7.

2.6K 165 36
                                    



Uzandığım yataktan zorda olsa doğruldum. Şu yataktan bir türlü çıkamıyordum zaten.

Yanıma gelen hekimin göz rengine bile bakmadan beni iyileştirmesini yalvarmıştım. O kadar canım acıyordu ki o an, hiçbir şeyi düşünememiştim.

Yaklaşık 2 dakika dışarıya Jimin'i çağırıp konuşma süresini kafamda ölçtüğüm anların ardından gelip kırmızı bir sıvıyı kolumdan bana enjekte etmiş, gün boyu uyumamı sağlamıştı.

Canımı sıkmıştı artık ilaç alıp, hiçbir şey söylenmeden, sürekli olan bu uyku mevzusu.

Sürekli bir sebepten dolayı kendimi bu yatakta günlerce uyumuş bir şekilde bulmaktan sıkılmıştım.

Artık istemiyordum bu sebepsizlikleri. Gizlileri saklıları...

1 ayda kabullenemediğim şu yaşantının, beni bu denli sürüklemesi kendi oluşturduğum hayat şarkımın notalarını tek tek dağıtmıştı. Ve açıkçası bundan pek de hoşnut değildim.

(Y/N: Mic Drop dinleyerek yazıyorum. Allah sonumu hayır etsin...)

"Hayır yani anlamıyorum ki bokun neden kahverengi diye mi düşünüyorsun? Fazla dalmışsın altı saattir sesleniyorum. Yaah! Jungkook!"

"Ne var ya! Bokum kahverengiyse ben ne yapayım?!"

"Salak ya. Onu demiyor, çok düşünmen senin için iyi değil. Bir şey konuşacağız seninle. Anlarsın sonra."

Belimi kütletip dinlediğimi belirttiğim bir ifade takındım suratıma. Yoongi hyungun avuç içlerini kotuna sildiğini farkettiğimde ise anladım.

Ciddiydi.

"Bak. Sana aslında anlatacaktık ama tepkinden korktuk. Ama eğer daha da geciktirirsek senin için de onun için de kötü olur. Umarım beni anlıyorsundur?"
Diyerek tek kaşını kaldırdı Tae. Bana her ne anlatacaklarsa çok merak ediyordum.

'Ona zarar gelmesi' umrumda olur muydu bilmem ama, üçünçü kişiyi öğrenmeden bu pek belirgin değildi.

"Sen. Sen onu kaybetmedin Jungkook. Bebek hala yaşıyormuş ve seni saklamamız gerekiyor. Eğer yakalanırsan biteriz."

Bir süre algılarımın kapandığımı hissetsem de kendime geldim ve konuştum.

"Neden? Neden yaşıyor? Neden çıkamıyacağım? Neden biteriz? KONUŞ!"

Ben daha üçünçü kişinin varlığına göz yummadan bu kişinin bebek olduğunu öğrenmem sanki azmış gibi, birde kısıtlı özgürlüğümde mi elimden alınıyordu yani?

"Fazla oluyorsun. Sen karnında taşıdığın varlığın kudretinden habersizsin galiba. Gerekirse sen E seviye olursun, ama o bebek yaşar."

Nereden çıktığını bilmediğim Jimin'in muhteşem kalp kırıcılığını bir kenara atarak neden bu kadar zorladıklarını sorguladım kendimce. Ben o bebeği kabullenmiyordum işte.

Olmuyordu.

"O zaman öldürün beni. Kesin karnımı ve alın onu benden. Ne farkeder? Benden madem bu kadaz az haz ediyorsun, kes sesini ve icraata bak değil mi Park Jimin?!"

Gözyaşlarım arasından ses tellerimin titremesini salise durduramadan geçen konuşmamın ardından hepsini şaşkına uğratmam zerre umrumda değildi. Canım yanmıştı.

Ama ben içimden ağlamayı bilirdim. Ellerimle gözlerimi sildim ve 'O' şeklini alan gözlerin şaşkınlık akan ifadelerini hiçe sayarak konuştım.

"Çıkın dışarı. Yoongi hyung kalsın sadece."

Hepsi ikiletmeden odadan çıkar sanmıştım ama bön bön suratıma bakmaya devam ediyorlardı.

"ÇIKSANIZA!"

Hepsi korkuyla irkildiğinde, korkuyu sezemesem de anlamıştım.

Teker teker odadan çıktılar ve Yoongi hyung kaldı. Bir süre bana öylece baktı.

Ayağa kalktım ve bekledim, ama dayanamayacağımı anladığımda yanına ilerledim ve ona sımsıkı sarıldım.

Bir süre sonra da ağlamaya başladım zaten. Titreyen sesimle konuşmaya çalıştım.

"Dayanamıyorum hyung. Olmuyor. Daha yeni buraya geldim. Varlığınızdan bihaberdim buraya geldiğimde, sonradan çabucak kabullendim varlığınızı da, yaşantımı da. Çünkü sonradan bana bu kısa sürede her şeyin değişeceğini aşıladınız.
Anlayış gösterdim. Sustum. Ama olmuyor. Çok boktan ilerleyen bir yaşantım olduğunu önceden anlasaydım kabullenmezdim belki de."

"Şşşt. Öyle deme. Ben varım hem yanında. Mutsuz musun benden? Söyle."

Omzundan ayrılıp kafamı sağa sola salladım şiddetle.

"Hayır. Seni ve Tae' yi çok seviyorum. Yanlış anlıyorsun."

"Hey! Sakın ağlama. Ağlamana dayanamıyorum."

Söz verdim. Bir daha dışımdan ağlamayacağıma, ama tutamadım.

****

İyi günler meleklerim.

Güzel uyuyun ve asla derslerinizi aksatmayın. Özellikle benim gibi sabahçıysanız//

ALONE |JİKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin