ve güzel, uzun bir bölüm sizlerle...
GÖZLERİNDE YAŞIYORUM HER ŞEYİ...
VARLIĞIMI DA SEN HATIRLATIYORSUN,
YOKLUĞU DA...
BU GECE SESSİZ OLMA, KONUŞ, SUSMA...
YALNIZLIĞI HİSSETMEK İSTEMİYORUM.Miran dayandığı tırabzandan ellerini çekip, geriye döndü. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Dün geceyi düşünüyordu, ama bir şey bulamıyordu. Her şeyi ile kusursuz bir geceydi. Üstündeki çarşafı attı ve boxerını giyip, aşağı indi.
Yavaş adımlarla yaklaştı kadına. "Bebeğim..." diye seslendi. Karısı başını adama çevirdi ve tutması için elini uzattı ona.Miran rahat bir nefes alıp, karısının uzattığı eli tuttu. "İyi misin? Çok endişelendim. Bilmeden kırdım mı incittim mi?"
Lalin başını sağa sola salladı. "Söyle o zaman bebeğim, ne oldu? Korkuyorum. Sen ağladıkça da üzülüyorum, endişeleniyorum.""Annem..." sustu ve yine ağlamaya başladı. "Dün gece bir otel odasında yakalanmış." Yine duraksadı. "Bir adamla. Yüksek dozda uyuşturucu kullanmış. Şimdi yoğun bakımda."
Miran gözünü kapattı ve kızı kollarına aldı. Üzülemiyordu. Hatta Lalin'in de o kadın için gözyaşı dökmesini, üzülmesini istemiyordu."O abimi benden alacaktı. Ona ağladığım için suçluluk hissediyorum."
Miran kızın yanaklarını ellerinin arasına aldı. "O kadın için üzülmeni, ağlamanı istemiyorum. İnkar etmeyeceğim. Ama suçluluk duymanı da istemiyorum. Sonuçta annendi." Alnına bir öpücük kondurdu. "Gidelim mi? Gitmek ister misin?""Sabahımızı mahvettim."
Miran saçlarını düzeltip, kızın yanağını öptü. "Bundan sonra tüm sabahlar bizim. Bir şeyi mahvettiğin yok. Sen sadece her şeyi varlığınla güzelleştirirsin."
Lalin gülümseyip, adama sarıldı. Kızın üzerinde sadece sabahlık olduğunu fark eden Miran, derin bir nefes aldı.
"Hadi çıkalım." Diye mırıldandı. Yeterince gerilmişti bedeni. Şu durumda düşündüğü şey yüzünden utansa da, pek umursamadı.Karısının elini tutup, yukarı çıkmaya başlarken, Lalin'in sabahlığının gevşek bağlanmış olan düğümü çözüldü, bir eliyle kapatmaya çalışsa da sonradan vazgeçti.
Miran ise derin derin nefesler alıyordu. Bu kız onun canına okuyacaktı, karşısında mum gibi eritecekti, diz çöktürecekti de henüz elindeki güçten haberi yoktu; çok şükür.
Arabaya bindiklerinde elini sıkıca tuttu. "Sakin ol tamam mı?"
"Tamam."Elindeki tosta baktı, hala yarısından fazlası duruyordu. "Lalin, kahvaltı için kalmadık, bari şu tostunu ye."
"Boğazımdan geçmiyor."
"Geçmek zorunda." Sağa sinyal verip, durdu. Kızın elinden tostu alıp, dudaklarına uzattı.
"Miran..."
"Hadi küçüğüm, ısır şunu."
Lalin gülümsedi ve küçük lokmalar halinde kıza tostu yedirdi. Bitirdikten sonra ıslak mendille ağzını sildi."Alışırsam karışmam."
Kızın yüzünü avuçlarının arasına aldı; "Her öğün yediririm, hiç usanmam."
"Seni seviyorum."
"Seni seviyorum."
Miran kıza ufak bir öpücük verip, yola devam etti.***
Hastahaneye hızla girmişlerdi. "Gökçe. Gökçe Şahoğlu, dün gece getirilmiş."
Hemşire önündeki bilgisayara baktı ve "Yoğun bakımda, şu tarafta." Dedi.
"Teşekkürler."
Lalin o tarafa doğru hızlandı. Annesinin kaldığı yoğun bakımın önünde iki polis memuru duruyordu. Muhtemelen artık tutukluydu. Bu duruma üzülmüyordu. O kadın, geç bulduğu abisini elinden alacaktı az daha. Kızgınlığı geçmemişti.Yoğun bakımdan çıkan doktorun yanına gitti hemen.
"Ben Lalin." Kızıyım diyemiyordu. Ağzından o laf çıkmıyordu.
"Hoşgeldiniz. Hastanın durumu ağır. Ne yazık ki, iyi değil."
"Girebilir miyim?" sesi duygusuzdu, soğuktu. Buz tutmuş dağların rüzgarı gibiydi. Daha fazlası gelmiyordu elinden ne yazık ki.
Miran onun elini tuttu. Kocasına dönüp, bakışları ile 'iyiyim' dedi.
"Tabi, buyurun. Hemşire hanım sizi hazırlasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI GECE ❤ DOĞU SERİSİ I -FİNAL
RomanceO GECE HER ŞEY DEĞİŞECEKTİ... Siyah silahtan çıkan kurşun kızın kalbine saplandı ve her yer kırmızı bir aşka bulandı... Kırmızıya aşık bir kız... LALİN... Hayatına giren siyah bir adam... MİRAN... Adam törelerine bağlıydı, kız ise İstanbul'a... Adam...