32.Bölüm

1.5K 85 4
                                    

*Uzun bir süreden sonra herkesin içindekini anlamanız adına anlatım 1.ağızdan

*Multimedya da yaptığım gif ve şarkı var.

~Merve~

Avucumu ve boğazımı yakan sıcak çikolataya inat üşüdüğümü hissediyordum.  Havada ki bunaltıcı kasvete karşın yağan yağmur büyük bir ironu oluşturuyordu . Havanın kafasının da karışık olduğunu görmem evrende ki tek karışıklığın beynim de ki karışıklık olmadığını anlamak beni tatmin ediyordu. 

'Buraya oturmaya mı geldik ?'

Sızlanan ablama bir bakış attım . Keşke geçen senelerde yalnızca ben değil oda olgunlaşsaydı.

'Ne yapalım hayatım ? Halay mı çekelim? '

Büyük mavi gözlerini devirdi ve önün de ki yeşil çaya odaklandı .

'Icin solmuş kızım senin . '

Bu kez ben gözlerimi devirdim .

'Hey yağmur yağıyor hadi hemen  ıslanalım.  Yaşasın !'

Çocukça bir sevinçle ellerimi havada salladıktan sonra yavaşça oturduğum yerden kalktım ve iki adım ötemde duran camın önüne geçtim . Kollarımı göğsümde birleştirdim ve açık camdan hafif hafif gelen yağmurun kendisine öz kokusuna yüzümü ekşittim. Oldum olası bu kokudan nefret etmişimdir.  Ananeme bu kokuyu neden herkesin sevdiğini sormuştum daha çok küçükken . Oda bana 'Toprak kokusu insanların bir parçalarını altındabarındırdığıiçingüzeldir .'  Demişti . O zamanlar yalnızca bu koku ölümü simgelediği için nefret ederdim . Sanki koku içime işlese beni de altına alacakmış gibi gelirdi.  Tabi daha çocukken en büyük acıyı ve korkuyu ölüm sananlardandım.  Babamın güvenli kolları dahi sanki koruyamazdı beni ölümden.  Yağmur yağdında gök gürültüsü değildi beni korkutan yalnızca burnuma dolan bu kokuydu.  Tabi sonraları ölümün en kolay kaçış olduğunu anladım.  Hissetmemek,  özlememek ve düşünmemek için en kolay yoldu.  Belki de kurtuluş.

Yağmurun sesi yavaşça kulaklarımı doldurduğunda rahatlamadım aksine biraz daha gerildim.  Eskiden o kadar huzurluydu ki benim için ; yağmur yağdında geçer karşısına saatlerce sıkılmadan izlerdim.  Ama sonra göz yaşının simgesi oldu benim için. Onca göz yaşı döktüğüm yıllarda yağmurdan da nefret ettim . Çünkü o benim yerime ağlarken ben hep güçlü olmak zorundaydım . Ben ağlayamazken o özgürce yaşlarını akıttığı için , ben o'na dokunmazken yağmur okşarcasına üzerinden aktığı için yağmurdan nefret ettim.

'Onca konuşacak şey varken susacak mısın ?'

Bir iç çekişten sonra bezgince masaya yürüdüm.

'Ne var ki konuşacak? '

'Görkem'

'Vay canına beni gördüğünü abisine hemen söylemiş. Doğrusu bu kadar önemseyip söyleyeceğini düşünmezdim. '

'Peki sen Merve ? Sen onu gördüğünde önemsedin mi?'

Önemsemişmiydim? Onca duyguyu aynı anda hissetmiştim ve en sonunda bu duygulara isim koyamamış bunun üzerine düşünmeyi bırakmıştım. Ama tek bir şeyden emindim özlemiştim. O sarıldığımız an tekrar gözümün önüne gelirken bir ürperti tüm bedenimi sardı. Söylediğim onca unuttum kelimesine rağmen hâlâ içimdeydi.  Kendimi dört yıl kandırabilmiştim ta ki onu görene dek.  Işte o an anladım ki o hâlâ yumruk büyüklüğündeki kalbimin içerisindeydi ve asla gitmeyecekti.  Içime yavaş yavaş islemisti ve ben istesem dahi onu içimden atamıyordum hoş istediğimden bile emin değildim ya. Zaten ben hiç bir zaman ona olan aşkımı inkar etmemiştim ki yalnızca unuttum demiştim.  Çünkü biliyordum insan yalnızca bir kez aşık olurdu ve ilk aşkından hiçbir zaman vaz geçemezdi. .

Gelmeyecek Sus Artık!(2.Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin