Tüm yol boyunca göz kapaklarıma direnmiştim. Uyku şuan kulağa o kadar güzel geliyordu ki. Ama uyuklarken kolumu her hareket ettirdiğimde kolumdaki sızlayan acı kendini bir nebze unutturmuyordu. En ufak bir dokunuşta çığlığı basmamak için kendimi zor tutuyordum. Daha önce de kolumu yakmıştım. Ama bu şekilde manyak bir adam tarafından bir çakmak aracılığıyla olmamıştı. Sadece tavanın kenarıyla yakmıştım.Ama hala anlayamadığım nedenini bilemediğim bir huzursuzluk vardı. İçimdeki kötü his ne olursa olsun geçmiyordu. Sanki her an dünya başıma yıkılacak gibi uğursuz hissediyordum. Bu his beni intihara sürükleyecek cinstendi. Başım ise bu duruma hiç yardımcı olmayacak bir şekilde deli dehşet ağrıyordu. Saçlarımı yolmamak için kendimi zor tututordum. Tamam bir şok halinde olduğumu var sayarsak bu belirtiler normaldi. Ama ben içimdeki bu sıkıntıyı ilk olarak alışverişte hissetmeye başlamıştım. Sanırım alışveriş yapıyorduk Gökmen le. Ama neden alışverişe çıkmıştık ki biz. Arabanın durmasıyla eve geldiğimizi anladım. Arabadan indim ve yürümeye başladım. Ama burası benim evim değil ki. Belimde hissettiğim ellerle arkamı döndüm.
- Gökmen burası neres....
Arkamı dönmemle çığlığı basmam bir olmuştu. Bu adam da kim. Neden benim arkamda. Gökmen hangi cehennemde. Karşımda bana hayalet görmüş gibi bakan çocuk ta hiç bir mantık aratmıyordu bende. Sinir ve şaşkınlıkla bana bakarken dişlerini gıcırdattığına yemin edebilirim. Bu adam kimde bana böyle bakıyor. Bana doğru bir adım yaklaşıp elini uzattı. Hareketiyle elini savurup geri adım atmamsa aniden oldu. Gerçekten kafam çok karışıktı. Birşey düşünemeyecek haldeydim.
- Sevgilim sen iyimisin ? Az önce bana o piçin adıyla seslendin.
O piç ?? Ne diyor be bu adam.
- Sen kimsin ?
Bana afallamış bir şekilde baktı. Ne var yani tanımadığım bir insana sorulmayacak bir şey sormadım. Lanet olsun Gökmen nerdesin ?
- Nasıl ya ? Pelin ciddi misin sen ?
Gerçekten başım çatlıyordu ve midem içimde yer değiştirmeye başlamış gibi bulanıyordu.
- Ne demek ciddi misin ? Gökmen nerede ? Ona bir zarar mı verdin ?
- Pelin sen iyi değilsin. Benim kim olduğumu bilmemek de ne ?
Dayanamıyorum. Safra ağzıma kadar gelmişti. Daha fazla geri gönderme çabasına giremeden Dizlerimin üstüne çöktüm ve kustum. Ama ağzımda metalik bir tat vardı. Uğuldayan kulaklarımdan bir şey anlayamasam da birinin adımı seslendiğini anlayabiliyordum. Benden izinsiz gözlerimden firar etmeye çalışan göz yaşlarımı engellemek için sımsıkı yumduğum gözlerimi açtığımda beynim neredeyse uyuşmuştu. Ama yerdeki kanı görmemi engelleyecek tek bir neden bile yoktu. Ağzımda ki metalik tadın nedeni buydu demekki. Ağız dolusu kan kusmuştum. Kulaklarımın uğultusu gittikçe artarken başka bir dünyaya geçmiştim adeta. Başka bir alemdeydim. Kanatlarım vardı ve uçuyordum...
- Demir -
Arabadan inip eve giderken belinden kavradım. Arkasını dönerken bana eski sevgilisinin adıyla hitap etti. Beynimden vurulmuşa döndüm desem yalan olmazdı. Gözleri beni bulduğunda ise bir çığlık attı. Neler oluyordu bu kıza. Şoka falan mı girmişti. Bana sorular sormaya başladı. İyi değildi. Ona doğru yaklaştığımda beni geri çevirmiş ve benden uzaklaşmıştı. Korkuyorum. Ya eniştem ona birşey yaptıysa. Sonra birden yere çöktü ve kusmaya başladı. Hemen yanına gidip diz çöktüm. Saçlarını geriye itip yüzüne gelmesini engellemeye çalıştım. Yere bakmıyordum. Gözlerini açtığındaki şok ifadesiyle kafamı yere çevirdim. Kan.... Kan kusmuştu. Tüylerim tek tek ayağa kalkmıştı. Kötüydü. Çok kötüydü. Onu kaybedemem. Hayır olmaz. Hemen kucağıma aldım ve arabaya geri bindirdim. Ellerim ayaklarım bedenim kalbim uyuşmuştu. Ya ona birşey olursa. Ya o bana gülen gözlerini bir daha göremezsem. Ben ona bakarken o tam karşıya bakıyordu. Gözlerini bir kere bile kırpmadan hemde. Sonra gözlerini sıkıca kapattı. Geri açtığında gözleri hemen bana döndü. Kaybolmuş bakıyordu. Sonsuzlukta kaybolmuştu. Canı yanıyor gibiydi. Lanet olsun canının yanmasına katlanamıyordum. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Elmacık kemiğinden boynuna doğru. Ağzını açtı ve fısıldayarak adımı söyledi. Şükürler olsun hatırladı. Sonra birden yüzü buruştu. Ne olduğunu anlayamadığım bir hızla titreyen ellerini kafasına koydu. Saçlarını yoluyordu. Çığlıklar atmaya başladı. Kafasını cama vuruyordu. Bense öylece donmuş kalmış ona bakıyordum. Kendime gelmem birkaç saniye sürmüştü. Hemen arabayı sağa çekip durdum. Kafasını cama çarpmasını engellemek için elimle kafasını siper ettim. Sonra kafasından tutup göğsüme bastırdım. Çığlıkları durmak bilmiyordu. Her çığlığıyla içimden bir şeyler kopuyordu. Sanki benimde onunla beraber canım acıyordu. En sonunda çığlıkları durdu. Kafamı ona eğip baktığımda burnunun kanadığını fark ettim. Bir kaç damla akmıyordu. Kısık açılmış bir musluk gibi burnundan sızıyordu kan. Gözleri ise boş bakıyordu. Bir yandan da titriyordu. Torpido dan aldığım mendili burnuna tampon yaptım. Neler olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Arabayı tekrar çalıştırıp hastaneye ilerlemeye başladım. Bir elim direksiyonda diğer elim ise kanayan burnuna tuttuğum mendildeydi. O ise titriyordu. Burnunun kanaması durmuş olacakki kendine geldi ve elimi burnundan çekti. Tam hastaneye gelmiştikki başı birden yana düştü. Gözleri yarı açıktı. Omzu düşmüş bir şekilde öylece duruyordu. Arabayı nerde olduğuma bakmadan durdurdum ve koltuktan Pelini alıp acil kapısına koştum. Sedye geldi ve üzerine bıraktım. Burnu tekrar kanamaya başlamıştı. Doktor yanına geldi. Yanındakilere birşeyler söyledi ve yanıma geldi. Konusuyordu ama ben hiçbirşey duymuyordum. O an düşündüğüm tek şey korkuydu. Kaybetme korkusu. Bu korkuyu bugün ikinci kere yaşıyordum. Bildiğim tek bir şey vardı. O da sevdiğim kadının hiç iyi olmadığıydı.
Bu ön bölüm dü. İşlerin karıştığı için kusura bakmayın. Ama 350 ye yakın okuyucu olmasına rağmen yorum almıyorum. Yorum yaparsanız sevinirim. Teşekkürler. İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Kelime Aşk
Storie d'amoreAşkı sokakta buldular ama en değerli şeyleri oldu. İlk görüşte aşık olan iki kalp iki beden iki ruh. Aşkın kokusunu içinize çekin. İşte o zaman kaybetme korkusunu anlarsınız.