Dokuzuncu Bölüm

102 2 0
                                    

Gecenin diğer kalanı oyunu devam ettirdik. Ama benimle ilgili bir soru olmadığı için çok ilgi öekici değildi. Ama sanırım Ekin, Doğukan'dan hoşlanıyor.

İkizler ve Ekin evden ayrıldıktan sonra Emir yorgun görünüyordu, gözlerinin altındaki torbalar mor ve konuşacak hali kalmamıştı? Annesi nerdeydi, hiç bir fikrim yoktu. Onu böyle bırakamayacağımızı düşündük ve onunla kalmaya karar verdik. Emir çoktan uyumuştu, küçük bir çikolata paketine benziyordu...

Sabah olduğunda Emir evde değildi sadece buzdolabının üstüne bir not bıtakmıştı. Buzdolabının üstünde Emir'in küçüklük fotoğrafları vardı, çok şirindi....

Notta şöyle yazıyordu:

- Benimle kaldığınız için sağolun, nasıl uyuduğumu bile hatırlamıyorum. Şimdi gidebilirsiniz çünkü Annem gelicek.

Bu neydi şimdi? Evinde kalabiliyorduk ama annesinin bizi görmesi yasak mıydı? Emir n'apıyordu hiç bir fikrim yoktu. Ama Yaren benim kadar takmamıştı herhalde artık alışmıştı.

Yaren'in evine çıktığımızda Berna Teyze bize kızgın görünüyordu, sonuçta bir erkeğin evinde kalmıştık ama o Emir'di, klasik biri değil. Neyse ki Yaren bir şekilde onun gönlünü alabildi.

Öğlene doğru pikniğe gitmeye karar verdik. Aslında ben pek istemiyordum çünkü arıdan falan korkuyorum, kene falan... Ama maalesef Emir de geliyor diye kendimi gitmek zorunda hissediyorum.

Gitme zamanı geldiğinde Emir arabasıyla bekliyordu. İkizler ise yolda olduklarını söylemişlerdi. Büyük ihtimal onlar da arabayla gelicekti. Ekin de evin önündeydi. Yaren ve ben de şortlarımızı giyip kendimizi evden dışarı atmıştık.

Arabaya binme zamanı geldiğinde hemen Emir'in arabasına bindim, onunla olmak beni rahatlatıyordu. Ben ve Emir arabada tektik. Sanırım Yaren herkesi ikizlerin arabasına sıkıştırmıştı. Yoldayken Emir tek bir kelime bile etmiyordu ama Yaren'in iyiliğinden sonra konuşmadan yapamazdım, bu yüzden konuşmaya başladım:

- Emir yine ne oldu?

- Bir şey olmadı Yağmur.

- Pikniğe gelmek istemiyorsan söyle.

- Şu an arabadaysam, demek gelmek için bir sebebim var.

- Sebebinin biz olmadığı kesin. Bari bütün gün surat asıcaksan.....

- Asıcaksam ne?? Geliyorum işte. Zaten ben geliyorum diye gelmiyor musun?

- Ne diyorsun yaa. Yol boyunca seni dinleyemiyceğim. dur, ben inicem.

- Saçmalama!

- Dur.

Bir anda arabayı durdurmuştu, çünkü çok sert söylemiştim. Hemen kapıyı açıp indim ve yürümeye başladım. Peşimden geleceğini biliyordum, ki geldi de. Bana yetiştiğinde karşısında durdum ve konuşmaya başladım:

- Neden gitmiyorsun?

- Neden gidiyim?

- Off hiç senin sözcük oyunlarınla uğraşamıyacağım. Sanki sen benim için pikniğe gelmiyormuşsun gibi... Bir de beni umutsuz aşık gibi göstermeye çalışıyorsun. Sen benim için Çeşmenin yakışıklısı değilsin! Sadece Emirsin!

Arkamı dönüp yürümeye başlamıştım ki beni tuttu.

- Senin için geldiğimi nerden çıkardın.

- Çünkü senin arabana tek başıma binmeme bir şey demedin, arabadan benim için indin ve bana imalı sözler söylüyorsun. Yani bunu herkes anlayabilir.

Biraz durduktan sonra elimi tutup konuştu:

- Peki, belki senin için geldim. Ne olmuş?

- Sen manyak mısın yaa. Gerçekten Emir, sen.....

konuşmama izin vermeden dudaklarını dudaklarımla buluşturmuştu. Ne yapacağımı bilemiyordum, sadece ona izin vermiştim. Geri çekildiğinde yüzü gülüyordu, maalesefki benimde....birkaç dakika bana baktıktan sonra elimi tuttu ve " Hadi şu pikniğe gidelim." dedi. Bense bir şey demeden onu takip ediyordum. Tam arabanın yanına gelmiştik ki, sürücü koltuğunda bir adam olduğunu farkettik. Adam bizim geldiğimizi görüp arabayı çalıştırmıştı. Arabayı çalıyor muydu, yoksa bu bir şaka mıydı? Maalesef gerçekti.

Emir arabanın peşinden koşturuyordu ama adam artık durmazdı. Aslında bu komikti, çünkü telefonlarımız arabada kalmıştı ve evden çok uzaktık anlaşılan bu gece beraberdik.

Beklenen YazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin