Bir kadın olarak, bir toplum düşünün ki bir deve yuları kadar değeriniz yok. "Bir kız çocuğu daha doğurursan seni kapının önüne koyarım" diyen bir baba... Anneniz doğum yaptığı zaman sırf bir kız çocuğu dünyaya getirdi diye evine siyah bayrak asan bir baba... Babanız eve geldiği zaman erkek kardeşinizi öpüp koklarken sizin yüzünüze dahi bakmayan, en ufak bir şeyde ya şiddet uygulayan ya da ağza alınmayacak hakaret ve küfürler sarf eden bir baba... Para karşılığında sizi adete bir malmış gibi yaşınızdan kat kat büyük olarak belki kendi yaşında hatta kendi yaşından daha büyük birine veren bir baba... Kadının konuşmaya hakkının dahi olmadığı bir toplumda yaşadığını ve her türlü haksızlığa uğradığı bir toplumu ve bu toplumun fertlerini düşünün. Ve son olarak da bu toplumda bir kadın olduğunuzu düşünün? Düşünmek bile istemediniz değil mi? Hemen "Allah korusun" dediğinizi iştir gibiyim.
Evet, Allah korudu kardeşlerim. Bu yazdıklarım cahiliye dönemi kadınının cahiliye dönemindeki halini anlatmaya yetmez bile. Mekkeli müşrikler Hz. Muhammed'in (sav) risalet davasına karşı az bir topluluk olduğu için en başta karşı koymak istemeseler de daha sonraki zamanlarda Mekke'nin ileri gelenlerinin de Hz. Muhammed'in (sav) dinine yavaş yavaş girdikleri görünce, bunun önünün alınması aksi takdirde ilahlaştırdıkları putlara karşı bir savaşın başlayacağından çok çok emindiler. Artık açık açık bir savaş başlamıştı. İyi de kim cesaret edebilirdi ki buna? Yapsa yapsa bunu yapacak olan tek kişi Hattabın Oğlu Ömer'di. Teklif Ömer Bin Hattab'a sunulunca, bu işin kolay olduğunu ve derhal yapabileceğini söyleyerek atına atladığı gibi hızla yola çıktı. Hz. Ömer, Peygamber Efendimiz'i öldürmek için Hz. muhammed (s.a.v ) bulunduğu yere doğru giderken, aniden yolda Nuaym b. Abdullah ile karşılaştı. Nuaym böyle telaşlı bir şekilde nereye gittiğini sorunca Hz. Ömer "Muhammed ilahlarımıza dil uzatıyormuş, onu öldürmeye gidiyorum" deyince Nuaym bu durumu Hz. Muhammed'e (sav) bildirmek için zaman kazanması gerekiyordu. Hz. Ömer'e dönerek "Sen önce kendi kız kardeşine durumun bak sonra git Hz. Muhammed'i (sav) öldür." Hz. Ömer kız kardeşinin durumunun ne olduğunu sorunca, Nuaym "Onlar da Muhammed'in (sav) dinine girmişler." Hz. Ömer bunu duyunca Ömer'in kardeşi böyle bir şey yapamaz diyerek yönünü kız kardeşinin evine doğru çevirdi. (Hz. Ömer Nuaym Bin Abdullah'ın Müslüman olduğunu bilmemektedir. Aksi takdirde ona da zarar verebilirdi.) Hz. Ömer kız kardeşi Fâtıma binti Hattab'ın evine geldiğinde kapının önünde içeride okunan sese kulak verdi. Daha sonra kapıyı sanki bir alacaklı gibi çalarak açmalarını istedi. Kapıyı çalışından ne kadar öfkeli olduğu belliydi. İçeride bulananların elleri ayakları birbirine dolaşan eniştesi, kız kardeşi ve Habbab bin Eret ne yapacakları şaşırmışlardı. Habbab bir masanın altına (veya bir perdenin arkasına) elindeki Kur'an sahifeleriyle beraber girdi. O arada açılmayan kapıyı Ömer kırarak içeriye girdi. İçeride ne okuduklarını sorduklarında bir cevap alamayınca onları istedi. Bu isteğini de reddedince eniştesini ve kız kardeşini dövmeye başladı. Fatıma Binti Hattab Hz. Ömer'e dönerek; "Bizi öldürsen de dinimizden dönmeyecek ve sen iman etmedikçe de okuduğumuz şeyleri sana vermeyeceğiz. Çünkü sen bir kafirsin" Hz. Ömer, kız kardeşinin bu diklenişinden hayli etkilenmiş olacak ki, okuduklarını merak ederek istedi. Kuran ayetleri eline verilince onları okudu ve Mekkeliler bunun neyine düşman diyerek orada iman etti. Bu olay böylece zulme karşı kadınların Mekke'de İslam ile ilk sesi olma özelliğini kazanmıştı.
İslam tarihinde bu ilkten sonra kadınların sesi zulme, haksızlığa ve şiddete karşı hayli bir yükselmişti. Çünkü İslam "insanları kula kul olmaktan kurtarıp, hakka kul olmalarını" istiyordu. Nitekim öyle de oldu. Bir gün Mekke sokaklarında bir adamın kızını omuzlarına alıp yürüdüğünü görenler hayli bir endişeli ve hayli bir şaşkındılar. Ona düşman olanlar onun kim olduğunu biliyor, tanımayanlarsa onu tanımak istiyordu. Kadınlar artık kendilerine yokmuş görmek isteyen topluma karşı bir sesinin olduğunu fark ediyor ve bir bir Hz. Muhammed'in (sav) davasına iman ediyorlardı. Şer odakları bunun önünü kesemeyince toplumda itibar görmeyen görmeyip İslam'da bir şeref kazanan köle kadınlarına işkence ederek bu davadan vazgeçirmek isteseler de yine de başaramadılar. Nitekim İslam'ın ilk şehidi olan Hz. Sümeyye (ra) bütün işkencelere rağmen davasından dönmeyerek hem ihlasını kanıtlamış hem de hangi asırda olursa olsun işkence ve şiddete maruz kalan kadınların sesi olmuştur.
![](https://img.wattpad.com/cover/114835718-288-k382164.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNYADAN GEÇEN YOLCU (TAMAMLANDI)
SpiritualHey! Buraya bir baksana. Sende benim gibi yolcu musun bu dünyada? Sormama ne hacet tabi ki yolcusun. Ben bir yolcuyum ve giderken bir kaç bir şeyler karaladım. Belki yolda sana lazım olur diye. :) Kitap kapağı için @baykus83748 e teşekkür ederim.