14. BÖLÜM- Kan Çekilirse...

329 113 39
                                    

Derin bir nefes alalım dostlar. Tüm dertleri , sıkıntıları arkamızda bırakıp başka bir dünyaya yelken açalım. Peşimizden yetişmeye çalışan dertlere tasalara da nanik yapıp dalga geçelim. Hadi, hep beraber mutluluktan uçuş uçuş olalım...

Kendine engel olamaz ya insan, gözü hiç bir şey görmez. Sevdiğinin başkasıyla olma fikri bile deliye döndürür...

İçini bir şeyler kemirir ama emin olamaz ya hani...

Sorularına cevap aramak için elinden geleni yapar ama cevaplayacak kimseyi bulamaz ya hani...

Arzu da o kadar hiddetine ve kızgınlığına yenik düştü ki, soluğu evin kapısında aldı. Anahtarı evden almayı bile unutup, bir anda kapıyı kapattı. Elleri ondan ayrı hareket ediyor, başına buyruk takılıyordu. Kapıda kalmasını bile önemsemeden yoluna devam etti. Gözleri bahçeden çıkana kadar yine arandığı, belki bir şeyler görürüm umuduyla kirpiklerini bile oynatmıyordu. Tam bahçe kapısından kaldırıma ayağını atacakken karşısında annesini gördü.

Annesi market alışverişini yapmış eve dönüyordu. Onu görünce olduğu yerde kalakaldı.

" Hayırdır kızım, nereye?"
"Sana bakmak için çıkmıştım. Markete gittiğini tahmin ettim de yardıma ihtiyacın var mı diye soracaktım." deyiverdi bir hışımda.
" Arasaydın ya.."

Annesinin elinden poşetleri alıp eve geri girmek zorunda kalan Arzu, anahtarı evde unuttuğunu da kapı aniden rüzgarla çarptı diyerek açıkladı.

Tüm merakı, siniri kursağında kalmıştı. Annesiyle vakitsiz karşılaşması, hiç hoşuna gitmemişti. Sorularına bir nebze bile cevap bulamamanın huzursuzluğu tüm ruhunu kapladı.

O gece yemek yerken bile lokmaları boğazına diziliyor, çatalı kaşığı, elinde derman olmadığından istemsizce yere düşürüyordu. Annesine yardım etmek şöyle dursun, defalarca çağırıldıktan sonra odasından çıkabildi.

Aklında o kadar çok soru vardı ki, hepsi adeta boğazına birikmiş nefes almasına engel oluyordu. Aklını dağıtmak, başka şeylerle ilgilenmek istese de yapamıyor, yine kendini Çağlar' ı düşünürken buluyordu. Okumak için eline aldığı kitabın satırlarında göz bebekleri gezinse de manalı tek bir cümle bile beyninde yer etmiyordu.

Babasının elinden aldığı televizyon kumandası da bir kaç dakika içinde sıkıyor, kendini koltuğun üzerinde buluyordu.

Bir an bu gecenin bir türlü sabah olmayacağını düşündü. Bu kadar düşünceyle doluyken gözüne uyku da girmeyecekti.

Sabahı sabah etmektense bir şeyler yapmalıydı. En azından çabalamalıydı. Çağlar onu zeten sosyal medyadan eklemişti. Bir şeyler paylaşıp paylaşmadığına bakmak için profiline girdi. Hiç bir şey göremedi. Diğer ağlardaki hesaplarını da kontrol etti ama yine eli boş kaldı.

Kendini yine pencerenin önüne attı. Saatlerce gözleri bahçeden ve Çağlar' ın pencelerinden bir saniye bile ayrılmadı. O anda karşı bahçede yuva yapmış bir kuş olmayı diledi. Uçup penceresine konacak, sevdiği adamın nefes alıp verişlerine şahit olacaktı. Şu anda bu kadarı bile ona kâfiydi. Göz kapakları ne zaman yorgun düştü, onu bile anlamadı. Kafası cama dayalı bir şekilde, sabah gözlerini açtı.

AŞKIN KARANLIK YÜZÜ- Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin