Ayaklarının geri geri gitmesi bu olsa gerek ki, Esra odasından çıkıp misafirlerin yanına gitmek için ilerlese de her ne kadar kendini motive edip, bu günün bitmesi için çabalayacağını fısıldasa da hole doğru yürürken, anne ve babasının yatak odasında buldu kendini. Yatağın üzerine yığılırmışcasına oturdu.
Arzu, ona bakmak için yanına gitti ama onu odasında bulamadı. Banyoya gitmiştir belki diyerek odaları tek tek aramaya başladı. Böyle bir ortamda evden gitme ihtimali aklına geldi ve vücudu buz gibi kaskatı kesildi. Bu bir kız isteme merasimi değildi. Söz yada nişan şu anda söz konusu bile değildi. Esra' nın bu denli olayı büyütmesine mana veremiyordu.
En son yatak odasının kapısını açtığında arkadaşını karşısında görünce derin bir iç çekerek rahatladı.
"Neredesin sen? Bir saattir seni arıyorum." diye çıkıştı ilk.
"Ben yapamayacağım. Bana göre değil. Gitmek istiyorum buradan."
Arzu, karşısında çaresiz, yardım bekleyen bir kız çocuğu görünce yumuşadı.
"Canım, niye böyle yapıyorsun. Bu denli soğuk bakıyordun bu işe madem, en azından annenle konuşsaydın."
"Denemedim mi sanıyorsun. Dinlemedi bile. Zaten beni hiç bir zaman dinlemez."
"O zaman şöyle yapalım. Sen git önce bir elinin yüzünü yıka. Kendini biraz toparla. Bu sadece tanışma faslı unutma. İlerisini getirip getirmemek senin elinde. Zorla evlendirilecek değilsin ya. Arda' yla da konuşursun, ben de yardımcı olurum hallederiz. Sen yeter ki üzülme."
Arzu' nun söyledikleri karşısında Esra, bir nebze olsun rahatladı. Ayağa kalktı ve;
"Sonunda ölüm yok ya." diyerek banyoya doğru ilerledi.Oturma odasına iki arkadaş el ele geldiler. Arda' nın gözleri sevdiği kızı görür görmez parlamaya başladı. Bir an bile başka yöne bakmadan onu izledi. İlk gün ki gibi kalbi gümbürdemeye devam ediyordu. Esra' nın hallerindeki tuhaflığı bile kendi heyecanından fark etmedi. Tepkisiz oturmasına, bir tebessüm kırıntısı göstermemesine bile takılmadı. Üzerindeki elbiseyi fark etti. Koltuklarda yer kalmadığı için sandalyeye oturan Esra' ya gözleriyle elbiseyi işaret etti ve gülümsedi. Bu seçimin Arzu' ya ait olduğundan haberi bile yoktu.
O gün zaten birbirlerini tanıyan aileler, birlikte vakit geçirip yemek yediler. Evlatlarının da arkadaşlığını dile getirmek isteyen Arda' nın babası Mehmet Bey lafa girdi.
"Efendim, bizim buraya asıl gelme sebebimiz bellidir ama ben bir daha gündeme getirmek isterim. Bu çocuklar, ortak bir karar vermişler ve beraber bir hayat sürmek istemişler. Biz de oğlumuzun, kendine denk gördüğü kızı, bir görelim dedik."
"İyi ettiniz. Bizde sizinle burada bir araya geldiğimize çok memnun olduk. En azından karşılıklı oturup konuşmuş olduk. Gerisi gençlere kalmış." diye devam etti Esra' nın babası.
Babasının sözlerinden sonra biraz daha rahatlayan Esra, devam edip etmeme konusunda kararı onlara bırakacaklarını düşündü ve derin bir oh çekti.Bu rahatlamadan sonra, o gün ilk kez Arda' nın gözlerinin içine bakabildi. Elleri titrerken bulduğu adamın, küçücük bir çocuk hallerindeki ürkekliğine gülümsedi. İki büklüm halleri ona çok masum geldi. Yine sevilmenin büyüsüne, kendi duygularına bakmaksızın kapılıverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KARANLIK YÜZÜ- Kitap Oldu
ChickLit256-Genç kız edebiyatı-30.05.2018 Ruhun ayrı, kalbin ayrı, beynin ayrı konusuyor ve sen arada mı kalıyorsun? O zaman bu kitap tam sana gore... Acıların hangisi en büyüğüydü? Kim karar verebilirdi ki buna? Kim benim neler hissettigimi benden daha...