna edeceğim. İkna etmeden dönmek yok."

"İşte benim tanıdığım Jimin."

Hafifçe kahkahama eşlik ettikten sonra ona derince bir sarılma verip, okuldan çantasıyla beraber çıkmasını izledim. Jungkook'dan öğrendiğin kadarıyla Jimin ve Yoongi ayrılmaz bir ikiliydi ve bu durum bu yüzden onları fazlasıyla sarsmıştı. Çalan zille beraber daha fazla geç kalmamak için okula doğru adımlarımı hızlıca yönelttim. Bu hızlı adımlarla dördüncü katta olan sınıfımın önüne iki dakikada gelmiştim. Bu dakikayla yarıştığım sürede sınıfın önüne geldiğimde, Jungkook'un beni gülümseyerek beklediğini gördüm. Hemen arkasında Eun Hi ve Jungkook'a olan hayran bakışları vardı.

"Biraz daha geç kalsaydın yanına gelecektim."

Eun Hi'nin bizi duyabildiğini ve görebildiğini biliyordum bu yüzden minik bir(!) oyun yapmak adına Jungkook'un yanağına küçük öpücük kondurduktan sonra kollarımı boynuna doladım.

"Sevgilim beni mi merak etmiş?"

Bir şeyler olduğunu Jungkook sezmiş olacak ki kimseye fark ettirmeden minik bir ses tonuyla kulağıma fısıldadı.

"Kime hava atıyoruz? Hoseok mu Eun Hi mi?"

Bu kadar zeki ve oyunumu devam ettiren sevgilim olduğu için sanırım fazlasıyla şanslıydım. Minik bir gülümsemeyle, boynuna doladığım kollarımı birazcık bollaştırıp yüzümü yüzüyle karşı karşıya getirdim.

"İkincisi ve iyi dersler sevgilim. Şimdi kaçman gerekiyor yoksa arkandan gelen hocan senden önce sınıfa girecek."

Yanağıma kondurduğu yumuşak öpücükle beraber hoca gelmeden direkt sınıfına girmişti. Bakışlarım sınıfın kapısını kaplayan ve gözlerini gözlerime dikmiş Eun Hi'ye doğru kaymıştı.

"Konuşacağız yürü."

Beni kolumdan sıkıca çekmesiyle beraber, güçlü olmak adına en ufak korkumu belli etmedim ve sürüklediği yere doğru onu takip etmeye başladım. Adımlarımız okulun bodrum katına gitmesiyle, Eun Hi'nin kapıyı açıp beni ileriye doğru itmesi ve kapıyı büyük bir gürültüyle kilitlemesi bir olmuştu. Tam ağzımı açıp küfürleri saydıracakken arkasından tüm ordusu çıkmıştı.

Daylight / Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin