Cem Adrian- Şimdi Rahat Uyu*
Yirmi İkinci Bölüm; "Kurdun Arkasına Gizlenmiş Avcı"
Bir çocuk masallarla büyür, iyiyi de kötüyü de ona anlatılanlarla konumlandırır. İyi ve kötü, birbirinden çok da uzak olmayan iki kavram... Bu yüzden dizlerine yattığınız ve saçlarınızı okşayan anlatıcınızı iyi seçmelisiniz. Ben, aslında tanımadığım bir adamın merhametine yaslanmıştım ve dudaklarından çıkanları sorgulamayarak dinlemeyi düşünüyordum. Onun iyi diye anlattığı kahramanı kendime örnek alacak, kötü diye adlandırdığı karaktere benzememek için elimden geleni yapacaktım.
Saçlarımı okşamaya başladı. Avuçlarından şefkat akıyordu. Değerli bir mücevhere dokunuyormuş gibi yavaş ve dikkatliydi. "Sedef kendi masalını dinlemeye hazır mısın?"
Sesi öyle yumuşak, öylesine sakindi ki gözlerimi kapattım ve düş dünyama hâkim olmasına izin verdim. "Dinliyorum."
Derin bir nefes aldı. Havayı göğsünde depolarken sesi yeniden kulaklarıma erişti. "Bir varmış, bir yok edilmiş... Bir var, bir yok edilmişe rastlamış; yokluğun güzelliğine kaptırmış kendini!"
Güven'le olan ilişkimizi o kadar güzel konumlandırmıştı ki... Var olan Güven'di, tarumar edilip yok olmuş olan bendim. Cihat sadece yetişkinler için kalemi eline alan biri olmamalıydı, çocukların düşlerini de süslemeliydi...
"Yok edilmişin kaderi bir serçeye benziyormuş. Sevilmek için alındığı avuçta can vermiş... Var olan bu yüzden korkmuş; güzelliğin ölüm getirdiğini anlamış ama yük olmuş bu farkındalık..."
Gözümden sıcak bir damla yaş firar edip yüzümü ıslattı. Evet, kaderim bir serçeye benziyordu. Ne az, ne çok! Nasıl sevileceği bilinmediği için sevilmeyen, hırçın bir sevginin şiddetinde gerilen yaydan fırlayan okun göğsüne muhakkak isabet edeceği o serçeydim... Güven'e geçmişimi anlatana kadar, iyiliği muhafaza ediyordu. Sırtımdan aldığı geçmişimle ezilmiş, cehennemin kapısında bir şeytan olmuştu.
"Yok edilmişin katillerine bir savaş açmış ama yenilgiye uğramış. Bir katille başa çıkması için merhametini, gerisinde bırakması gerekiyorken o attığı her adımı vicdanının gölgesinde atıyormuş," dedi. Cihat'ın sesi daha da naif bir hal aldı. "Savaştığı o kadar silüet varmış ki... biri de kendisiymiş. Varlığı, yok edilmişten çalınmış."
Sessizliğe gömüldü birkaç dakika için.
Masalı anlıyordum... ta ki son cümlesine gelinceye kadar! Varlığı, yok edilmişten çalınmış! Bu cümlenin anlamı neydi? Güven'in varlığı nasıl olurdu da benden çalınmış olabilirdi?
Devam etmesini istiyordum. Hikâyeye devam etmesini ve Güven'e nasıl inandığına gelmesini istiyordum. Tek bir yanlışta masalın sonuna noktayı ben koyacaktım. Gözlerimi açıp Cihat'ın yüzüne baktım. Ağlıyordu. Gözlerinden yaşlar iplik iplik süzülüyordu. Parmaklarımı uzatıp gözyaşlarını sildim. Donuk yüzünde kırık bir tebessüm payidar oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH VAR, AF YOK.
TeenfikceYırtık bir haritanın üstüne yönünü kaybetmiş bir pusula bıraktı. Kaybolduk. *** "Korkuyorum," dedim hislerimi dile getirip duvara yanaşırken. Azrail benliğimi benden çalacakmış gibi, ellerimi önümde çapraz yapmış ona inanmamam gerektiğini kendime sö...