Uzun bir aradan sonra ve son kez; keyifli okumalar!
Bölüm şarkısı: Ruelle|Game of Survival
Doğdum, büyüdüm, yetiştim, yaşadım; öğrendim. Her acının üstüne önceki hayatım daha iyiydi dedim, geleceğimin daha iyi olacağını umarken. Bu hayat için yaptığım planlarım hayata uymadı. Her düştüğümde elimde bir avuç toprakla tekrar kalktım fakat sonunda o toprakların altında kaldığımı fark edemedim. Yalnızca yaşadım. Ne zaman öleceğimi bilmeden yaşamaya devam ettim. Ama aslında yaşadığımı sanırken çok kez öldüğümü biliyordum.
Şimdi ise onca şeyin ardından her şey değişti. Üzerimi kapatan toprağı tırnaklarımla kazıyarak yok ettim. Yaşarken çok kez öldüğümde yeniden hayata döndüm. Acılarım için neden başıma geldiniz diye değil de iyi ki gelip beni yetiştirdiniz diye söylendim. Şimdilerde kalbimin ortasında bir mutluluk çiçeği, içime akan heves yağmuruyla büyüdükçe büyüyor. Artık acıya değil, mutluluğa koşuyorum. Ve ne gariptir ki, koşarken tökezlediğim tek bir an bile olmadı.
"Lara apandisit ameliyatı olan hastanın raporlarını getirdin mi?" bugün pestilimi çıkaran hocamın söylediği son görevi de yerine getirdiğim için mutluydum.
"Evet, hocam. Artık gidebilir miyim?" yaklaşık kırk beş saattir hastanedeydim. Dışarı çıktığımda ailemin yüzünü hatırlayamamaktan korkuyordum.
Sorduğum sorunun ardından sevgili hocam başını sallayınca anında harekete geçtim. Üzerimi değiştirmek için soyunma odasına doğru yol aldım. Artık bu doktor kıyafetlerinden kurtulmak istiyordum.
Rahat kıyafetlerimi giyinip günlerdir bağlı durmaktan ağrıyan saçlarımı saldığımda hastane kapısının önünde beni bekleyen Asaf'lara doğru yol aldım. Arabada Asaf'tan başka Sarp ve Arsu'da vardı.
Arabanın ön koltuğunda yerimi alır almaz tepedeki aynayı indirip halime baktım. Sürücü koltuğunda oturan Asaf bana bakıyordu.
"Berbat görünüyorsun." Söylediği şeyle gözlerim düşmeye hazır bir yıldırım gibi parladı.
"Yorgun manasında berbat, yoksa sen her zaman güzelsin." O olayı toparlamaya çalışırken Sarp ve Arsu arkada kıkırdamaya başladılar.
"Sağ ol ya." Deyip önüme döndüm ve aynayı sertçe kapattım. Kollarımı önümde kavuştururken böyle davranmak için çok yorgun olduğumu fark ettim.
"Lara, Sare sizin hastanede çalışmak istiyor, bu mümkün mü?" Arsu'nun sorduğu soru ne zaman kapandığını anlamadığım gözlerimin açılmasını sağladı. Uykulu halimi üzerimden atıp Arsu'ya cevap verdim.
"Mümkün olmasa bile, ben hallederim." Dediğimde Arsu'ya dikiz aynasından göz kırptım. O da gülümseyerek kafasını aşağı yukarı salladı.
"Bu kim?" Sarp'ın neyden bahsettiğini anlamadığımda arkamı döndüm. Arsu'nun telefonu çalıyordu ve üzerinde Kuzey yazıyordu.
"Lara'nın arkadaşı." Deyip cevap verdi Arsu umursamaz bir tavırla. Ama bu cevabı Sarp zaten biliyordu.
"Onu anladım. Neden seni arıyor?" Kuzey neden her zaman bir kriz durumu yaratıyordu? Arsu Sarp'a baktığında bu yaptığına anlam veremiyor gibiydi.
"İzin verirsen açınca öğreneceğim." Onlar taze bir tartışmaya girdiklerinde Asaf'a baktım. Ciddi bir şekilde araba kullanıyordu ve kaşları çatılmıştı. Kuzey'den hala hoşlanmadığını hissedebiliyordum.
"Hayır izin vermiyorum." Sarp bir çırpıda Arsu'nun telefonunu alıp kendi cebine attı. Onların bu halleri beni gerçekten güldürüyordu. Çok eğlenceliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP RUHLAR SİLSİLESİ (Düzenleniyor)
Tajemnica / ThrillerSekiz kişi, bir helikopter kazası. Denizin ortasında ıssız bir ada, adanın ortasında hafızasını kaybetmiş kayıp ruhlar ve siyah dumanları etrafı kaplamış kocaman helikopter enkazı. Yedi kişinin özenle denizin kenarına dizilmiş bedenleri ve üstünde d...