Uzun bir aradan sonra onlarla yeniden buluşmak güzeldi ve tabi sizlerle de... 🤗❤
VEDA EDEBİLİR Mİ İNSAN CANINA...
VEREBİLİR Mİ ONU GÖZ GÖRE GÖRE ÖLÜME...
VEDA ETMİYORUM, BIRAKMIYORUM ELLERİNİ...
GEREKİRSE BEN GİDERİM SENİN YERİNE...Miran kollarındaki kadının omuzlarını sıktı. Onu ayakta tutmakta zorlanıyordu. Gözleri sadece kanlar içindeki arkadaşındaydı. Lalin kapı pervazında yere çökmüş, sadece hıçkırıp, titriyordu.
Miran Lalin'e bağırdı. "Ayağa kalk!"
"Ayak-"
"Lalin sırası değil! Ayağa kalk ve Hilal anayı tut! Zaman kaybediyoruz."
Kadını yavaşça yere, kızın kollarına yatırıp, donmuş kalmış Hamza'nın kollarından arkadaşını alıp, kucakladı ve arabaya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Onu gören Adar da ayaklandı, peşinden geldi.Miran arkaya oturan Adar'ın kucağına bıraktı adamı.
Direksiyona geçtiğinde dikiz aynasından baygın arkadaşına bakıyordu. "Şimdi değil kardeşim, sakın! Gidersen yapamam, ayakta kalamam! Gitme!" diye de sayıklıyordu. "Adar yaraya bir şeyle baskı yap!"
Adar sadece sevdiği adama bakıyor, ağlıyordu.
"Adar! Sana diyorum!"Kadın rüyadan uyanmış gibi kendine geldi ve başını salladı. Üzerindeki ceketi çıkarıp, onunla yaraya bastırdı.
"O kadını öldüreceğim." Mırıldandıkça öfkeleniyor, öfkelendikçe daha çok söyleniyordu.Hastahanenin önüne geldiklerinde, ani fren tuttu ve kapıyı açıp, içeri doğru bağırdı.
"SEDYE!"
Hızla gelen sedyeye yatırdıklarında, Adar'ın ayakları artık onu taşımıyordu.
"A-abi..." diye inledi.
"Tamam, geçecek." Dedi Miran. Onu taşıyarak içeri geçirdi."Durum ne?" diye sordu bir doktor, elindeki ışığı gözlerine tutarak.
Miran "Silahla yaralanma. Yakındı. Fazla uzak değildi."
"Refleks alamıyorum." Adar nefesini tuttu. Doktor Devran'ı ters çevirdi. "Kurşun içeride kalmış. Ameliyathaneye! Çabuk!" diye bağırdı.Adar korkarak abisine baktı. "Abi!"
"Tamam, doktorların elinde."
Telefonu çaldığından arayana baktı. "Efendim Hamza bey."
"Hangi hastahane?"
"Evin ilerisindeki." İsmini söyleyip, kapattı.Ameliyathanenin önünde bütün aile toplanmıştı. Hilal öldürücü gözlerle bakıyordu Hamza'ya. Sonra dayanamayıp, ayağa kalktı.
"Yine aynı şeyi yaptın! Yine ona zarar verdin! Git artık hayatımızdan git! İstemiyoruz seni! Bize neler yaptığını görmüyor musun?" diye bağırıp, adamın göğsüne yumruklarını geçiriyordu.Hamza gözündeki yaşlara aldırmadan, kadının ellerini tuttu ve gözlerine bakmaya çalıştı. "Bu olmasın diye gittim zaten! Bunu yaşama diye, ikiniz de yaşayın, nefes alın diye gittim." Diye fısıldadı. Kimsenin duymasını istemiyordu.
Hilal duydukları karşısında kaşlarını çattı. Ama umursamadı. "İyi, yine git o zaman!" öfkeyle söylenip, adamdan uzaklaştı. Ama adamın son sözünü duydu.
"Artık gitmeyeceğim."
Hamza başını duvara dayayıp, kendine, o kadına öfkeleniyordu.Miran yere çöken Lalin'in yanına oturdu.
"Küçükken bizim yaşımızdakiler silahlı, kavgalı oyunlar oynardı. Benle Devran hiç sevmezdik. Biz daha çok basketbol ya da futbol oynardık. 'Oyun da olsa silahı sevmiyorum. İnsanın canını acıtır o' derdi. Evet, canını acıtıyormuş gerçekten, ama galiba vurulan kadar bizim de canımız yanıyor. Şimdi o içeride, uyuyor; bir şey hissetmiyordur. Ama biz burada-"
"Miran!" Miran ona seslenen karısına çevirdi bakışlarını. "O iyi olcak mı dersin?"Miran kızı kollarına aldı. "Olmak zorunda!" sonra kızı bırakıp, yüzünü elleri ile kapayıp, açtı ve ameliyathanenin kapısına baktı. "Onunla daha çocuklarımızı büyüteceğiz, oğullarımıza, kızlarımıza adaleti, sevgiyi, saygıyı öğreteceğiz; aşık olduğumuz kadınlarla bir ömür süreceğiz, torunlarımıza maceralarımızı anlatacağız. Daha onunla çok işimiz var. Gidemez."
![](https://img.wattpad.com/cover/138874488-288-k197366.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI GECE ❤ DOĞU SERİSİ I -FİNAL
Roman d'amourO GECE HER ŞEY DEĞİŞECEKTİ... Siyah silahtan çıkan kurşun kızın kalbine saplandı ve her yer kırmızı bir aşka bulandı... Kırmızıya aşık bir kız... LALİN... Hayatına giren siyah bir adam... MİRAN... Adam törelerine bağlıydı, kız ise İstanbul'a... Adam...