6.BÖLÜM

6.1K 338 37
                                    

Medya : Rüzgar'ın kardeşi Suna

Sitenin önüne gelince içeri girdim. Apartmana doğru yürümeye başladım. İki kat çıktıktan sonra varmıştım. Zili çaldım ve kapının açılmasını bekledim. Kapı açılınca karşımda Rüzgar'ın kardeşi Suna'yı gördüm. Suna kahverengi saçlı , kahverengi gözlü çok tatlı bir kızdı. Yeri geldiğinde beraber Rüzgar hakkında çok dedikodu yapmıştık. Suna'ya selam verip yanağını öptüm. O da bana selam verip yanağımı öptü.Rüzgar'ın nerede olduğunu sorunca odasında olduğunu söyledi. Gitmeden önce Seda Teyze'ye selam verdim.

-Seda Teyze nasılsın? Hayat nasıl gidiyor bu Rüzgar seni üzmüyor değil mi? Üzüyorsa söyle bir elimden geçireyim. Biliyorsun elim ağırdır.

- Saol kuzum , bende iyiyim. İşte eşek sıpasıyla uğraşıyoruz. Odanı topla diyorum ' Eşyaların yerini ben biliyorum değiştirirsem düzenim bozulur.' diyor. Ama odasına girsen çıkamazsın. Neyse onu bunu boşver de ben kek yapmıştım, içeri giderken götür de sıcak sıcak yeyin. Çay da demledim. Olunca ben size getiririm. Ulaş oğlum acıkmıştır şimdi , bir saattir odadan çıkmadılar deyip fırından yaptığı kakaolu keki çıkardı. Mis gibi kokuyordu. Keki dört parçaya böldü ve tabağa koydu. Elime tutuşturdu.

Odaya gitmeden önce yüzümü sinsi bir sırıtış kapladı. Hemen cebimden telefonu çıkarıp şarkı listesine girdim. Biraz eğlenceden bişe olmazdı.Ankara'nın Bağları'nı  açtım ama sadece nakaratını ,son sürat odaya daldım.

Ankara' nın bağları da
Büklüm, büklüm yolları
Ne zaman sarhoş oldun da
Kaldıramıyon kolları

Kapıyı açınca gerçekten de çok dağınık olduğunu gördüm. Getirdiğim sırt çantasını yatağa fırlattım. Sonra Ulaş oturduğu sandalyeden aşağı düştü. Rüzgar ise içtiği suyu yerde oturan Ulaş'a doğru püskürdü. Elimdeki tabağı masaya koyunca , Ulaş hiç bir şey olmamış gibi sanki kendisi sandalyeden düşmemiş ve üstünde su yokmuş gibi elimden telefonu aldı . Şarkının sesini yükseltti. ' Hadi kız ' dercesine başını salladı. Karşılıklı bir güzel oynadık, Rüzgar ise bize alkış tuttu. Ulaş o iğrenç sesiyle şarkıya eşlik etmeye başlayınca şarkıyı kapatmak zorunda kaldık. Yere oturup kahkaka atmaya başladık. Gülmemiz kesilince birbirimize bakmaya başladık. Sonra bende ayağa kalkıp çalışma masanın üstünden kek tabağını aldım. Önümüze koydum tam o sıra da kapı açıldı ve Seda Teyze göründü. Elindeki tepsinin üzerindeki  çay bardaklarını önümüze koydu.

- Bir ihtiyacınız olursa seslenin , ben mutfaktayım deyip odadan çıkınca Ulaş sağ eline bir tane kek , sol eline bir tane kek aldı ve yemeye başladı. Bir yandan iki kekini yiyor , bir yandan çayını höpürdeterek içiyordu.Keki bitince bir tane daha kek almak için elini tabağa uzatınca Rüzgar eline vurdu.

-Yeter lan yavaş ye boğulacaksın ve daha bizde yiyeceğiz dedi.

- Yesin kanka boşver , ben gelmeden önce zaten yemiştim dedim. Yalan aslında birazdan Rüzgar'ı ikna edip dışarı çıkaracaktım.

- Bak gör gör kankalık nasıl oluyor? Gel seni bir öpeyim Hazalaşkım deyince bir ağzındaki kek kırıntılarına baktım, bir kendisine baktım ve yan tarafa doğru kaydım. O da omuz silkti.

Diğer kekleri de Rüzgar yedi. Çayları da içince ben yatakta , Ulaş sandalye de , Rüzgar ise koltukta oturmaya başladık. Derken 10 dakika sonra sıkıldığıma dair homurtular çıkarmaya başladım.

-Rüzgaaaar ! Ben çok sıkıldım, hadi bir şeyler yapalım diye bağırdım.

- Ne yapalım Hazal? deyince bende 'bilmiyorum' dercesine omuz silktim. O da önüne dönünce yine sıkılmaya başladım. Tekrardan Rüzgar'a seslendim.

- Rüzgar , aklıma çok eğlenceli bir fikir geldi. Hadi sokağa çıkalım ve önümüze gelen bir kişiye bir dakika boyunca dik dik bakalım acaba nasıl tepkiler verecek? Ama birçok kişiye yapacağız, dedim. Rüzgar önce bir düşündü sonra sırıtmaya başladı.

- Ulaş hadi kalk, Hazal'ın dediğini yapmaya gidiyoruz. Çok eğlenceli olucak, dedi. Bende tabağı ve bardakları tepsiye koyup mutfağa götürdüm. Oturma odasına gidip Seda Sultan'a dışarı çıkacağımızı söyledim.

- Tamam çıkın ama geç kalmayın , dedi. Yanaklarını öpüp ayakkabılarımı giymeye başladım. Giyince dışarı çıktım, Rüzgar ve Ulaş'ı beklemeye başladım. Onlar da gelince merdivenlerden inip apartmandan çıkıp , sitenin çıkışına doğru yürümeye başladık. Biraz ilerledikten sonra kalabalık bir yere geldik.

Önce yaşlı bir amcanın önüne geçip etrafını sardık. Bir dakika boyunca dik dik ciddi bir şekilde bakmaya devam ettik.

- Neler oluyor, neden bana böyle bakıyorsunuz? deyip bize bakmaya başladı. Biz de o sırada gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk. Yaşlı amca konuşmayacağımızı anlamış olacak ki konuşmasına devam etti.

- Bir şey mi oldu? Konuşsanıza evladım deyip bastonuyla popolarımıza vurunca Ulaş kendini tutamayıp gülmeye başladı. Bizde ciddiyetimizi bozup gülmeye başladık. Sonra olayı amcaya anlattık.

- Amca biz bir deneyi yaptık ve ne tepki vereceğini gözlemledik.

- Bende bir an korktum, işte zamani gençler ,önceden söyleseydiniz ya deyip gülmeye başladı. Amcaya görüşürüz deyip sıradaki kurbanı aramaya başladık. Bebek arabası süren otuz beş yaşlarında telefonda konuşan bir kadın görünce aynı ciddi bir şekilde dik dik bakmaya başladık. Kadın önce bizi fark edince şaşırdı. Endişeyle telefonu kapattı. Bizi teker teker inceledi.

- Ne diye bana dik dik bakıyorsunuz? deyince konuşmadık.

- Bakmayın şöyle , bakın polisi arayacağım deyince kadına daha da yaklaştık. Kadın çantasını çıkarıp eline biber gazı aldı.

- Durun hanımefendi, biz sadece bir deney yapıyorduk. Kötü bir amacımız yok deyip gülmeye başlayınca kadın derin bir nefes aldı.

- Beni korkuttunuz, öyle dik dik bakınca deyip güldü. Kadına görüşürüz deyip son kurbanı aramaya başladık.

- Bakın şu siyah kapşonlu çocuk olabilir deyip bir tarafı gösterdi Ulaş. O tarafa dönmeden ' Hayır ' dercesine başımı salladım, çünkü  muhtemelen üniversiteli, etrafına korkak bakışlar atan bir kızı kurban seçmiştim. Ona doğru yürümeye başladım. Rüzgar ve Ulaş 'ta beni takip edince kızın yanına gittik. Ciddi bir şekilde dik dik bakmaya başladık.

- Ne bakıyorsunuz? Bir şey mi yaptım? Ama ben bir şey yapmış olamam ki, ilk defa buraya geliyorum ,dedi. Korkudan çok hızlı konuşuyordu.

- Para mı istiyorsunuz? Bakın benim babam polis, sizi ona söylerim,hatta orda beni bekliyor, deyip bir yeri göstermeye başladı. Gösterdiği yere bakınca kimse olmadığını gördük. Korkudan artık yalan söylüyordu ve bu hâli çok komikti.Daha çok korkmaması için söylemeye karar verdim.

- Hanımefendi korkmanıza gerek yok, sadece bir deney yapıyoruz ve sakin olun biraz dedim gülerek. Kız 'oh' ladı.

- O zaman bana bu kadar ekşın yeter , görüşürüz dedi. Kız gidince birbirimize bakıp gülmeye başladık, kızın korkudan şekilden şekile girmesi çok komikti. Bir banka oturduk derin bir nefes aldık. O sırada telefon titrediği için telefonu cebimden çıkarıp kimin mesaj attığına baktım, Gizli Numara olduğunu gördüm.

Gizli numara: Eğer arkanı dönseydin, beni görecektin.

Hazal: Nasıl yani ?

Gizli numara: Ulaş'ın dediği siyah kapşonlu bendim.

Ne? Ben şimdi gizli numarayı görme şansını elimle geri mi teptim?

Merhaba arkadaşlar, yeni bölümle karşınızdayım. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın

Gizli Numara Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin