Yüzünü net göremediğim uzun boylu siyah saçlı bir adam Melis'i kolundan tutmuş zorla arabasına bindirmeye çalışıyordu. Ben ne yapmıştım! Ne vardı sanki en yakın arkadaşıma zarar gelmesini sağlayacak kadar? Kızcağız sırf ailemin olmadığını bana bir şekilde açıklamak zorunda olduğu için suçlu omu olmuştu? Arkadaşımı nasıl bir tehlikeye attım ben böyle, nasıl bu kadar iğrenç bir insandım. Bu kadar olay olurken ve de suçlu iken ben birde hiçbir şey yokmuş gibi olanları izliyordum. Şoka girmiştim çünkü, şaşkınlığım bitip yerini telaş alınca biraz geç kalmış olsamda, Koştum,koştum,koştum...
Peşlerinden umudumu bir an bile yirmtirmeden koştum..Ama yetişemedim, onu koruyamadım. Lanet olsun ki yapamadım. O adam onu çoktan götürmeyi başarmıştı bile. Nasıl bir toplumuzki çevredeki insanların bile umurunda değildi genç bir kızın kaçırılması. Bende bir şekilde pes ettim. Araba benden inatçı ve hızlıydı adamın gaza basması ile toz dumanının altında yere serildim. Yapabildiğim tek şey olduğum yerde oturup sadece ağlamak olmuştu. Yolun ortasında annesini kaybetmiş küçük bir kız çocuğu gibi ağlıyordum. Arabalar kornalarını çalıp çekilmemi işaret ediyordu ama bunu aldırış bile etmiyordum. O an ezilsem ruhum bile duymazdı.
Gerçi ezilmek bana müstahak olurdu diye düşünüyordum. Melis güvende değildi ve ben çaresizdim. Ne onu kurtaracak gücüm vardı nede kalacak kimsem. Bildiğim tek akrabam Birsen teyzemdi. Ama kim olduğu ve nerede oturduğu hakkında bir bilgim bile yoktu. Olsa bile Melis'i öylece boşverip bu acıyla hayatıma devam mı edecektim? Bu tam bir hainlikti.
Korkarım ki şu an için en iyisi bir arabanın beni dikkat etmemesini beklemek ve ezilip ölmekti. Yada belki olması zor bir mucize..Birkaç dakika boyunca sadece ağlayarak ecelimin son bulmasını bekledim. En sonunda hız sınırı yapmış bir araba korna sesleri ile üzerime doğru gelirken bu fırsatı değerlendirmek adına kollarımı iki yana açıp gözlerimi kapattım. İşte beklediğim andı herşeyden, herkesten acımasız hayattan kurtulacaktım...
Arabanın sesi kulağıma okadar yakındı ki belkide araba ile aramda sadece bir kaç santimetre vardı. Tam bu çileden kurtulacak iken bileklerimde iki iri el hissetmem ve bu ellerin beni kendine çekmesi ile sarsılarak kendimi kaldırımda buldum. Gözlerimi sinirle açtığımda karşımda sarışın, uzun boylu, beyaz tenli ve kehribar gözlü genç bir erkek duruyordu. Bileklerimden sıkı sıkı tutmuş hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Telaşlı ve korkmuş surat ifadesi beni etkilemiş ve bakışları kendine büyülemiş olsada onu tanımıyordum. Bileklerimi ellerinin arasından hışımla çekip,
"Naptın sen be! Sen kimsinde beni kurtarıyorsun? Ne haddine ha? Ne haddine!" dedim ve onu geriye doğru ittim.Tabi geri kalırımı ?
"Asıl sen ne yapıyorsun? Arabaların altında kalacaktın kızım farkındamısın sen? Öylece izlesemiydim? Korkma sana bir şey yapacak kadar seviyesi düşük değilim. Sadece insanlık ölsün istemiyorum hepsi bu." dedi.Her cümlesini beynime ince ince işledim. Bu kadar olgun ,bu kadar centilmen ve yakışıklı.. Hopp hoop hop bir dakika ne yapıyorum ne düşünüyorum ben ya? Hayır Yaprak ciddi ol. Onu tanımıyorsun. Cevabını ver kızım! Uzun bir süre anlamsızca ona baktım. Bir şey söylememi ister gibi kaş göz işareti yaptı. İçimdeki hırçın Yaprak'ı durduramadım ve yine ters bir şekilde cevabımı verdim.
"Sanane! Belki ben ölmek istiyorum! Hem sen tanımadığın insanı niye kurtarıyorsun?"
Açıkçası bu sözlerime karşı verdiği cevap beni utandırmıştı..
"İnsan olduğum için ve sende bir insan olduğun için seni kurtardım. Yoksa sen insan değilmisin?"
O haklıydı benim saçma sapan tepkilerim sadece güvensizliktendi o insanlık görevini gayet güzel yerine getirmişti. Ondan özür dilemeliydim ve diledim."Özür dilerim ben sadece, neyse boşver önemsiz birinin tekiyim zaten bilmesende olur." son cümleyi söylemesem olmazdı illahaki cümlelerimde kaba veya saçma bir kavram kullanmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar Yaprağı #Wattys2018
ChickLit17 yaşında sakin ve başarılı bir kız..-dı. Taki hayatının yıkılış noktasını yaşayıp rüyadan uyanana kadar. Hayat onun için önce toz pembe gibi görünüp daha sonra ters köşe yaptığında Yaprak için pembeden ziyade sadece toz yığını kalmıştı. Artık o to...