İNSANLAR ÜZERİNDEN İSLAM HAKKINDA YORUM YAPMAK

256 64 32
                                    

Müslüm diye bir kardeşimiz var Allah ondan razı olsun. Biz ona Kürtçe aksan ile, Şehmus deriz. Her neyse. Şehmus kardeşimle sık sık görüşüz ara sıra saatlerce ümmet hakkında dertlendiğimiz sohbetlerimiz olur. Şehmus'un bana devamlı hatırlatmış olduğu bir kaidesi var. "Bir uydurulmuş/tahrif edilmiş din vardır bir de Hz. Muhammed'e indirilmiş olan gerçek din var. Şu an ki Müslümanlara bakınca şunu görüyorum; Gerçek olan saf duru kolayca anlaşılır bir dini gidip tahrif ediyor ve içinden çıkılmaz bir hale getirip, sonra kendi kafalarında kurguladıkları bir dine iman ediyorlar." Ben buna bir şey daha eklemek istiyorum. İnsanların kendi heva ve heveslerine göre kendi kafalarında kurgulanmış oldukları sahte bir dine bakarak; "Bu İslamiyet ne zor bir dinmiş ve ne katı kuralları varmış" diye de ortalığı vaveylaya veriyorlar. Allah bizleri o insanların şerrinden korusun. Amin.

Okumuyor, araştırmıyor, dinlemiyor öğrenmek için hiçbir gayret sarf etmiyoruz. Bunları yapmadığımız gibi, kulaktan dolma bilgiler ile din öğreniyor, sonra da o öğrendiklerimizle amel ediyoruz. Ne acı bir durum... Bu, halimize gülelim mi yoksa ağlayalım mı bilmiyorum? Ben Kur'an ve Sünnete i'tisam eden insanların hayatlarına baktığım zaman mutluluk adına ne varsa gözlerim ile müşahede ediyorum. Hatta bunu sadece insanlar ile sınırlandırmak doğru değil. Kur'an ve Sünnete i'tisam eden toplumlara baktığımız zaman da mutluluk adına ne varsa müşahede ediyor ve en refah seviyelerde olduklarını görüyoruz. En azından ben görmekteyim. Şimdi burada aklınıza takılan bir çok soru olacak ben hemen birini cevaplamak istiyorum. Yakın zamanda başımdan şöyle bir hadise geçmişti;

Belki Müslüman olarak bir çok sıkıntımız var ama, ben en önemli bir sorunumuzu ele almaya çalışacağım inşa'Allah. Gayret bizden, muvaffakiyet ise Allah'tandır. Sorunumuzu şöyle bir yazayım da onun üzerinde biraz konuşalım. Hem okumuyor, hem araştırmıyor hem de her işin kolayına kaçarak öğreneceğimiz bir şeyi kulaktan dolma bilgilerle öğreniyor, sonra biri işimizin öyle olmadığını, kaynaklarıyla nasıl olacağını gösterdiği zaman kabul etmiyoruz. Az bir çabadan kaçarak, koskoca bir yükün altına giriyoruz. Bu ne alanda olursa olsun böyledir. Ben bugün başıma geldiği için "İslamiyet'in insanlardan öğrenilmemesi ve İslamiyet'i sadece Araplara has dinmiş gibi" bir yanlış algıdan bahsetmek istiyorum. Sınıfta yeni yazılar için, araştırma yaparken kardeşin biri; "Bir arkadaş bizi bir yere götürdü ders çalışmak için. Sınıfa girdik, sadece dört erkek var geri kalanı kızlardan oluşuyor. Kızların hepsi de, çarşaflı. Ne konuşuyorlar, ne de yanlarına oturmaya izin veriyorlar. Bu kadar da abartılmaması lazım." Tabi, bunu duyar duymaz çantadan hemen Risale-i Nuru çıkardım. Allah'ın işi ya, tesettür risalesinde araştırma yapıyordum. Kardeşe yanıma oturması için ricada bulundum o Oturdu. Tesettür risalesinde biraz okudum, sonra bir bölüme dikkatini vermesini söyledim. "Çarşaf, Müslüman kadının kal'asıdır." Tesettür de kesinlikle pantolon yoktur. Asıl tesettür vücudun hatlarını belli etmeyecek şekilde olmalıdır. Tabi yanımda bulunan diğer kardeşler, hemen Ahzap Suresi 59. ayeti tefsir etmeye başladılar. "Allah'ın Kur'an da emrettiği tesettür de el, yüz açık olmalıdır." Evet ayette bahsedilen tesettür modeli bu. Ama izin vermiyorlar ki, anlatayım işin aslını. Evet, tesettür ile ilgili ayetleri okuyanlar farklı farklı anlamlar çıkarıyor. Kimisi daracık pantolon üstü tunik ve eşarp, kimisi ferace kimisi çarşaf, kimisi de çarşaf+peçe şeklinde anlaşılmaktadır. Bu ayrı ayrı düşünceye sebep olan neden ise, mealcilikten kaynaklanmaktadır. Melaciliğin tehlikelerini inşa'Allah ileriki bölümlerde değineceğim. Her neyse. Biraz konuştuktan sonra yanımda bulunan kardeşlere cevabımın tatmin edici bir şekilde olduğu dönütünü aldım. O kardeş; "Ben biraz daha burada durursam şeriatçı olup çıakarım" diyerek yanımdan ayrıldı. Daha sonra elinde bir resim ile gelerek; "Bak bu resme de İslamiyet'in insanları ne kadar geri bıraktığını gör." Resme baktığım zaman resim de Sovyetler Birliğinin 1963 yılında uzaya gönderdiği astronot bir kadının resmi diğer taraftaysa yılın halen 2013 olmasına rağmen Arabistan'da kadınların araba sürmesi yasak. (Bu arada, "Hanımlar araba gibi bir nimetten istifade etmeli, mahrum kalmamalıdırlar." (sorularla İslamiyet.)) Müslüman fert şu, üç şeyi çok iyi bilmelidir. Din, Tarih, Edebiyat. Bunları bilmeyenler İslamiyet'i gerici olarak görürler. Ben sadece Tarih Biliminden yararlanarak İslamiyet'in gerici bir din olmadığını göstermek için sadece iki tane örnek verdim. Birincisi, Amerika'da kadınlar için üniversite açılmışken yıllar 1821 veya 1822 yıllarını gösterirken İslam ülkesinde yıllar 841 yılını gösteriyordu. İkinci olarak da, Kur'an ve sünnete tam manasıyla i'tisam/ eden Türkler önce Karahanlılar 400 yıla yakın, bir 400 yıl da Selçuklu ve en son 600 yıl Osmanlı olmak üzere tam 1400 yıl dünyayı adaletle yönetmişler. Buna verecek başka bir cevabı olmayınca bir soru daha sordu; "Neden İslam güzel olan her şeyi yasaklamıştır?" Bu defa ben; "Güzel olan neyi yasaklamıştır ki?" diye soru sordum. Bana dönerek; "Mesela plaja gitmeyi yasaklamış, düğünleri yasaklamış" Orada bulunan bir hanım kardeş; "Olur mu öyle şey, herkes bakacak, ayıp günah" diye atıldı. Ben yine soru sormaya devam ettim. "Senin hanımın onca erkeğin içinde ortada oynamasını ister misin ki?" Bu soruya; "Evet ne var ki" cevabını alınca yüzüm kızardı daha fazla soru cevaplamaya mecalim kalmadı ama ben belli etmedim. O kardeş yine, insanlar üzerinden İslam'ı yorumlamaya başladı. Yok Araplar böyle, yok Araplar şöyle deyince; "İslam'ın esaslarını insanların hareketlerine bakılarak öğrenilmemesini, elimizde Kur'an ve Hadislerin olduğunu oradan öğrenmenin çok faydalı olacağını söyleyince, arkadaş konuyu farklı noktalara çekti. Rabbim bu kardeşimizin imanına bizleri vesile kılsın inşa'ALLAH.

Ne ara böyle olduk! Bu hâle ne ara böyle getirildik. Rabbim inşa'Allah bizi eski ihtişamımıza kavuştursun. Amin.

DÜNYADAN GEÇEN YOLCU (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin