BÖLÜM-9 SEN YALNIZ DEĞİLSİN

171 78 14
                                    

Rüzgar'ı dinledim ve hızlıca adamdan adresi istedim. Korkuyordum beni alacak, Melis'in başına bir şey gelecek diye çok korkuyordum. Adam adresi atmıştı.
-Belalılar Mekanı/263. Sokak/Meriç Apartman/ 1-1
Bu ne biçim bir adresti böyle? Belalılar Mekanı ne be! Vallahi Rüzgar yanımda olmasa nasıl gidecektim oraya hiç bilmiyorum. Adresi gören Rüzgar kafası ile onaylayıp harıl harıl çalışan Mert'e döndü ve,

"Mert bu gün dükkan sana emanet. Siparişleri al pişir ve müşterilerimizi memnun et! Yaprak ile işlerimiz var o yüzden kapatmayı da sen yapacaksın al bunlarda anahtarlar." dedi.

Mert yüzünü ekşitip itiraz eder gibi bir ifadeyle rüzgara bakarak,

"Abi ama bu gün Elif'le bulaşacaktık! Tam gününü buldun ha! Elif'e ne diyeceğim ben şimdi? Bu kadar önemli olan işiniz ne?"

"Mert itiraz istemiyorum! Elif anlayışlı bir kız. Onuda çağır dükkana takılırsınız."

"Ama abi!"

"İtiraz yok Mert işimiz önemli!"

Cümlelerini bitirir bitirmez dükkanın anahtarlarını Mert'e uzattı ve montlarımızıda alarak beni kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Son bir kez arkasını dönüp,
"Esin'e söyle bugünkü etütüne gitmeyi unutmasın." dedi ve ardından koşar adımlarla dükkandan çıktık.

Kolumu çekiştirmesi canımı yakıyordu ve artık dayanamayıp kolumu çekerek tersledim,

"Rüzgar canımı yakıyorsun! Bırak şu kolumu!"
"Affet çenesi düşük kraliçe ama acelemiz var. Hem sen susta şu adrese birdaha bak navigasyon ile bulabiliriz."
"Nasıl yani onca yolu yürüycekmiyiz? Şaka yapıyorum de Rüzgar!"
"Tabiki yürümeyeceğiz. Babama mesaj attım arabasını ödünç alacağım. Arabayla gideceğiz."
"Ha peki ne kadar kaldı?"

Tam ne kadar kaldı dediğim yerde lüks ve müstakil bir evin önünde durduk ve kolumu bıraktı. Burası Rüzgar'ın evine gelmeden önce girdiğimiz sitelerin olduğu yerdi. Demek ailesi burada yaşıyordu. Hemen telefonu eline aldı ve babasını çaldırmak üzere telefonu kulağına götürdü. Ardından konuşmaya başladı,

"Baba geldim ben. Anahtarı verebilirmisin? Ha tamam baba tamam geliyorum."

Kapatır kapatmaz düşük çenem durmadı ve konuşmaya başladı,

"Ne dedi! Ne dedi!"
(Gülümseyerek)
"Sen hep böylemisin ya?"
"Uf sus Rüzgar ne dediğini söyle."
"Bir şey demedi Yaprak. Gel, al anahtarları dedi."

Yüzüne bakıp sıkıldım ve tamam arası karışık bir ifade verdim. Yavaş ve istemez adımlarla evin kapısına doğru yaklaştı bende arkasından gittim. Tam kapının önünde durdu elini havaya kaldırdı biraz bekledi ve yumruk şeklinde havada kapıya vuracak şekildeki pozisyonda olan eline bir kez daha bakarak usulca geri indirdi. Yüzü sıkıntılı bir ifadeyle büründü. Ona bakarak,

"Rüzgar iyimisin?" diye sordum.
"İyiyim Yaprak. Sadece, ben ailemle konuşmayalı uzun bir zaman oldu ara sıra eve geliyorum ama onlarla iletişim kurmuyorum."
"Bu çok yanlış! Onların kıymetini bilmen gerek. Benim bir ailem yok. Yani yokmuş. Ve şu kocaman hayatta bir başıma yalnızım. Yanlış yapıyorsun Rüzgar."
"SEN YALNIZ DEĞİLSİN, BEN VARIM YAPRAK."

Kelimeleri içime işlemişti. Utanıyordum ve kullanacağım cümleleri birleştiremiyordum. Bana sahip çıkan yanımda olan biri vardı. Evet şu an bir kez daha anladım. Rüzgar bana iyi geliyor...
Bunları düşünüp saçma bir şekilde gülümserken Rüzgar araya girdi,

"Neyse bunları tartışmanın sırası değil, maceramız başlıyor hazırmısın?"
"Sen olduğun için hazırım."

Gülümsedim, gülümsedi.. Ardından ciddi bir şekilde elini kaldırdı ve birkaç kez kapıyı tıklattı. Biraz bekledik ardından kapıyı genç bir bayan açtı.

Sonbahar Yaprağı #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin