8. BÖLÜM- Geçmişin yaraları

637 177 22
                                    

Evet arkadaşlaaaarrr!! İlk 1000 kişiyi tamamlamamızın şerefine size bomba gibi bir bölümle geldim. Beğeneceğinize eminim. Daha nice 1000 kişilerde buluşmak dileğiyle...

Kollarında uyuşma hisseden Arzu , daha fazla elindeki çantayı kaldıramaz hale gelmişti. Komşular görünce ne yapacaklarını şaşırdılar. Kıza yardım için koşmuşlardı ama asıl yardıma genç adamın ihtiyacı vardı.
" Yeter be! Ne yapıyorsun? Manyak!" dedi genç adam. Çantanın darbelerinden yorgun düşmüştü adeta. Karşısındaki kızı hırpalamak istemediği için bayağı bir zorlanmıştı.

" Bana saldırdı! Bana saldırdı! Adi , pislik! " diye bağırarak etrafındaki insanlara olanları anlatmaya çalışıyordu.
" Ne saldırması be! Telefonunu düşürdün. Onu vereyim diye geldim. İnsan bir konuşturur."

Elinde telefonuyla karşısında duran kişiyi görünce çok şaşırdı. Her şeyi yanlış anlamış, adamı da boşuna tartaklamıştı.
" Niye bu kadar korktun ki? Gören de gece yarısı zanneder." diye ekledi.

Elleri, kolları hatta tüm bedeni aynı anda titreyen Arzu, bir kaç dakika öylece kaldı. Hiç bir şey söyleyemedi.

" Bir bardak su getirin." diye bir ses duydu. Suyu içtikten sonra biraz daha rahatlamıştı. Neden bu kadar korktuğuna kendisi bile anlam veremedi. Saat gerçekten çok geç değildi ve sokaklar doluydu. Ama karanlığın ürpertici yansıması, gözlerini daha fazla açmasına ve onun tetikte olmasına sebep olmuştu.

" Ben... Kusura bakma , ben ..." dedi ve telefonu adamın elinden kaparak oradan uzaklaştı. Dili tutulmuş gibiydi. Bir kaç saniye içinde bütün kötü senaryoları yazmanın ağırlığı üstüne çökmüstü.

Eve gittiğinde ailesine hiç bir şey söyleyemedi. Onun gelmesini pencerede bekleyen annesi , koşar adımlarla geldiğini fark edince, tuhaf bir şeyler olduğunu anladı ve yanına koştu. Ne kadar ısrar etse de olanı biteni hiç kimseye anlatmadı.

Odasına geçince, ilk olarak tüm kıyafetlerini çıkardı. Üzerindeki karanlığı duşa girip , suyla nefes nefese kalarak atmaya çalıştı. Suyun tüm korkularını, pislikleri temizlediği gibi temizlemesini istiyordu. Vücudundan bu gece yaşadıklarının akıp gitmesini...

Belki de bu olay korkularını tetiklemişti. Yıllar öncesine , sekiz yaşına götürmüştü onu. Belki de karanlıktan bunun için o kadar korkuyor, insanlarla sağlıklı iletişim kuramıyordu. Kırıp dökerek kendini ifade etmesinin sebebi yıllar öncesinde yatıyordu belki.

# O daha küçücük bir kız çocuğuydu. Oyun oynamak, hoplamak, zıplamaktan başka hiç bir derdi yoktu. O zamanlar şuan ki oturdukları evde ikamet etmiyor, babaannesine ve dedesine yakın bir yerde oturuyorlardı. Yan komşusunun kızıyla her gün buluşup vakit geçiriyorlardı. O zamanlar en sevdiği arkadaşı oydu.

Yine bir gün uyandı, kahvaltısını yaptı ve arkadaşının kapısına gitti. Bugün onun doğum günüydü. Anne ve babasının ona sürpriz yapıp kutlayacağını çok iyi biliyordu. Heyecanını arkadaşıyla paylaşmak için harekete geçti ama her zaman ki gibi değildi ortam. Bir terslik vardı. Komşusunun kapısının önünde mahşeri bir kalabalık vardı. Polis ve jandarmalar gelmiş, arkadaşının ailesine sorular soruyorlardı. Annesi ve babası onu görünce hemen eve götürdüler.

AŞKIN KARANLIK YÜZÜ- Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin