Benden önce korkmak nedir bilmeyen Rüzgar şuan benim yüzümden hayatında korku oluşmuştu. Rüzgar'ın asla zayıf düşmesine izin vermeyeceğim. Gerekirse.
Rüzgar "gidelim mi? Artık "
Diyip beni düşüncelerden çıkardı. Aslında burası çok güzeldi burda, olanlardan uzakta, Güney'den uzakta kalsaydık hiç fena olmazdı ama gitmemiz gerekiyordu.
Rüzgar'a sarılmayı bırakıp ;
"Olur gidelim " Diyip araba kapısına doğru yürümeye başladım. Rüzgar da arkamdan gelip arabaya bindik.
Rüzgar arabayı çalıştırdı ve olan yerden uzaklaştık. Elimden olmadan aynadan hep arkama bakıyordum.
Rüzgar " bakıyorum çok beğendin? "
"Evet, çok güzel biryer burası insanın nefesi açılıyor, içine huzur doluyor. "
"Öyledir "
"Burası neresi? Yani köprüye bakılınca tarihi bir yer olduğunu ortada. "
" Doğru, bu köprü tarihi bir köprü. Kendisine
10 gözlü köprü denir ve altında akan nehirde Dicle Nehri ""Hmm "
" hem biliyormusun? Buranın birde hikayesi var. "
Rüzgar'ın bu cümlesinden sonra gözlerim şaşkınlıkla açıldı ve hikayeyi merak etmeye başladım. İçim merak dolarak;
" hikayesimi? Anlatsana, çok merak ettim. "
Rüzgar bana bakıp gülümsedi;
" Çok eski zamanlarda (gözlerini bir takım evlere bakarak) şurdaki evlerden birine yeni taşınan bir aile varmış. Aile çok fakirmiş aslında aile bile degildi sadece karı ve kocaydılar. Çocukları olmuyordu. Neyse ve ( başını diğer tarafa çevirerek ) şugörünen dağlarda da bir türbe vardı. Ayrıca şu görünen dağın ismide Kırklar dağı. Türbe'nin şifası da çocuğu olmayana çocuk malı olmayana mal veriyormuş. Bilirsin işte batıl inanç. Eski zamanların insanlarıda bu tür şeylere inanıyordu. Bir gün karı ve koca çocukları olsun diye türbeye gitmişler ve sadece çocuklarının olmasını istemiş. O ziyaret den sonra kadın 10 gün içinde bir kız çocuğuna hamile kalmış. Kadının hamile kalmasıyla o ailenin işlerinin yolunda gittiğine ve geçen zamanla zenginleşmelerine yol açmış. Kadının 9 Ay'ı dolmuş ve çok güzel bir kız çocuğu dünyaya getirmiş. O kızın her doğumgünü geldiğinde bir kurban alarak o türbeye götürüp orda kesiyor ve doğum gününü orda kutluyorlarmış. Gel zaman git zaman kız 17 yaşına gelmiş ve cok güzelmiş. O semtin tüm kızlarının daha güzelmiş. Ayrıca kızın ismide Dicle'dir. "
Rüya " Nehirin ismini kıza vermişler? "
" hayır, o Nehirin ismi önceden yoktu "
Ben şaşıracak " nasıl yani? "
" kız evlenme çağına gelmiş. Kızı isteyen isteyene ama kız hiç birine evet dememiş. Meyersem kızın kalbinde biri varmış. Fırat. Fırat da çok yakışıklı bir oğlandı. Oranın tüm kızları Fırat'ın peşindeyken Fırat sadece Dicle'yi seviyordu. Fırat ve Dicle'nin arasında sadece iki engel vardı. 1.fakirliği 2. Dicle'nin ailesi. Fırat fakir bir ailenin çocuğuydu ve Dicle'nin aileside kızını fakir aileye vermiyordu. Bir de tek çocuk olunca epey bir üzerine düşkündüler. Yine Dicle'nin doğumgünü gelmişti. Kurban alınmış hazırlıklar yapılmıştı. Bunlar türbeye gitmişlerdir ve Fırat da peşlerinden gitmişti. Dicle bir ara ortadan kaybolmuş görünmüyordu Fırat ile buluşmaya gitmişti. Köprü altına. Dicle'nin ailesi endişelenerek aramaya başladılar ve Fırat'ın yanında köprü altında bulmuşlardı. Dicle'nin annesi kızının kolundan tuttuğu gibi eve gittiler. Dicle annesinin sakinleşmesini düşünmüştü ama yapılmıştı. Anne sakinleşmek yerine daha bir ateş kesilmişti ve o gece Dicle'yi isteyen ailelerden birini arayarak Dicle'yi verdiğini söylemişti. Olanlardan dolayı Dicle'nin gözleri iki yaş iki Çeşme olmuş ağlıyordu. Fırat ise olanlardan dolayı kendini yiyip bitiriyordu. Ellerinden hiç birşey gelmiyordu. Dicle'nin düğün günü gelmişti. Ama Dicle evlenmek istemiyordu, lakin anne kararlıydı. Dicle ise Fırat ile evlenmiyeceksem, Fırat hayatımda olmayacaksa ölürüm demiş kendine. Dicle tekrar ortalardan kaybolmuş ve ortalık Dicle kacmış diye inliyordu. Bu inleme sesi Fırat'ın kulağına da gitmişti. Herkes Dicle'yi ararken Fırat ise Dicle'nin nereye gittiğini biliyorcasına. Bu 10 gözlü köprüye doğru koşmaya başladı. Fırat dogru biliyordu. Dicle 10 gözlü köprününüzerinde aglayarak Nehire bakıyordu. Dicle göz yaşlarıyla beraber köprünün kenarına çıktı. Fırat ise uzaktan geliyordu. Dicle'yi görmüştü. Fırat , Dicle 'ye yetişmek için hızını artırmıştır ama boşunaydı. Dicle yaşamak zorunda olan bir hayat yerine ölümü seçmişti ve kendini Nehir ' e salıvermişti. Fırat hemen Nehir'e bakmak icin kenara geçmişti ama Dicle buhar olmuş gibi görünmüyordu. Nehir Dicle'yi yutmuştu. Buna dayanamayan Fırat da gözünü kırpmadan Dicle'nin arkasından gitmiş kendini Nehir'e atmıştı. Nehir Dicle'yi yuttuğu gibi Fırat'ı da yutmuştu. İşte o andan, o günden sonran Nehir'in ismi Dicle Nehri olmuştur. Fırat Nehri de var oda başka yerde"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlik Hayat
Fiksi RemajaYeni şehirde yeni lisede yabancilik çeken genç bir kiz . Karaliğa gömülmüş ,karanlikla dost olmuş genc bir erkek .Bu hikayede hangisi karanlik hangisi sosyopat?