Yavaş yavaş gözlerini açmaya çalışırken bileğinde ki sızıyla tekrar yumdu . Beyaz ışık gözlerini acıtırken , bileğinde ki acının sebebini anlamak istercesine tekrar açmaya çalıştı . Sarılı bileklerini gördüğünde tekrar acı anıların içinde kayboldu .
'Asya'
Annesinin , sandalyeden fırlarcasına kalkışına göz devirmeden edemedi .
'Kızım iyi misin ? Çok korktum seni öyle bulunca.'
Gülmek istedi ama tüm kasları neredeyse ağırıyordu . Çoğu anneler gibi neden diye sorup , kızmak yerine nasıl olduğunu soruyordu . Oysa Asya'nın tek duymak istediği neden sorusuydu . Neden günlerce odandan çıkmadın ? Ya da neden bunu yaptın gibi . Ama annesi bunları sormak yerine 'iyi misin?' diyordu . İyi olsam bu şekilde burada yatmazdım diye bağırmak istiyodu . Ama sustu . Nasıl olsa annesinin merak ettiği tek şey nasıl olduğuydu değil mi ? Peki kalbinin acısını söylese anlayacak mıydı onu ? Eline iki üç tane yüzlük tutuşturup alışveriş günü moduna girerdi . Sanki tek ihtiyacı olan şey yeni kıyafetlermiş gibi .
'İyiyim.'
Diye fısıldadı kuru boğazına inat . Annesi alnına bir öpücük kondururken bir kez daha baba özlemi çekti . Onu alnından öpen babası olmalıydı. Belki babası yılın dokuz ayı açık denizlerde olmasaydı , Ulaş'a bu kadar bağlanmazdı . Belki de annesi gerekli ilgiyi gösterseydi gördüğü en küçük ilgiye dört kolla sarılmazdı. Gerçi o belki demeyi çoktan geçmişti . Belki yada keşkelerle hayatın geçmeyeceğini bilecek yaştaydı .
'Serum bitince çıkabilirmişiz.'
Yalnızca kafasını sallamakla yetindi . Buradan çıkmak umurunda değildi . Ne de olsa çektiği acı mekan dinlemiyordu . Annesi çalan telefonla yanından kalkıp dışarıya çıkarken bir kez daha acı bir gülümseme kapladı yüzünü . İşte yine yalnızdı . Aslında o her zaman yalnızdı bu yüzden annesinin koluna yapışıp gitme demeyecekti . Aradan geçen on dakikada tek yaptığı saatin yelkovanını izlemek oldu . Annesi müvekkilinden fırsat bulup gelememişti hala . Sonunda açılan kapıyla annesinin geldiğini sandı ama içeriye giren hemişire bir kez daha umutlarını yerle bir etmişti . Annesi neden bu kadar iş kolikti ki sanki? Güler yüzlü hemşire ona nasıl hissettiğini sorudğunda yine buruk bir gülümseme yerleşmişti yüzüne . Annesinin tek sorduğu , onu hiç tanımayan birisinin sorduğu soruya eş değerdi . Görevi icabı sormuştu genç kız aynı annesi gibi . Yalnızca annelik görevi için ..
'Serumu çıkartacağım böylece sende evine gidebileceksin.'
Kafasını onaylarcasına salladı ve çıkan serumla birlikte yavaşça kalktı yataktan . Yerdeki ayakkabılarını ayağına zar zor geçirdikten sonra tekrar kapı açıldı .
'Ah tatlım , giydin mi ? Geç kaldım desene . Keşke beni bekleseydin.'
Ne zaman geç kalmadın ki diye düşündü . Her zaman annesi geç kalmıştı . Onun hislerini anlamakta , onun yanında olmakta her zaman geç kalmıştı. Yavaşça yataktan kalktı ve annesinin uzattığı eli tutmak yerine çıktı odadan . Anensine tutunmayacaktı sonuçta kesilen yeri bacakları değildi ya . Bekleme koltuklarının önünden geçerken bir teyze gördü karşısında . Kadının ilk baktığı kolsuz t-şört ünde hemen göze çarpan sargı bezi olmuştu.
'Kolunda ki ne evladım?'
Burukça gülümsedi.
'Geçici insanların kalıcı izleri teyzecim.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelmeyecek Sus Artık!(2.Kitap)
Teen FictionAylarca ya da yıllarca onu kalbimde taşıyıp durdum.Her zaman ki gibi ona minnettardım.Sevmeyi öğretmişti .Ama o gün umursamazdı.Sanırıö beni sevmediği günlerden biriydi.Birden gitti.Çok birden.O gün anladım ki ayrılıklar gerçekleşmeden önce keman fa...