Derin bir sessizlik ya da sessizliğin derinliğine gömülmüş kelimeler. İçimde hiçbir zaman susmayan düşüncelerimin sessizce ve korkuyla kenara çekilişi. Kara deliğin büyüsüne kapılmış olan bir yıldız gibi sürüklenen korkularım tek bir yerde toplanıyordu; aklımda. Aklımda biriken onca senaryo benden habersiz bir şeyler yazıp çiziyor, kendi sonunu uyduruyordu. Sessizliğin oluşturduğu derin boşlukta, bir hoparlörden çıkar gibi duyulan nefes alış verişlerim paniğin ve belirsizliğin somut bir gösterisiydi. Tüm hücrelerimle dikkat kesilip okuduğum bu not, artık eskisi gibi olmayan hayatımda neleri değiştirecekti?
Benden birini götürür müydü mesela? Odamda koyduğum kitapların yerini, her zaman dağınık olan dolabımın rengini değiştirir miydi? Bu belirsizlik benim hayatımda neyi değiştirecekti?
Bu belirsizlik yalnızca beni değiştirecekti.
Paniğe kapılmış, kalabalık bir ortamda kaybolan bir çocuk gibi oraya buraya sürüklenen düşüncelerimi benden ayıran kapı sesiyle kendime geldim. Dışarıdan gelen kapı tıklatma sesiyle elimde tuttuğum kağıdı, hızla siyah pantolonumun arka cebine sıkıştırdım. Suratıma yapışıp kalan endişeyi bir çırpıda silmeye çalışırken annem kapıdan içeri girdi.
"Müsait misin kızım?" gülümseyerek yanıma doğru yaklaştı. Titreyen nefesimle ona öylece baktığımda annem kaşlarını çattı.
"Bir sorun mu var?" anneler her şeyi anında hissedebilirdi.
Dudaklarımdan içime akan soğuk bir nefesle kendime geldiğimde gülümsemeye çalıştım. Kafamı iki yana salladım. "Hayır, yok."
Annem biraz şüphe etse de daha fazla üstelemedi. Dudaklarını aralayıp tekrar kapattığında bana bir şeyler söylemeye çalıştığını anladım.
"Ne oldu?" diye sordum çatık kaşlarımın arasında ki kırışıklıkla ona bakarken. Yanıma gelip kolumu sıvazladı.
"Aşağıda seni görmek isteyen birileri var." Dedi.
"Hastaneden arkadaşlarım mı?" aklıma gelen ilk fikirle ona bu soruyu yönelttim.
"Hayır," dedi annem tereddütlü söylemlerine devam ederken. "Seninle beraber kaybolan yedi kişinin aileleri."
Gözlerim bilindik boşluğun girdabında takılı kaldı. Dudaklarımı dilimle güçlükle ıslattığımda susadığımı fark ettim. Kara bulutların istilasına uğrayan gök yüzü seslice gürledi. Annemle aramızda hakim olan sessizliği derin nefes alış verişim bozdu.
"Tamam," dedim anneme bakarken. "Onlarla görüşmeliyim."
Gözlerime taktığım kararlı perdenin arkasında gizli bir tedirginlik baş gösterdi. Gözlerimin altında oluşan siyah halkalar içimde yaşadığım derin vicdan azabının etkileriydi. Neden sadece ben kurtulmuştum? Şimdi onlara ne demeliydim? Sorular aklımı kemirmeye devam ederken önümde bana endişeyle bakan annemi geçip kapıdan çıktım.
Alt kata inen merdivenleri bitirdiğimde solumda duran geniş salon kapısının içerisinden sessizliğin çığlıkları kulaklarımı tırmalıyordu. Ağır ağır hareket eden ayaklarım beni salona taşıdı. Açık olan kapının önünde belirdiğimde bütün gözler benim üzerimde toplandı. Acının, günlerdir bekleyişin, özlemin, korkunun, hüznün, umudun; çölde bir kum yığını gibi biriktirdiği bu kızarmış ve yaşlanmış onca göz, dudaklarımdan dökülecek olan herhangi bir iyi haber için adeta bana yalvarıyordu. Hepsinin gözlerinde tek bir soru vardı; diğerleri de benim gibi kurtulmuş muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR SİLSİLESİ (Düzenleniyor)
Mistério / SuspenseSekiz kişi, bir helikopter kazası. Denizin ortasında ıssız bir ada, adanın ortasında hafızasını kaybetmiş kayıp ruhlar ve siyah dumanları etrafı kaplamış kocaman helikopter enkazı. Yedi kişinin özenle denizin kenarına dizilmiş bedenleri ve üstünde d...