Keyifli okumalar!
Dalga sesleri her kıyıya vuruşunda ıslanmayan kumları ıslatıyor, insanı sakinleştiren sesiyle gözlerimin önünde gidip geliyordu. Geceleri korktuğumda altına girdiğim yorganımın şu an burada olmasını isterdim. Saçlarımdan damlayan her bir damla su kalbime akarken içimdeki dehşet yerini hissizliğe bırakıyordu. Boş bakışlarla ellerimi bacaklarıma sardığım bedenim yapması gereken şeyleri yapmıyordu. Şu an ne yapmalıydım?
Kafamı gökyüzüne kaldırdım. Görüşümü bulanıklaştıran göz yaşım kendini içimden atmak istercesine göz bebeklerimden sallanıyor ve düşerek kendi intiharına hazırlanıyordu. Kuşlar özgürce uçuyor, kondukları dallarda kendilerine yer edinmeye çalışıyordu. Düşüncelerim, tepkilerim erimiş, ayaklarıma vuran dalgalara karışmış gibiydi.
Kaç saattir arkadaşlarımın başında bu şekilde bekliyordum bilmiyorum. Bir doktor olarak yapmam gereken şey onları kontrol edip kurtarmaya çalışmaktı. Ama ellerim kumları kazımaktan başka hiçbir belirti göstermiyordu. Dehşete kapılmıştım. Ama burada geçirdiğim zamanın ardından içimde ki dehşet son bulmuş yerini hiç hissetmediğim garip bir duyguya bırakmıştı. İçimdeki ses bağırdı; 'Deliriyorsun.'
Gözlerimin bir anda boşluktan ayıran, saatlerdir tepki vermeyen bedenimi bir anda irken bir ses duydum.
Bir öksürük sesi. Bakışlarımı sırtüstü uzanan, bir ölümün güzelliğiyle uyuyor gibi duran arkadaşlarıma çevirdim.
İkinci öksürük sesi. Bedenim tekrar bilindik adrenalin duygusuyla sarsıldı fakat hala bir hareket yoktu.
Üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı ve son olarak yedinci bir öksürük sesi. Ölmemişler miydi?
Ellerimi sardığım bacaklarımdan yavaşça ayırdım. Göz kapaklarım heyecanla titrerken umutla gülümsediğimi hissettim. Bu duyguyu en son üniversite sınavımı kazandığımda yaşamıştım. Tüm beklentilerim yok olduğunda bir anda bir mucize olmuştu. Şu an duyduğum öksürük sesleri ve ayılmaya çalışan karşımdaki bu insanlar kafamdaki endişeleri bir anda yok etmiş, yerini umuda bırakmıştı.
Önce Asaf uyandı. Bedeni sanki tutkalla yapıştırılmış gibi kumsaldan ayrılmıyordu. Gözlerini açtığında gözümün önüne ilk uyandığım an geldi. İlk uyandığımda bende böyle bakmıştım etrafa. Hiçbir şey anlamamış gözler, korkuyla aralanan dudaklar. Asaf'ın ardından Sarp sonra Beria sonra Arsu, Agah, Sare ve en sonunda Barlas gözlerini açtı. Suyla ıslanmış, deniz kumuyla kaplanmış kıyafetlerine baktılar, ardından nerede olduklarını anlamak için etraflarına. Sonra ise arkalarında hala hiçbir şey yapmadan öylece duran bana.
"Neler oluyor?" diye sordu Beria, deniz suyunun yüzüne yapıştırdığı sarı saçlarıyla. Helikopter de heyecanla elleri titreyen masum görünümlü kız gitmiş, yerini sanki yıllardır uyumayan yaşlı bir kadın almıştı. Gözleri gözlerime değdiğinde gördüğüm anlamsız ifadeyle bakışlarımı ondan ayırdım.
Konuşamadım.
Ortaya atılan ilk sorunun ardından şüpheli ve endişeli bakışlar üzerimde toplandı. Bu beni rahatsız etti. Ellerimi nereye koyacağımı bilemeyerek enseme götürdüm ve kaşınmadığı halde orada bir noktayı sertçe kaşıdım. Arsu bulunduğu yerde daha da geri çekilerek denize doğru korkuyla yaklaştı.
"Ne yaptın bize? Kimsin sen?" diye sordu gözlerimin içine bakarak.
Ben bir şey yapmadım diyemedim. Yeni uyandıkları için böyle davranmaları normaldi. Kendimi savunma mekanizmasına hazırlıyordum fakat hala ağzımı açamıyordum. Dudaklarım güçlü bir yapıştırıcı ile birbirine yapışmış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR SİLSİLESİ (Düzenleniyor)
Mystery / ThrillerSekiz kişi, bir helikopter kazası. Denizin ortasında ıssız bir ada, adanın ortasında hafızasını kaybetmiş kayıp ruhlar ve siyah dumanları etrafı kaplamış kocaman helikopter enkazı. Yedi kişinin özenle denizin kenarına dizilmiş bedenleri ve üstünde d...