Final

2.5K 101 55
                                    

 İnsan her zaman birşeye geç kalıyor aslında. Kimi zaman önemsiz bir dolmuşa kimi zaman ise hayatını etkileyecek bir kişiye . Hayat çok ince bir çizgi . Aynı bir bomba gibi . Denemeden doğruyu yanlışı bilmiyorsun . Tek bir yanlış , tek bir tereddüt bitiriyor işini . İşte Görkemde böyleydi . Yıllar önce tereddüt etmişti . İlk gidişini hata olarak adlandırmıştım belki ama ikinci kez gittiğinde bu bir seçimdi . Ben bombanın pimini çekmeye hazırken o korkmuştu . Tereddüt etmiş , dokunmamıştı hiçbir kabloya . Oysa ben canımı vermeye hazırdım onun aksine . Hiç beklemediğim bir anda tekrar gelmişti . Aynı hiç beklemediğim bir zamanda gittiği gibi . Herşeyi unutmamı söyleyip yeniden başlamayı önermişti . Öyle bir tesadüftü ki bu düğünümden bir gün önceydi . Hala tuttuğu elim o sıcaklıkla kavruluyordu . Dokunduğu her tel alev almıştı sanki ve şimdi elimde közü kalmıştı o tellerden geriye . O elalar ilk kez daha farklı bakmıştı bana . İlk kez bir şeyden korkmuştu o cesur yürek . Her cümlesinde gözleri dolmuştu . Sesi daha önce hiç olmadığı kadar titremişti . O güçlü devin ardında ki küçük çocuğu göstermişti bana . 'Yeniden biz olalım' derken umut dolmuştu içi . Küçük bir çocuğun oyuncakçıya girip istediği oyuncağı görmesi gibiydi . Annesine aşağıdan bakan çocuk gibiydi gözümde o an . Ama tek farkı vardı o kadar masum değildi Görkem . Hayat onu kirletmiş ve bencilleştirmişti . Bu gelişinin , bu sözlerin beni ne kadar yıkacağını düşünmeden konuşmuştu . Ben o yangında değil onun yanında yanıyordum . O ise bunu fark etmiyordu . Onca fırsatta yapmadığı şeyi gelip dün akşam yapması beni daha da yakmıştı . Yine de ağzımı açıp birşey diyememiştim. Bağıramamış , ona kızamamıştım . Çünkü bende o okuduğum kitaplarda ki aptal aşık kızlardandım . Küçükken , aşık olduğu çocuğun karşısında güçsüz duran , her hatasında kucak açan ve ona hiçbir zaman kızamayan , bağıramayan kızların hikayelerinden nefret etmiştim . O zaman ben yapabilirmişim gibi geliyordu . Ne vardı ki alt tarafı açıcak ağzını , yumacaktın gözünü değil mi ? Ama öyle olmuyordu işte . Yaşamadan anlamıyordu insan . Sürekli yaptığı gibi yine yanılıyordu . Hayat bir gün karşısına çıkıyor ve seni yanıltıyordu . Onun karşısında yalnızca susuyordun . Gözlerine bakarken bağırmak bir yana ağzını dahi açamıyordun . Her sesini yükseltme çabanda bir yumru oturuyordu boğazına . Oradan kalkmayan ve an be an büyüyen bir yumru .  Her tarafını bir ateş sarıyordu çünkü o sana dokunuyordu . O kadar insanın yaşatamadığı heyecanı , o iki saniyede yaşıyordun . Onun çaresizliği çaresizliğin oluyordu . Yinede aklının hala çalışan ufak kısmı vuruyordu oradan . Tüm acı gerçekleri hatırlatıyordu sana . Kabusun olan geceleri , akan her damlayı , kırılan her parça kalbi sana hatırlatıyordu . 'Yapamazsın !' diye bağırıyordu adeta . Kalp mi ? Kalp dünden razı teslim oluyordu o kucağa . 

 Elim bornozumun ipini buldu ve yavaşça oynamaya başladım . Her neyle ilgilenirsem ilgileneyim dalıp gidiyordum . Bunun bir çaresi yoktu . Klimadan gelen havanın içimdeki sıcaklığı gidermesini diledim . Ama ne çare yanıyordum . Yavaşça yerimden kalktım ve karşımda tüm endamıyla duran saflık temsiline yürüdüm . Yavaşça oradan alıp giydim . Dakikalar hızla ilerlerken olabildiğince yavaş davranıyordum . Makyaj aynasının önüne gelip oradaki pufa oturdum ve kırmızı ojeli elimi yavaşça pırlanta küpede dolaştırdım ve tek tek taktım . Ardından önümde parıldayan bilekliği aldım ve dikkatlice onuda taktım . Parmağımı göz çevremde gezdirdim ve bozulan farı hafifçe düzelttim . Büyük bir nefesi dışarıya saldım ve yavaşça oturduğum yerden kalktım . Boy aynasının önüne geçip kendimi baştan aşağıya süzdüm . Tatmin olmuşlukla gülümsedim ve topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirdim . En sonunda kafamda ki süsü düzelttim ve yavaşça kapıdan çıktım . Klasik adetleri umursamadan etrafıma bakındım ve en sonunda aradığımı buldum . O saniye ikimizinde gözleri buluştu ve masum bir gülümseme oturdu dudağının kenarına . Ona karşılık verdikten sonra yavaşça yanıma yaklaşmasını bekledim . Uzattığı koluna girdim ve uzun ışıklı yolda yavaşça ilerledik . Etrafımızda alkış sesleri yükselirken , bir yandanda flaşlar patlıyordu . Uzun merdivenden dikkatle inmeye başladık . Güven vermek istercesine diğer eliylede elimi sıktı . Bir kaç saniye ona baktım ve gülümsedim . Sonunda merdivenlerin sonuna geldik ve yavaşça piste yürüdük . Belime dolarken kollarını bende omzuna doladım . Çoğu çiftin aksine konuşmak yerine birbriimize baktık . Baktığım gözlerde heyecanı , mutluluğu ve daha bir çok parıltıyı gördüm . Benim gözlerim ne söylüyordu bilmiyordum ama her zaman yaptığı gibi bana ihanet ettiğine emindim . Duran parçayla el ele tutuşup ihtişamlı masaya yürüdük . Önümden geçip sandalyemi çekti ve ardından kendiside oturdu . Herkesin bize bakması beni her ne kadar kassada , heyecanlanamıyordum ne yazık ki . Oysa o yanımda benden kat ve kat heyecanla oturuyordu . Tüm konuşmalar bitti etraf sessizleşti ve ışıklar yavaşça söndü . Bir tek biz vardık ışığın odağında . Yinede etrafta ki lambalar geceyi aydınlatıyor ve kalabalığı görmemi sağlıyordu . 

'Siz Merve Soylu , Efe Altın'ı eşliğe kabul ediyor musunuz?'

 Korkarakta olsa ortalarda ki masaya baktım . O kalabalığın içinde onu seçmek zor olmamıştı . Hala parlıyordu o elalar ama farklı bir parlayıştı bu . Görkem ağlıyordu . Yıkılmaz dediğim çocuk yıkılmış ve tüm gardını indirmişti . İlk kez onu bu denli yorgun ve çaresiz görüyordum . İlk kez alaycılığın ve sahte gülüşlerin ardına saklanmıyordu . Acı çekiyordu ve bunu her akan yaşta gösteriyordu . Gözlerini gözlerime kenetlemişti . Bense donmuş gibi ona bakıyordum . Tüm salon boşalmış ve yalnızca ikimiz kalmışız gibiydi . Ama gerçek bu değildi bunu farkındaydım . Biz ve dört yüz kişi daha bu bahçeyi dolduruyordu . Görkem konuşmuyordu , ağzını dahi kıpırdatmıyordu ama o gözler bas bas bağırıyordu . İçindeki acıyı , hayal kırıklığını , üzüntüyü , kederi o gözler tek tek gösteriyordu bana . En sonunda yavaşça ağzını oynattı . 'Yapma.'  Acı ve buruk bir gülümseme belirdi yüzümde . Bende ona söylemiştim bunu . Ardından bas bas bağırmıştım . O ise gitmişti . Yalnızca gitmiş ve tüm çırpınışlarıma rağmen elini uzatmamıştı . İşte bu yüzden dün onun uzattığı eli tutamamıştım . Onca kişiyi hayal kırıklığına uğratıp önümdeki hayal kırıklığına sarılamamıştım .  Yine gideceğinden korkmuştum . Bu korkaklık değildi aslında , bu yalnızca yıpranışlıktı . 

'Merve hanım bir kez daha soruyorum . Efe Beyi eşliğe kabul ediyor musunuz?'

Dolan gözlerime aldırmadım ve yavaşça mikrofona eğildim . Her masal mutlu bitmezdi . Bazen , prens uyuyan güzeli bulamaz , kırmızı başlıklı kız kurttan kaçamaz ve rapunzel o kulede hapsolurdu

'Evet , ediyorum.'

Bir kaç saniyenizi ayırır mısınız lütfen ? Önemli!

  Bir itirafta bulunmak istiyorum . Aslında hikayenin başlangıcı ve isimler gerçekti . Olaylar tümüyle aynı değildi belki ama konunun çıkışı gerçekten bu aşkı anlatıyordu . Bazı isimler ve fiziki açıdan tanımlar gerçek hayattandı . Bazı olaylar da gerçek hayattan alınan kısımlardı . 

 Ve finale gelirsek her masalın mutlu sonla bitmediğine inanan birisi olarak böyle bir final yazdım. Benim içinde zor oldu . Ağlayarak yazdığım bir bölümdü . Başında böyle değildi aslında kurgu ama sonradan daha gerçekçi bir son yazmak istedim . Herkes gibi mutlu etmek yerine gerçekleri yazıp acıyı gösterdim size . Üçüncü bir kitap olmayacak . Artık onların hikayesi bitti. Belki bir sene aranın ardından Merve & Görkem çiftini değilde onlarla bağlantılı kişilerin hikayesini yazarım . O zaman aynı kitleye ulaşabilir miyim bilmiyorum fakat bu kitaptan haber veririm . Ama dediğim gibi kesin birşey yok ortada . 

 Son olarakta yanımda olan ve yorumlarıyla oylarını esirgemeyen aynı zamanda okuyan herkese çok teşekkür ederim . Zor bir final notu ve finaldi benim için . Kendinize iyi bakın diğer kitaplarımda görüşmek üzere umarım takibi bırakmazsınız :) 

Gelmeyecek Sus Artık!(2.Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin