Bu çocuk sevmeyi unutmuştu bende sevilmeyi. Biz birbirimizi tamamladık. Ben ve o, biz olduk. Sadece biz. Unuttuk. Geçmişimizi unuttuk. Sünger çektik denir ya. Bizde öyle yaptık. Onu sevmek çok ayrı bir şey. O gülüşünü görmek bile beni mutlu ederken bu adamı nasıl sevmezdim ki. Ben sevmiyordum aslında. Deli gibi aşıktım. Bizimkisi Tek Kelime Aşk tı.
****************
Kızıl kumların arasında sürünmekten heryerim yanıyordu. O kadar sıcaktı ki. Şuan bir yudum su için canımı verirdim. Uzaktan kocaman yılanlar geliyordu. Ve ben hala kumlarda sürünüyorum. Birden başıma yıldırım düşmüş gibi uyandım. Ahh Demir. Ahtapot gibi etrafımı sarmıştı. Kolumu bile kıpırdatamıyordum. Kollarını etrafıma sarmış, bacağını bacağımın üstüne atmış ve başını boynuma gömmüştü. Rüya gördüğüm doğruydu. Demek bu sıcaktan kendimi çölde hissetmiştim. Ama hafif hafif nefes alışlarını dinlerken arasıra uyuya kalıyordum. Anında tekrar uyanıyordum çünkü yılanlar geliyordu. Daha fazla dayanamadım ve yavaşça beni hapseden güçlü kollarından kurtuldum. O kadar çok terlemiştim ki tişörtüm sırılsıklam olmuştu. Yavaşça kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Başım fena halde ağrıyordu. Kafamı kopartmak isteyeceğim kadar çok hemde. Parmak uçlarım da mutfağa indim. Tezgahın altındaki küçük çekmeceden bir ağrı kesici aldım. Dolaba doğru ilerledim çünkü sıcaktan o kadar çok bunalmıştım ki kendimi buzların içine atabilirdim. Raftan limonlu bir soda aldım. Ve salondaki koltuğa geçtim. Bacaklarımı kendime çekerek oturdum. Yarı uyuyor gibiydim. Soda rahatlamamı sağlıyordu. Ama yatağa gitmeye üşeniyordum. Beni kendime getiren boğazdan gelen derin bir çığlıktı. Demir !! Demirin bağırmasıyla hemen yukarıya çıktım. Odanın kapısını açtım ve hayatımın anlamını, tek aşkımı, sevgilimi yatakta çırpınırken gördüm. Hemen yanına koştum. Başını dizlerime koydum ve omuzlarından sarsmaya başladım. Bir şeyler sayıklıyordu. Ama homurtu gibi çıktığı için hiçbir şey anlamıyordum. Sonunda gözlerini açtı. O kadar... korkmuştu ki. Önce hızlıca odayı taradı. Sonra gözlerimiz buluştu. Sanki beni ilk defa görüyormuş gibi baktı. Beni ilk defa seviyormuş gibi. Doğruldu ve bana sıkıca sarıldı. Çok terlemişti. Tişörtü sırıl sıklam olmuştu. Sanki duştan yeni çıkmış gibiydi. Yüzünü ellerimin arasına aldım ve yanağını okşadım. Birden geri çekildi. Ani çekilmesiyle sanki bir an düşecek gibi oldum. Yatağın en ucuna gitti ve küçük bir çocuk gibi iki büklüm kıvrılıp yattı. Ne olduğunu anlayamamıştım. Yanına gittim ve omzuna dokundum. Dokunuşumla beraber omzunu silkti ve iyice kıvrıldı. Ben neler olduğunu anlayamadan ayağa kalktı ve duşa girdi. İnanamıyorum. Birden bire ne oldu ki. Kabus gördü sanırım, onun etkisinden çıkamamıştır.
Kendimi kandırıyorum sadece. Ters giden bir şeyler vardı. Sayıklarken söylediği şeyleri hatırlamaya çalıştım. Birine yalvarıyor gibiydi sanki. Canını bağışlaması için olsa en fazla bu kadar yalvarabilirdi. Hayatı buna bağlıymış gibi bağırmıştı. Hatırla... Hatırla... Yalvarırım ! Bırak onu. Lütfen !
Hadi Pelin düşün. Ne dedi ?
Bırak annemi baba ! Baba kardeşim var orda canı yanar. Baba hayır ! Söz veriyorum. Bir daha yapmayacağım. Baba onu seviyorum.... Lütfen baba... dokunma ona !
Söylediklerini anımsayınca tüylerim diken diken oldu. Ne yani annesini mı görmüştü rüyasında. Yoksa beni mi ? Suyun sesini duyunca banyoya girdim. Ellerini duvara dayamıştı ve yüzü duvara dönüktü. Başını yere eğmişti ve akan suyu izliyordu. Üstündeki pijamayi ve tişörtü çıkarmamıştı. Boğuk hıçkırığını duyunca içimde bir şeyler parçalandı. İçim acıdı. Benim herşeyim ağlıyordu. O sırada ağzından bir inilti kaçtı. Ben ne olup bittiğini anlayamadan yumruğunu duvara vurmaya başladı. Elinde ki çatlayan kemiklerin sesini duyuyordum neredeyse. Şok halimden çıkıp yanına koştum ve elini tuttum. Kafasını bana çevirdi. Ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Ben onun hüzünlü yüzüne odaklanmışken beni tuttu ve kendine çekti. Sımsıkı sarıldı. Boğuk hıçkırıklarını bastırmak için yüzünü omzuma gömdü. Sevdiğim adam, erkeğim, herşeyim ağlıyordu. Benim omzumda. Işte o an kendimi çok güçlü hissettim. Hiç olmadığım kadar. Akan ılık suyun altında birbirimize sıkıca sarılmış ağlıyorduk. Sonra kafasını kaldırdı ve bana baktı. Gözlerimin içine. Mavinin en derinlerini gördü. Benimde içimde kaybolan çocuğu tanıdı. Yalnız degildi. Benimde yaram onunkinin benzeriydi. Sevdiğim insan karşımdaydı. Sadece gözlerimize bakıyorduk. Biz aslında birbirimizde kayboluyorduk. İki yaralı çocuk. Yalnız, terk edilmiş, umutsuz. Yere doğru kaydık suyun altında bağdaç kurup yere oturduk. Gözlerime bakmayı bırakmadan konuşmaya başladı.
- Seni gördüm. Rüyamda. Sonra babam geldi ve seni kolundan tutup sürüklemeye başladı. Ama ben..ben.. ben hiçbirşey yapamadım. Güçsüzdüm. Ona karşı koyamıyordum. Sonra sen gittin bir anda. Annem çırpınıyordu bu sefer. Ama ben gene yardım edemiyordum. Engel olamıyordum. Annemin çığlıkları kesilmişti artık. Karnından kan akıyordu. Kahretsin ben ne annemi kurtardım. Ne de onu.
- O kim Demir ?! Kurtaramadığın kim ?
- O.. o..o
- Evet söyle. Ben ne olursa olsun yanındayım.
Yere eğdiği başını yukarı kaldırdı. Acıyla eriyen yeşil gözleri suçlulukla adeta yanıyordu. Yalvaran gözlerle sanki günah çıkartır gibi baktı gözlerime. Yutkundu.
- Kardeşimi ! Annem hamileydi Pelin ! Annem hamileydi ! Ve ben hiç bir şey yapamadım.
- Senin suçun değil di. Sen ne yapabilirdin ki ? Daha çocuktun sadece.
- Hayır ! Hayır !
- Şiiştt tamam sakin ol. Geçti artık. Bak ben buradayım. Ve seni hiç bırakmayacağım. Söz veriyorum.
Daha fazla konuşmadık. İkimizde kalktık. Kurulandık ve kuru kıyafetler giydik. Yatağa yattığımızda o kadar bitkin düşmüştüm ki kendime olanları düşünme fırsatı vermeden uykuya daldım.
******************
Uyandığımda Demir hala yanımda uyuyordu. Gene sarılmıştı ama bu sefer terlememiştim. Yada çölde rüyalar görmemiştim. Çünkü rüyamda devamlı hamile bir kadın görüyordum. Önce gülüyordu sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyordu. Ben Demirin uyanmasını beklerken kapı çaldı. Kafamı kaldırıp baş ucumdaki saate baktım. Saat 11.36
öğlen olmuştu. Ama yorucu bir gece geçirmiştik. Kollarından sıyrılıp. Ayağa kalktım. İlk başta biraz homurdandı ama sonra yastığımı ona doğru yaklaştırınca yastığıma sarıldı ve ufak ufak horlamaya başladı. Bende koşa koşa aşağı indim. Kapıyı açtım ve karşımda ki kadına aval aval baktım. Bu kadın da kimdi şimdi. O da beni süzdü zarif adımlarla içeriye girdi. Yanlış gelmiş falan olmalı heralde. Ben kafamda bu fikri güçlendirirken olayları sarpa saran soruyu sordu.
- Demir nerede ?
*********************
BÖLÜM SONU.
Sizce kadın kim tahmin edin bakalım ???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Kelime Aşk
RomansAşkı sokakta buldular ama en değerli şeyleri oldu. İlk görüşte aşık olan iki kalp iki beden iki ruh. Aşkın kokusunu içinize çekin. İşte o zaman kaybetme korkusunu anlarsınız.