14.

2.2K 125 41
                                    



Adeta sus pus olmuş Jimin'e sırıtarak baktım. Belki gücüm yetmiyordu ama, zeki bir insan laflarıyla depresif psikoloji yapması gerektiğini bilmeliydi.

Bende aynen öyle yapmış, yaptıklarının içini yakmasını istemiştim.

Ama sadece susuyor, gözünden bir damla duygu kırıntısının geçmesine izin vermiyordu.

Sinirlendim.
O beni en ufak bir hareketinde yerle bir edebilirken, o hatasını yüzüne vurduğum halde duygusuzca bakabiliyordu.

Kendimi yıkılmaz zanneden ben, onun buz kütlelerinde adeta kaybolmuştum.

O sağlam değil, duygusuzdu.

En ufak bir duygu kırıntısı barındırmamayı iyi öğrenmişti.

Bana ilk sahip olduğu gece, ağlamalarımı hiçe saymıştı.

Aklıma geldikçe delirecek gibi hissetsemde kendimi tutabiliyordum.

Bakirliğimi bırak, ilk öpücüğümü bile ona vermiştim ben.

Tamam. Masum düşünceler barındıran kişilerden değildim.
İllaki aklım pis şeylere takılıyordu. Ama ben ilklerini önemseyen birisiydim.

Ama her şeyinde sonuna bakardım.

Bu işin sonunun nereye gideceğini bilmiyordum.

****

"Seni seviyorum hyung. İyi ki varsın."

Evin yanındaki Jimin' in ben ilk geldiğim günlerde saatlerini geçirdiği kulübeye gelmiş, açıklığa kavuşan gerçeklerin ölümsüzleştirildiği kareleri inceliyordum.

Fotoğraflarda hep küçüklük anlarım vardı.

Açıkçası ne kadar tatlı olduğumu düşünüyordum fotoğrafları incelerken.

Yoongi hyung beni buraya sokmuş ve biraz vakit geçirmemi istemişti. Sonunda ısrarlarıma dayanamayan Yoongi hyungu fotoğraflara bakmaya ikna etmiştim ki, çoğunu inceleyip Yoongi hyunga teşekkür etmiştim.

"Beni sevdiğini biliyorum. Ama bu kadar sevgi gösterisi yeter Jungkook."

"Sadece basit bir 'seni seviyorum'du hyung."

Masanın ön tarafından sağına ve soluna yerleştirilmiş sandalyelerin tekine oturmuş, öylece heyecanla fotoğrafları inceleyen beni izlemişti. İzlerken de kalbimi kıracak şeyler söylediğinin farkına şimdi varmalıydı.

Çünkü cidden kırılmıştım.

"Ah boşversene. Seni seviyorum meleğim. Hadi gel."

Kucağını işaret ettiğinde anında çattığım kaşlarımı düzeltmiş, elimdeki pamuk şekerli fotoğrafımı bırakıp yanına ilerlemiştim tebessümle.

Arkam dönük bir şekilde kucağına oturdum ve ellerini tutup, karnıma yerleştirdim.

Bebeğim biraz daha büyümenin verdiği etkiyle daha sert tekmeler atıyordu.

Bunu amcasının da hissetmeye hakkı vardı.

Gözlerimi kapatıp zayıflığımdan dolayı fazla küçülen bedenimi daha da sindirdim kucağına.

Kafamı geriye yaslayıp ellerinin üzerine ellerimi koydum ve konuştum.

"Bak babacım, bu senin babanın en değerlilerinden olan Yoongi hyungu. Yani senin amcan. Hadi meleğim, ona merhaba de."

Her onunla konuştuğumda olduğu gibi kapalı göz kapaklarımın arasından bir damla süzüldü yanağımdan çeneme.
O, öyle güzel hissettiriyordu ki...

Anlatamıyordum.

Bu güzel hissin sonunu getiren tabiki de her şeyin tadını kaçırmayı en iyi bilen kişiydi.

"Jungkook, kalk gidiyoruz."

Jimin'in ellerini kolumdan tuttuğu yerden tuttum ve çekip kolumu kurtardım.

Ki Yoongi hyunf sayesinde faha da kolay olmuştu.
Beni kendine çeken hyunguma minnetlerimi içimde yaşarken, Jimin sinirini dışına vurabiliyordu.

Yakamdan tuttuğu gibi çizgili bol t-shirt'ümü öne doğru çekiştirip beni kendine yapıştırdı.

"Sana bir tepki gösterme şansı sunmadım Jungkook. Şimdi yürü."

Aralık dudaklarıma fısıldadığı anda kendimi geriye çekip Yoongi hyunga baktım.

Bana sadece bakışlarıyla anlatıyordu.
Gitme.

Ama dinlemedim ilk defa. Hyungumu hiçe saydım bir kereleğine. O, benim biriciğimin babasıydı sonuçta. Onu dinlemek zorundaydım. Zaten fikrimi pek sorduğu da yoktu.

Ama bundan öyle bir pişman olmuştum ki...

Keşke dedim. Keşke hyungumu dinleseydim.

Bu karara Jimin beni zindandan farksız küçük bir kulübeye getirdiğinde varmıştım.

Ama o benim ona olan sözlerimi dinlememiş, adeta bebeğimi hiçe sayarak beni fırlatmıştı içeriye.

İçerideki kenarları soyulmuş ve kırıldığı için sivrileşmiş masanın üstüne sırt üstü yığılmıştım.

Ama sadece bununlada kalmamış, sırtımdan oluk oluk kan akmaya başladığında demiştim en büyük keşke'mi.

****

Bol bol yorum yapın.

Sizi seviyorum meleklerim.

ALONE |JİKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin