( Ben yazmaya devam ediyorum. Pes etmeden. Her ne kadar oy verilmese de , her ne kadar okunup yorum yapılmasa da ruhumu dökmeye devam ediyorum. Ve biliyorum ki bir gün bu dökülenleri birlikte toplayacak ve aynı payda da buluşacağız. )
Aylarca, görmeden , duymadan sadece cümlelerin büyüsüyle karşıladığı insanın, kirpiklerinde kaybolmak üzereydi Esra. İzledi , önce onu sadece izledi. Bakışları, ona doğru çevrilmiyor, utangaç bir hâlde masada geziniyordu. Elleri , masanın üstünde , parmakları birbirine kenetlenmiş haldeydi.
Bacaklarını istemsizce sallıyor gerginliğini belli ediyordu. Normal bir buluşma değildi bu. İki sevgilinin buluşması yada iki arkadaşın...
Arda gerginliğini biraz olsun atmaya çalışıyor, tek seferde tüm nefesini içine çekip tek seferde heyecanını söküp atmak istercesine geri veriyordu.
Yeşildi, o içinde kaybolduğu , bin bir mana aradığı gözleri yeşildi. Saçlarını biraz uzatmış , sakallarını da tamamen kesmemiş kirli bırakmıştı . Gerçekten yakışıklıydı.
Aslında bir çok konuda ikisi de birbirini tanıyordu. Aslında geceler boyu telefonda kolları uyuşana kadar yazışmışlardı. Bu neyin yabancılaşmasıydı? Bütün geçmişte yaşadıkları bir anda silinip gitmiş, tertemiz bir sayfa açılmıştı.
Sanki hiç konuşmamış, ruhlarını birbirlerine aktarmamış gibi. Kelimelerin gücü tükenmiş, eski manasını yitirmişti.
" Evet seni dinliyorum." dedi Esra cesaretini toplayarak. Gözlerini , o yeşil gözlü çocuğa dikmiş, ağzından çıkacak tek bir kelama bakıyordu. Heyecanlı ve biraz da gergindi. Dudakları kuruyor, adeta bir damla tebessüm istiyordu.
" Ben , şimdi nasıl anlatayım ki?" diye karşılık verdi Arda. Karşısında merakla bekleyen ay yüzlü kıza bakamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KARANLIK YÜZÜ- Kitap Oldu
أدب نسائي256-Genç kız edebiyatı-30.05.2018 Ruhun ayrı, kalbin ayrı, beynin ayrı konusuyor ve sen arada mı kalıyorsun? O zaman bu kitap tam sana gore... Acıların hangisi en büyüğüydü? Kim karar verebilirdi ki buna? Kim benim neler hissettigimi benden daha...