Aceleyle "Onu bulmalıyız Doruk!" diye bağırdım. Kafasını iki yana salladı. Çaresizce "Ama bana belki de gitmeliyim dedi. Kendisine bir şey yaparsa..." Bu düşüncenin Doruk'un da kafasında olduğunu farkettim ama hala karşı çıkıyordu. "Yapamam." diye mırıldandı sonunda. "Bulunmak istemediği sürece onu bulamam." Sessizce çaresiz suratına baktım. Burada öylece oturmak istemiyordum. "Sana onu anlatmamı ister misin?"
Doruk'un ikimizin de kafasını dağıtmaya çalıştığını biliyordum. Yapabilseydi yanına giderdi. Oteldeki tavırları hala gözümün önündeydi. Belki bir faydası olur diye düşünüp onu onayladım. Boş boş oturup beklemekten iyiydi sonuçta.
"Pekala. O biraz sorunlu bir kızdı."
"Sorunlu derken? Ve adı ne bu kızın?"
"Adını bir daha anmayacağıma dair Rüzgar'a söz verdim..."
Anladığımı göstermek için kafamı sallayınca devam etti.
"Kız akıl hastasıydı ve hastalığı onu gerçek anlamda bir sürtük yapmıştı. Yani kız resmen herkesin altına yatıyordu."
"Detaylara gerek yok." dedim suratımı buruşturarak. Bana zorla gülümsedi.
"Anlatmam gerektiği kadarını anlatıyorum."
"Rüzgar biliyor muydu?"
"En başından beri."
"Yine de seviyor muydu onu?"
"Evet. Her şeyden, herkesten çok hem de. İyileşebileceğine inanıyordu. İyileştirebileceğine inanıyordu."
İçimde Rüzgar'a karşı bir saygının oluştuğunu hissettim. Kimse bu kadar büyük bir şeye katlanamazdı. Sevdiği kızın her gece başkasıyla olması...
"Sonra ne oldu?"
"Beş yıl önce intihar etti. Rüzgar'la buluştukları gündü ve Rüzgar onunla açık açık konuşmayı planladığını söylemişti bana. Bir alışveriş merkezinin balkonunda yemek yiyorlarmış. Sonra..."
Doruk sanki ne diyeceğini bilmiyormuş gibiydi. Bazı şeyleri hatırlamanın onun için de zor olduğunu farkettim. Derin bir nefes alıp eski ses tonunda devam etti.
"O gün Rüzgar onu sevdiğini söyleyemeden o, balkonun kenarında durmuş ve 'Ne söyleyeceğini biliyorum ve bende seni seviyorum.' diyip atlamış."
"Bunları sana..."
"Sarhoşken anlatmıştı. Daha fazlası yok. Asla bu konuda detaylı konuşamadık. Oteldeki halini gördün. Olanlardan sonraki iki yıl boyunca sürekli bu tarz krizler geçirdi. Hepsinden kendini sorumlu tutuyor."
"Tutuyor derken? Krizleri bitmedi mi?"
"Bittiğini söylüyor ve ben inanmak istiyorum."
"Ama inanmak zor."
Omuz silkti. "Aslında belki de o kadar zor değildir."
"Ne?"
"Yıllardır adam akıllı konuştuğu tek kızsın Miray..." Şaşkınlıkla kaşlarım çatıldı. "Seni sanırım... sanırım... kız kardeşi gibi görüyor. Ona yardım edebilirsin."
"Nasıl?"
"Bilmiyorum."
Sesinde derin bir çaresizlik vardı. Otelde krizler her zaman oluyormuş gibi davrandığını hatırlayınca onun gerçekten uzun ve kötü bir dönemde Rüzgar'ın yanında olduğunu anladım. Bütün bu iğrenç anlarda yanındaydı ve çaresizdi. Oysa benden birkaç aydır tanıdığım adama yardım etmemi istiyordu. Nasıl yapabilirdim ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR GÜN ANLARSIN
RomanceBeni kötü yakaladın haziran Gamlı, yıkık eylül sonuma Bir ilk yaz tazeliği getirdin Masmavi göğünle... ** Ben senin en çok bana yansımanı sevdim Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim.