o n d ö r t ↫ "Kasırga"

1K 123 30
                                    

Cem Adrian- Şimdi Rahat Uyu*

On Dördüncü Bölüm; "Kasırga"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

On Dördüncü Bölüm; "Kasırga"

Menzili kaybetmek olan bir hayat yolcusuydum. Cihat'tan dakikalardır haber alamıyordum. Hastane kokusu soluğumun tıkanmasına; duvarlar da yüreğimin sert bir kayanın altında ezilmesine neden oluyordu. "Güçlü ol," diye mırıldandım. Kurumuş alt dudağımı ısırıp parmaklarımla kavradığım koltuktan güç alarak ayağa kalktım. "Cihat için güçlü ol."

Ayaklarımı sürüyerek yürümeye başladım. Gücümü tamamıyla yitirdiğimi biliyordum. Her adım bacağımdaki sızının artmasını sağlarken tuvalete girdim. Parmaklarıma kazınmış kanı silmek istiyordum. Musluğu çevirip suyun akmasını sağladığımda parmaklarımı öne doğru uzattım. Su çok sıcaktı. Derim acıyla kavruluyordu ama Cihat'ın kanı çıkmıyordu. Tırnaklarımı etimi koparmak pahasına ellerime sürttüm. Cihat'ın kanı suyla karışıp lavaboda halkalar oluştururken boğazımda filizlenen yumruyu yok etmek için avuç içimi suyla doldurdum ve suyu yüzüme çarptım.

Sıcak suyla ansızın buluşan yüzüm gerilirken aynadaki yansımama baktım. Soluk benizli yüzümdeki tek renk, sağ yanağıma mühürlenmiş kandı. Gözpınarlarım kurak topraklarmış da gözyaşlarıma ihtiyaçları varmış gibi ağlamaya başladım. Cihat'ın hayatına dâhil olarak onu tehlikeye atmıştım. Ben, uğursuz varlığımı paylaştığım kişilerin sonu olmuştum.

Düşmek için an kollayan uzuvlarımı ayakta tutmak için lavabonun kenarlarına tutundum. Sol elimi havaya kaldırıp tırnaklarımı kanın olduğu yanağıma geçirdim. Cihat'ın kanı kanımla karışırken sıcak suyla yüzümü yıkadım.

Yaraladığım yüzümden süzülen sıvıya aldırış etmeden duvardan güç alarak yürümeye başladım. Koltuğa oturup Cihat'tan haber beklemeye başladım.

"Merhaba," Kafamı zorlukla kaldırdım. Tünelin sonundaki ışığı görmüşüm gibi gözlerimi kısarak karşımdaki üniformalı kişilere bakıyordum. "Bıçaklı saldırıya uğrayan hastayı okul revirine getiren kişi sizsiniz, değil mi?"

Polislerdi ve oldukça genç görünüyorlardı. "Evet."

"İfadenizi almamız gerekiyor." Yaraladığım yanağıma bakıyordu. Bu nasıl oldu, dercesine.

"Elbette." derken ayağa kalktım. Vücudumu taşıyamayan ayaklarım yığılırken polislerden biri- kadındı- kolumu tutup destek oldu.

"Ayağa kalkmanıza gerek yok," deyip tekrar oturmama yardım etti ve parmaklarını kolumdan çekti. "Sorulara cevap vermeniz yeterli olacaktır."

Kafamı sallayarak onay verdiğimde erkek polis memuru merak ettiği soruları sormaya başladı. Adım, yaşım, Cihat'la bağıntım olup olmadığı, olayın nasıl geliştiği... Sorularının hepsine yanıt verdim. Birkaç saat önceyi anlatırken uzuvlarım güvertesi olmayan bir gemi gibi ileriyi göremeyeceğini bilerek korkuyla titremeye başladı. "...Ben şoka girdim. İsmini bağırıyordum, dilimden tek çıkan adıydı. Cihat da tehlikede olduğumu düşünerek etrafında dönmeye başladı. Sonra aniden çakıyı Cihat'a sapladı..."

AH VAR, AF YOK.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin