Melis'e bakıp haydi binelim işareti yapmaya çalıştım. Kız iki günde neyin şokunu yaşadıysa tepki vermeyi bile unutmuştu. İkimizde arabaya bindik. Rüzgar'ı bu şekilde bırakmak ne kadar doğruydu bilmiyordum ama ben yapma desemde yapacağını bildiğim için susmayı tercih ettim. Arabayı her itişinde güçlük çektiğini hissedebiliyorum. Kolu mahvolmuşu ama o hâlâ bizi düşünüyordu.
En sonunda zorlanarak son bir güç arabayı ittiğinde arkamı dönüp arka camı tıkalattım ve duyması umuduyla,"Rüzgar yeter!" diye bağırarak seslendim. Beni duymuş olmalıydı kafasını salladı ve acıyla derin bir iç çekerek kolundaki yaraya baktı. Lütfen bir mucize olsun!
Allah'ım sesimi duymuştu sanırım araba birden çalıştı. Çok tuhaftı ki araba caddenin dışına çıktığımızda çalışmıştı. İçine girince duruyor, çıktığında ise çalışmaya devam ediyordu. Tesadüf olamazdı değilmi? Tesadüf olamayacak kadar tuhaftı. Aldırış etmeden Rüzgar, sürücü koltuğuna oturdu. Gözlerim fal taşı gibi açıldığında,"Kolun fena halde kanıyor!"
"Görüyorum Yaprak. Birşeyim yok."
"Nasıl yok ya hastahaneye sür şu arabayı Rüzgar. Hemen!"Kelimelerimi onun konuşmasına fırsat vermeden sıralarken bir yandanda Melis'in beline bağlamış olduğu gömleğini ona sormadan hızlıca çıkarıp Rüzgar'ın koluna sıkıca bağladım. Kanı tutmasını umut ediyordum çünkü küçük bandanam şakır şakır akan kanı durduramıyordu. Rüzgar ters ters bana bakıp,
"İyiyim kelimesini ne biçimde anlıyorsun Yaprak? Ve kızın gömleğini sormadan neden alıyorsun?"
Cevap vermeme gerek kalmadan Melis konuştu. Küçük çaplı bir şok yaşamadım değil. Kız saatlerdir bıçak açamayan ağzını ilk defa açıp konuşmuştu."Sorun değil Rüzgar hem benim hem Yaprak'ın hayatını kurtardın. Sana borçluyuz ve şu an senin hayatın tehlikdeyken boş boş oturamayız."
"Hayatım tehlikede falan değil! Küçük bir sıyrık hepsi bu. Abartmayın artık."
Sinirlenerek araya girdim. Dalga geçiyordu bizimle herhalde."O yüzden mi şakır şakır kanıyor? Ya kan kaybından ölmek mi istiyorsun sen küçük bir sıyrıkmış!"
Son cümlemi okadar alaycı bir tavırla söylemişim ki dayanamayıp yolu en yakın hastahaneye gitmek için çevirmişti. Arabayı sağ sol yapmasıyla irkildim. Neler oluyor?
Rüzgar bana baktı ve ilk defa güçsüz bir şekilde,"Yaprak başım dönüyor. Yardım et Yaprak hiç iyi değilim." dedi.
Sesi zar zor çıkıyordu. Onu ilk kez bu kadar muhtaç görmüştüm. Gerçi onu sadece iki gündür görüyordum ama sanki o hep benim yanı başımda duruyordu.
"Durdur arabayı Rüzgar. Melis kullanacak!"Dediğimi yaptı ve direksiyonu Melis'e verip arka koltuğa geçti. Melis'in ehliyeti yoktu ama yapacak birşeyde yoktu. Tam bir araba manyağı olan Melis araba kullanmayı az çok biliyordu. Rüzgar'ın kafası birden omzuma düşüverdi. İlk göz göze geldiğimiz andaki koku kaplamıştı içimi. Huzur veriyordu insana. Kokusunu hiç unutmamak ümidiyle içime çektim. Kolundaki kanama durmuyordu. Kulağına eğildim ve gözümden omzuna düşen yaş ile "Dayan." diyebildim. Beni duyduğunu sanmıyordum çünkü gözlerini kapatmış öylece tepki vermeden omzumda yatıyordu.
Melis arkasını dönüp "Geldik." dediğinde hızla arabadan inip Rüzgar'ın koluna girdim. Boyu fazlaca uzun ve bunun yanı sıra iriydi. Diğer kolunada Melis girdi ve onu giriş kapısına kadar taşıdık. Gözyaşlarımı tutamayarak kapıdaki hemşirelerden yardım istedim hemen sedye getirdiler. Hemşirelerden biri yüzüme bakıp,
"Çok kan kaybetmiş. Biz ilk müdaheleyi yapacağız ama kana ihtiyacımız var." dedi.
Hayalkırıklığı ve çaresizlik içinde,
"Ben veririm!" diyebilmiştim.
"Kanınız uygun olmayabilir lütfen müsade edin geçelim."
"Hayır uygun benimkisi 0 Rh pozitif."
"Öyleyse arkadaşım size yardımcı olacak lütfen artık müsade edin geçelim yoksa kanınıza gerek kalmayacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar Yaprağı #Wattys2018
Chick-Lit17 yaşında sakin ve başarılı bir kız..-dı. Taki hayatının yıkılış noktasını yaşayıp rüyadan uyanana kadar. Hayat onun için önce toz pembe gibi görünüp daha sonra ters köşe yaptığında Yaprak için pembeden ziyade sadece toz yığını kalmıştı. Artık o to...