17.Bölüm

1.6K 100 6
                                    

 Yavaş yavaş gözlerini açmaya çalışırken bileğinde ki sızıyla tekrar yumdu . Beyaz ışık gözlerini acıtırken , bileğinde ki acının sebebini anlamak istercesine tekrar açmaya çalıştı . Sarılı bileklerini gördüğünde tekrar acı anıların içinde kayboldu . 

'Asya'

Annesinin , sandalyeden fırlarcasına kalkışına göz devirmeden edemedi . 

'Kızım iyi misin ? Çok korktum seni öyle bulunca.'

 Gülmek istedi ama tüm kasları neredeyse ağırıyordu . Çoğu anneler gibi neden diye sorup , kızmak yerine nasıl olduğunu soruyordu . Oysa Asya'nın tek duymak istediği neden sorusuydu . Neden günlerce odandan çıkmadın ? Ya da neden bunu yaptın gibi . Ama annesi bunları sormak yerine 'iyi misin?' diyordu . İyi olsam bu şekilde burada yatmazdım diye bağırmak istiyodu . Ama sustu . Nasıl olsa annesinin merak ettiği tek şey nasıl olduğuydu değil mi ? Peki kalbinin acısını söylese anlayacak mıydı onu ? Eline iki üç tane yüzlük tutuşturup alışveriş günü moduna girerdi . Sanki tek ihtiyacı olan şey yeni kıyafetlermiş gibi . 

'İyiyim.'

Diye fısıldadı kuru boğazına inat . Annesi alnına bir öpücük kondururken bir kez daha baba özlemi çekti . Onu alnından öpen babası olmalıydı. Belki babası yılın dokuz ayı açık denizlerde olmasaydı , Ulaş'a bu kadar bağlanmazdı . Belki de annesi gerekli ilgiyi gösterseydi gördüğü en küçük ilgiye dört kolla sarılmazdı. Gerçi o belki demeyi çoktan geçmişti . Belki yada keşkelerle hayatın geçmeyeceğini bilecek yaştaydı . 

'Serum bitince çıkabilirmişiz.'

 Yalnızca kafasını sallamakla yetindi . Buradan çıkmak umurunda değildi . Ne de olsa çektiği acı mekan dinlemiyordu . Annesi çalan telefonla yanından kalkıp dışarıya çıkarken bir kez daha acı bir gülümseme kapladı yüzünü . İşte yine yalnızdı . Aslında o her zaman yalnızdı bu yüzden annesinin koluna yapışıp gitme demeyecekti . Aradan geçen on dakikada tek yaptığı saatin yelkovanını izlemek oldu . Annesi müvekkilinden fırsat bulup gelememişti hala . Sonunda açılan kapıyla annesinin geldiğini sandı ama içeriye giren hemişire bir kez daha umutlarını yerle bir etmişti . Annesi neden bu kadar iş kolikti ki sanki? Güler yüzlü hemşire ona nasıl hissettiğini sorudğunda yine buruk bir gülümseme yerleşmişti yüzüne . Annesinin tek sorduğu , onu hiç tanımayan birisinin sorduğu soruya eş değerdi . Görevi icabı sormuştu genç kız aynı annesi gibi . Yalnızca annelik görevi için ..

'Serumu çıkartacağım böylece sende evine gidebileceksin.'

 Kafasını onaylarcasına salladı ve çıkan serumla birlikte yavaşça kalktı yataktan . Yerdeki ayakkabılarını ayağına zar zor geçirdikten sonra tekrar kapı açıldı .

'Ah tatlım , giydin mi ? Geç kaldım desene . Keşke beni bekleseydin.'

  Ne zaman geç kalmadın ki diye düşündü . Her zaman annesi geç kalmıştı . Onun hislerini anlamakta , onun yanında olmakta her zaman geç kalmıştı. Yavaşça yataktan kalktı ve annesinin uzattığı eli tutmak yerine çıktı odadan . Anensine tutunmayacaktı sonuçta kesilen yeri bacakları değildi ya . Bekleme koltuklarının önünden geçerken bir teyze gördü karşısında . Kadının ilk baktığı kolsuz t-şört ünde hemen göze çarpan sargı bezi olmuştu.

'Kolunda ki ne evladım?'

 Burukça gülümsedi.

'Geçici insanların kalıcı izleri teyzecim.'

Gelmeyecek Sus Artık!(2.Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin