BÖLÜM-2 KİM BU YAPRAK SEZEL?

330 128 22
                                    

Ses banyodan geliyordu. Ağlamamı durduramıyordum, nasıl kıydın annem? Kendine bana nasıl kıydın?

Kendimi banyoya ışınlandığımda kapı kilitliydi. Ne bekliyordum ki? Kadın oraya intihar etmeye gitmişti eğlence olsun diye değil. Hızlı ve seri bir şekilde kapıya yumruk atmaya başladım. Sinirden ve korkudan gözüm dönmüştü attığım yumruklar ellerimin kanamasına sebep olmuştu. Her açılmayışında biraz daha sert attığım yumruklarla artık ellerim iyice sızlıyor ve kandan gözükmüyordu. Hatırladığım son şey ise kanlara dalmış gözlerimin kararması ve aniden yere serilmem oldu....

İşte hikayem burada başlıyor. Ben Yaprak Sezel hayattan sadece bir gram mutluluk dileyen, 17 yaşında tecrübesiz, yalnız bir kız. Ben Yaprak Sezel ve sana sesleniyorum hayat kendi yaralarımı kendim sarabilirim, düştüğümde kalkabilirim senden istediğim tek şey mutluluk iken vermedin ve elimde mutlu olmamı sağlayan ne varsa aldın. Son kez sana sesleniyorum ki; Ben YAPRAK SEZEL intikamımı alacağım HAYAT.

Acılarımı paylaşmaya hazırmısınız?

Ertesi Sabah:
Açılmaz olasıca gözlerim açılmıştı tanımadığım bir kız baş ucumda ağlıyordu gözlerimin açıldığını görür görmez kalktı ve "Yaprak! Kardeşim beni bırakmayacağını biliyordum şükürler olsun!" diye tuhaf bir konuşma yaptı. Yavaşça doğruldum ne demek istediğini anlamamıştım yüzüne bakarak sadece alçak bir sesle "Sen kimsin be!" Diyebilmiştim. Gözleri fal taşı gibi açıldı ve yanağıdan bir damla süzüldü. "M-me-melis be-ben ,b-beni hatırlamıyormusun?" dedi ve gözünden bir damla daha süzülüp gitti.

Tam bu sırada beyaz önlüklü sünepe kılıklı bir adam içeri girdi. İçimden hepsine karşı bir nefret çığlık atıyordu sebebini bilmiyordum ben neredeydim böyle? İnsanlardan neden tiksiniyordum? Sünepe kılıklı kızın dediklerini duymuş olmalıydı ki telaşla "Hatırlamıyormu? Korktuğumuz başımıza geldi." dedi ve hüngür hüngür ağlayan kızı da alıp dışarı çıkarttı. İçimden saydırdığım küfürlerle bunların kaçık olduğunu düşünüyor ve bilmece gibi konuşmalarından hiçbir bok anlamıyordum. Benim burada ne işim vardı ki? Lan bir dakika ben kimdim?

Tüm bu sorular beynimi yiyip bitiriyordu. Yaprak mı demişti bu kız? Yaprak ne be! Ben nasıl bir cehennemin içindeyim ben zaten neden varım ki ? Kafayı yememe az kalmışken kanımın hiç ısınmadığı adam ve başımda dikilip duran kız yeniden içeri girdi. Ve tabii boş dururlar mı ? Başladı yine şu sünepe gerizekalı gerizekalı konuşmaya...
-Aman Yaprak hanım hatırladığınız şeyleri anlatırmısınız ?
- Yok, Yaprak hanım anne babanızın isimleri ne ?
-Yok efendim, kaç yaşındasınız ?
Bu adam ya benle dalga geçiyor yada sıyırmış diye düşünüyordum. Artık kendimi daha fazla tutamadım ve sinirli bir şekilde adamı tersledim.
-Lan şakamısın sen ? Bilmiyoruz diyoruz sana anlamıyormusun be salak adam! Şaka gibi delireceğim.
Bu cümlelerimi sıralarken ki anda adamın o yüz ifadesi görülmeye değerdi. İçimden oh olsun demeden rahat edemedim. Adam canavar görmüş gibi korktu ve bir okadar da sarsıldı.
Dönüp birde yanındaki kıza baktığımda gözünden akan yaşların uzun ve kıvrımlı kirpiklerine sürdüğü rimeli dağıttığını görüyordum. Kısık bir sesle sürekli "Bütün bunlar olmuş olamaz, olamaz." diyordu. Kızın anlamsız sözleriyle kendimi şimdi de tımarhanede gibi hissetmiştim. Tam burdan biran önce kurtulmayı hayal ederken adam yine söze atıldı.
- Sizi anlıyorum Yaprak Hanım şu an geçici bir süreliğine hafıza kaybı yaşıyorsunuz. Etkisi ise çevrenize bağlı. Hatırlayabilmeniz için bu süreçte arkadaşınız Melis size yardımcı olacak yarında son kez kontrolden geçip taburcu olacaksınız geçmiş olsun iyi günler.
Melis:Teşekkürler doktor bey ben ilgileneceğim. İyi günler.
Nee! Doktormu dedi bu kız bu sünepe doktormuymuş? Ayol bunda doktor tipi yok ki bir kere! Şaşkınlıkla içimden bunları geçirirken adamın odadan çıkmış olduğunu fark ettim. Melis yanıma geldi kim olduğu hakkında bir fikrim yoktu şu an sadece adının Melis olduğunu biliyordum. Hemen yatağın başındaki koltuğa oturdu "Sana herşeyi anlatacağım,hatırlayacaksın söz veriyorum." deyip duruyordu. Ne anlatacağı ve ne hatırlayacağım zerre kadar umrumda değildi.

Hatta şu an umrumda olan tek şey başımın felaket bir şekilde ağrımasıydı.
Olaylar neden bu kadar hızlı gelişyordu anlamıyordum. Bu baş ağrısı nereden çıkmıştı şimdi? Kamera şakası olsaydı da el sallasaydım bari. Kafamı çevirip hemen sol yanımda oturan Melis'e baktım elini çenesine koymuş düşünceli bir şekilde oturuyordu. Ona baktığımı farketmiş olmalıydı ki hemen kafasını yavaşça çevirip belli belirsiz bir şekilde tebessüm etti. Bense sadece olayları anlamayarak lanet bir baş ağrısı çekiyordum.

Uzun bir süre konuşmadı, hep düşünüyordu çünkü. İlaçlarımı içiriyor, yemeğimi yememe yardım ediyor ve ardından oturup yine düşünüyordu. Daha fazla dayanamadım birazda sıkılmıştım kendimi tutamadım ve "Ne düşünüyorsun uzun uzun? Canım sıkıldı." deyiverdim.
Yine bana dönüp tebessüm eder gibi yaptı ve "Seni hayata nasıl geri getireceğimi düşünüyorum." dedi. Biraz durdum ve bende düşündüm, ne olduğunu, ne anlatamya çalıştığını düşündüm. Yine kendimi tutamadım ve bir soru daha atıverdim "BEN KİMİM?", "Anladım ismim Yaprak, ama ben daha fazlasını bilmek istiyorum." dedim. Sanırım bu sorduğum soruların en zoruydu ki bir süre cevap vermedi. Cevap vermesi için gözlerinin içine bakıyor, bakışlarımı ondan ayırmıyordum.

Hani çocuklar zor bir soru sorarda anneleri ne diyeceğini bilemez ya sanırım oda şu an bu durumdaydı. En sonunda ciddi bakışlarımdan kaçamamış olsa gerek yutkundu ve bana beni anlatmaya başladı.

"Tamam haklısın anlatmam lazım ozaman önce nasıl tanıştığımızı anlatayım. Seninle 5 yaşında iken tanışdık Yaprak. Ben herzaman kavgacı deli bir tiptim asla diğer kızlar gibi oyuncak bebeklerle oynamazdım. Hatta sürekli parklara gidip oynayanlarla dalga bile geçirdim. Yine bir gün parkta kızlarla dalga geçiyorken sen yanıma geldin. Elinde ise iki tane oyuncak bebeğin vardı bana 'Onlarla alay etme!' dedin ve elindeki oyuncak bebeğin birini bana uzattın. Okadar zarif ve güzel bir kızdın ki hala da öylesin, bir sana baktım birde kendime... Bana gülümsemenle bende hafifde olsa bir tebessüm ettim ve ardından kendini tanıttın. O güne kadar bana gülümseyen ve benle oynayan tek kız sendin Yaprak. Ailem tarafından terk edilmiş bir kız olarak beni hayata bağlayan tek insan sendin. O günden sonra birbirmizi görmek için hep parka gittik. Seneler geçti ilkokul, ortaokul ve hatta liseyi bile seninle okuduk. Herzaman başarılı ve takdir edilen bir kız oldun. Ancak lise son, üniversite bire kadar.." dedi ve durdu.

İstemsizce "Sonra ne oldu ki?" diye sordum. "Bu günlük bu kadar yeter Yaprak Sezel sonrası için henüz erken." dedi. Anlamsızca baktığımı anladı ve ekledi "Ha, Sezel senin soy adın." Cümlesini bitirmesiyle hemen döneceğini söyleyerek odadan çıktı.

Bölüm biraz gecikti kusura bakmayın ileriki bölümleri daha hızlı atacağız iyi okumlar, oy kullanmayı unutmayınnnn. SEVİLİYOSUNUZ❤❤❤❤

Sonbahar Yaprağı #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin