O GECE HER ŞEY DEĞİŞECEKTİ...
Siyah silahtan çıkan kurşun kızın kalbine saplandı ve her yer kırmızı bir aşka bulandı...
Kırmızıya aşık bir kız...
LALİN...
Hayatına giren siyah bir adam...
MİRAN...
Adam törelerine bağlıydı, kız ise İstanbul'a...
Adam...
Öncelikle KIRMIZI GECE'ye gelen yorumlar ve tepkiler beni çok ama çok mutlu ediyor. alışılmışın dışındaki ağamız ve hikayemiz de bugün de güzel şeyler oluyor. Hamza ile Hilal biraz ağır gidecek, malum kadın çok kırgın =( uzun bir ara oldu ama telefi için uzun ve güzel bir bölüm sizlerle. ❤ umarım keyif alırsınız =) öpüyorum sizi. hadi başlayalım...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SENİNLE TEK BİR GECEM OLSA, SONRASINDA VARSIN TAKSINLAR URGANLI İPİ BOYNUMA... SON DİLEĞİM OLURSUN YAR, BU GECE AL BENİ KOYNUNA...
Kapıda dedesini gören Lalin, gözlerindeki neme aldırmadan adama sarıldı. Adam da onu güvenli kollarına aldı. "Mutluluğunu görüyorum kızım. Bu yüzden de içim çok rahat. Ben kalpsiz bir adam değilim. Seni bildiğim halde diyemedim, bilmediğin bir dünyaya, tanımadığın insanların içine kurban gibi atamadım. Devran için canımı feda ederdim," kızın yüzünü avuçlarına aldı. "Ama bir torunumun canı için diğerini diri diri toprağa gömemezdim. Ama şimdi içim rahat. Hem de çok. Gözlerindeki ışıltı yetiyor her şeyi anlatmaya. Senin adına çok ama çok mutluyum kızım." Kızı alnından öptü. "Kollarımda doğmadın ama seni gelinlikle evden çıkarmak benim kollarıma kısmetmiş. Eğer istersen-"
"Çok isterim dede, gurur duyarım." Adam kolunu uzattığı an, Lalin adamın koluna girip, büyük tahta kapıya yürüdüler.
***
Dışarıda elleri ile oynayan Miran'ın heyecandan dili damağı kurumuş şekilde bekliyordu. Nefesini tuttuğunun farkında bile değildi. En son ne zaman böyle heyecanlandım, diye düşündü, ama aklına hiç böyle bir duygu yaşadığı gelmiyordu. Bu derece yoğun bir tutku, yoğun bir duygu yaşamamıştı.
Şahoğlu konağının büyük tahta kapısı açıldığında dedesinin kolunda çıkan kıza uzun uzun baktı Miran, ama söyleyecek tekbir kelime bulamıyordu. Bakışları gözlerinden gelinliğine indiği an, yutkundu. Lan gözünden mi kaçmıştı bu? Devran da mı fark edememişti. Onlar böyle omuzları açık, askısız bir gelinlik bırakmamışlardı.
Kürşad ağa kızın elini avuçlarına aldı ve Miran'ın avuçlarına koydu. "Ben genç yaşta kaybettim eşimi, ondan sonra ne gönlüm ne gözüm başkasını istemedi. Biz de yürek bir kere sever, kalp bir kere sevdalanır. Dilerim ki ömrünüz uzun, sevginiz sonsuz olur. Gözünüz de gönlünüz de sadece birbirinizi görsün." Miran'a çevirdi bakışlarını. "Sana geç bulduğum kıymetlimi veriyorum. Ona iyi bak."
Miran sıkı sıkı tuttuğu el ile adama baktı. "Emanetin yüreğimin sahibidir. Gözüne çöp batsa canımı alasın Kürşad ağa. Onu kendi canımdan üstün tutacağıma söz veriyorum." Eğilip adamın elini öptü. Sonra kızın elini koluna geçirip, arabaya yürüdüler. Kapıyı açıp, arabaya bindirdi kızı. Kendi de diğer tarafa geçti. Emniyet kemerini bağladıktan sonra arabayı çalıştırdı. Yolda sürekli kızı süzdü. "Beğendiğin gelinlik bu muydu senin?" "Evet, çok harika değil mi?" sinsice sırıttığını göremiyordu adam. Miran işaret parmağını dudağına koymuş, onunla oynuyordu. "Hı, harika. Gözümden nasıl kaçmışsa..." diye homurdandı, ama Lalin onu duydu. "Gözümden kaçmış, derken?" Miran bakışlarını yanındaki güzeller güzeli kıza çevirdi. "Yani senden önce bende şöyle bir göz attım, bir kaç tane beğendim. Ama bu çok güzelmiş, gözümden kaçmış."
