Merve küçük adımlarla parka girdi . Yazın getirmiş olduğu yeşil görüntü yüzüne bir gülümseme yerleştirdi . Etrafta koşuşturan çocuklara imrenerek baktı . Ömrü bu parkta geçmişti . Çok şey yaşamıştı ve her şeye yalnızca bu park tanık olmuştu . Kimsenin görmediğini görmüş , kimsenin duymadığını duymuştu bu park. En mutlu anlarını aynı zamanda en kötü günlerini yaşamıştı burada . Yıllardır küstüğü bu parka dört yıl sonra adım atıyordu . Herşey hala yerli yerindeydi . Çiçekler bile aynı sırayla dizilmişti . Sanki dejavu yaşatmak istiyor gibyidi. Oysa Merve'nin geçmişe dönmesi için ne bu çiçeklere nede değişmeyen paslanmış oyuncaklara ihtiyacı vardı . Önce Basketbol sahasının önünden geçti . eli tellerde doolanırken sahaya baktı . Burukça gülümsedi , gözleri dolu dolu oldu . Çocukken Görkem'i görmek için az gelmemişti buraya . Sahanın karşısında ki duvara oturur saatlerce onu izlerdi . Büyülenirdi ve içten içe gurur duyardı . İşte benim aşkım derdi . Her atılan baskette dahada genişlerdi gülümsemesi .
'Ben seni öyle saf aşkla sevdim ki ela göz.'
Diye fısıldadı . Parmakları demiri okşarken . Hele ilk konuştukları an .
Küçük kız birden yüzünde ki acıyla irkildi . Yine kolunu dizine yerleştirmiş , çenesini ellerine dayamıştı . Öyle bir dalmıştı ki karşısında ki görüntüye kendisine gelen topu fark edememişti .
'Ah'
Diye bağırdı . Eli burnuna giderken gördüğü kanla gözlerini kocaman açtı .
'Hey iyi misin?'
Önce parmağında ki kana ardından karşısında ki çocuğa baktı. Çocuk cebinden peçete çıkarıp şokta ki kızın burnuna götürdü . Yavaşça tutarken geçeceğine dair kelimeler mırıldanıyordu .
'Çok çok özür dilerim yeşil göz.'
Utanarak kızın yanından ayrıldı . Arkasında acıdan değil , şoktan uyuşmuş bir kız bıraktı .
Gözünde ki yaşı sildi ve at kuyruğundan fırlayan iki tutamı kulağının arkasına sıkıştırdı . Yavaşça çimlerin üzerinde yürüdü . Her yeri tekrar tekrar beyninin köşelerine kazıdı . Bu parka son gelişiydi . evlendikten sonra İzmir'de oturmayacaklardı . Bu paslanmış , eski hikayede gidişiyle son bulacaktı . Fıskiyeden gelen su üzerini ıslatırken gülerek geri çekildi.
'Hava çok mu sıcak ne?'
Görkem'in muzip suratına kaşları kalkık bir şekilde baktı . O elalarda ki hain pırıltılar gözünü korkutmuyor değildi . Görkem'in çapkın sırıtışı ve baktığı yere bakınca gözleirni açarak Görkem'e döndü tekrar.
'Sakın aklından geçirme.'
Diye mırıldanırken Görkem'in kolundan çekmesiyle kendisini fıskıyenin altında buldu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gelmeyecek Sus Artık!(2.Kitap)
Teen FictionAylarca ya da yıllarca onu kalbimde taşıyıp durdum.Her zaman ki gibi ona minnettardım.Sevmeyi öğretmişti .Ama o gün umursamazdı.Sanırıö beni sevmediği günlerden biriydi.Birden gitti.Çok birden.O gün anladım ki ayrılıklar gerçekleşmeden önce keman fa...