Burak'ın sırtından inmek istiyordum ama daha rahat tutabilmek için bacaklarıma sardığı kolları engel oluyordu. Kafamı boynuna gömdüm. "Bir sorun mu var güzellik?" diye fısıldadı.
"Yo-yok." dedim titreyen sesimle. Böyle olmamalıydı. Tesadüfen karşılaşmış bile olabilirdik. Her zaman içindeki cesur kızla övünen Miray şimdi bu kadar saçma bir nedenden korkup beyaz bayrak açamazdı. "İnebilir miyim?" dedim Burak'a yine fısıltıyla. Kollarını gevşetti ve kendimi yere bırakıp yanından yürümeye başladım. Hiçbir şey sormadan koruyucu bir tavırla kolunu omzuma sardı. Bende omzuna doğru gömüldüm. Burak bana her zaman güven veriyordu. Susarken bile. Ve ben bunu seviyordum. Kan bağımın olmadığı abimdi o benim. Burak'la diğer çocuklarla olduğu gibi sahilde tanışmıştık. Ben beş yaşındaki bir çocuk için fazla açılmıştım ve bizden iki yaş büyük olan Çınar atlamıştı denize. Ailelerimiz uzaktaydı. Yani eğer Çınar olmasaydı anlatacak bir şeylerim de olmayabilirdi. Beni sudan çıkarınca hepsi başıma toplanmıştı. Hepsine minnet duyuyordum ama açık kahverengi gözleriyle masumca bana bakan çocuğa karşı farklı bir duygu da hissediyordum. Onun benim ruh ikizim olduğunu o an anlamıştım sanki. Sevgili gibi değil, sadece her zaman beni anlayan kavga etsek de kopamayacağım birisi gibi.
Dışarı çıktığımızda Burak ve Çınar'ın arabalarıyla geldiklerini fark ettim. Çınar Burak'a döndü ve "Sen Miray'ı eve bırak, hasta olmasın." dedi.
İki sene önce olsa Çınar'ın beni bırakması için her şeyi yapabilirdim, şimdiyse Burak'la gideceğime memnundum. Yavaş adımlarla Burak'ın arabasına yöneldim ve kendimi yumuşak koltuğa bıraktım. Burak da koltuğuna yerleştiğinde müzik açtım. Teoman çalıyordu radyoda. Burak'ın dalgın hali şarkının sözleriyle dağılmış gibiydi. Eşlik etmeye başlamıştı bile.
"Bir an çıksam hayatından
Yanık tenli omuzunda
Haykırsam maziden, uzaklardan
Şu anda yanında..."
"Deniz rüzgara karışmış, güneşte
Martı sesleri vardı gülüşlerde, gülüşlerde, gülüşlerde..."
Nakarata geldiğimizde birlikte söylemeye başlamıştık.
"Sen geçerken sahilden sessizce
Gemiler kalkar yüreğimden gizlice..."
Şarkı bittiğinde Burak uzanıp radyoyu kapattı. Ciddi hali dönmüştü.
"Sorun ne Miray?"
"Bir şey yok?"
"Bana da mı yalan söyleyeceksin? Seni fazlasıyla tanıyorum, sen cesursun ama bugün kafede..."
"Ben korkmadım sadece tuhaf bir tesadüfe şaşkındım, tamam mı?"
Sık sık gözünü bana çeviriyordu. Yola bakmasını tercih ederdim. Anlatmamı beklediğini biliyordum. Bu yüzden pes edip o adamı her şeyiyle Burak'a anlattım. Evin önüne geldiğimizde sıkıca sarıldım ona. O adamdan korktuğumu biliyordu. "Seninle kalmamı ister misin?" dedi. Masumca kafamı sallayarak karşılık verdim. Bir dosta ihtiyacım vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR GÜN ANLARSIN
RomanceBeni kötü yakaladın haziran Gamlı, yıkık eylül sonuma Bir ilk yaz tazeliği getirdin Masmavi göğünle... ** Ben senin en çok bana yansımanı sevdim Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim.