"İnsan kaç defa sever ? Yada kaç defa kendini sevdiğine inandırır. Hatta bir kadın kaç kez aşık olur ? İlk aşkını tek seferde mi bulur ? Peki bir kadın nasıl aşık olduğu adamı unutur. İntihar etmeye kalkışabilir belki. Yada paketlerce çikolata yiyip deli gibi kusabilir, hatta depresyona girip kendine bakmayı bırakır. Ama hemen aşık olamaz. Yeniyle eskiyi unutamaz. "
Homurdanarak kitabı yatağa fırlattım. Saçmalık. Hatta saçmalığın daniskası. Yazarın karşısına geçip yüzüğümü gözüne sokmak istiyorum. Gözüne sokup bak ben mutluyum ve sen sürtüksün demek istiyorum. Eskiyi unutamazmışsın. Belki bir süre unutamazsın. Başıma daha önce geldiği için biliyorum. Lisenin ilk yılında bir çocuğu sevmiştim. Hayır sadece sevmiştim çünkü şuan yaşadığım gerçek aşk. O çocuğu sadece sevdim. İlk gördüğüm an bir an midem uyuştu. Tipik haller işte. İnternette ona bakarken yanlışlıkla ekleme isteği gönderdim. Ben daha isteği geri çekemeden kabul etti. Bir dakika sonrada mesaj attı. Bense mesaj attığında odamın içinde sevinçten dört döndüm. Hatta evde birileri olmasa sevinç çığlıkları atıp koşacağım. Neyse biz bu çocukla konuşmaya başladık. Benim o zamanlar kardeşim dediğim bir arkadaşım vardı. Ben çocuğu kendi arkadaşlarımdan kıskanırken bu kız çocuğu eklemiş. Bana bunu sana yardım edeceğim diyerek söyledi bende saf kafam sevindim. Çocuk öyle ezik bir çocuk değildi. Benden bir yaş büyüktü, yakışıklıydı ve burnu havada ukalanın tekiydi. Belki de beni çeken ulaşılamazlığıydı. Bilmiyorum. Artık biz bu çocukla konuşmamaya başladık. Sonra kızdan öğrendim ki bunlar sevgili olmuşlar. O an kalbim o kadar acıdı ki. Sanki kalbim dondu ama ardından kızgın yağlara atıldı. Ben her gece fotoğraflarına bakıp uyurken kız beni arkamdan bıçaklamış. Şu hayatta en kötü şeylerden biriside güvendiğiniz birisinin sizi sırtınızdan vurup kandırmasıdır. Bunu öğrendiğim gün dinlediğim bir şarkı vardı. Dinlerken hıçkırarak ağladığım bir şarkı. O şarkıyı ne zaman duysam hala kalbim acır, o günleri ve çektiğim acıyı hatırlarım. Boğazıma bir yumru oturur ve beni ağlamaya zorlar. Belki şuan bu kitaptan bu kadar nefret etmemin sebebi o şarkıdan alıntı yapmış olmasıdır. Bilmiyorum ama gerçekten büyük kazık yemiştim. Ve ben o kızı göre göre liseyi bitirmiştim. Her gün üstüne atlamamak için kendimi zor tuttum. Çocuk ona benim gözümün önünde çikolata aldığı zamanı hiç unutmam. Kalbim o kadar ağrımıştı ki. Yanımdaki bilmiyor du tabi. Bir hayalimin de onun bana çikolata alması olduğunu. Ben ağlamaktan nefret eden ben, o gün herkesin içinde ağlamıştım. Ama kalbim o kadar acımıştı ki. Yüreğimden bir parçayı koparıp almışlar gibi canım derinden yanmıştı. Ama şuan mutluyum. Aşık olduğum adam yanımdaydı.
Doğruldum ve kitabı kapatıp başucuma koydum. Demir yanımda gözlerini kapamış müzik dinliyordu. Kulaklığının teki bendeydi. Ben doğrulduğumda demir kafasını bana çevirdi. Ben kitabı yatağa attığımdan beri bana bakmaya başlamıştı. Oturduğum yerden tekrar doğruldum ve önüme döndüm. Beynimin derinliklerinden gelen sızlama iyice yayılıp kafamı koparacak şiddette bir ağrıya dönüşmüştü. Acı o kadar yoğundu ki düşünemiyordum.Başımı ellerimin arasına alıp sıkıştırdım ama en ufak bir etki bile yaratmadı. Acı ve ağrı dayanılmazdı. Şimdi hiç bir şey duyamıyordum. Kulaklarım uğuldamaya, uyuşmaya başlamıştı. Midem içimde resmen taklalar atarken ben midemin bulantısını bile düşünemez olmuştum. Bütün dikkatim tek bir yere odaklanmıştı. Kafamı bir yerlere vurmaya başladım. Ağrı yavaş yavaş etkisini kaybederken her yerimin kasılmış olduğunu fark ettim.Sanki kağıda damlayan mürekkep gibi önce damladığı yeri sonra yavaş yavaş bütün kağıdın rengini değiştirdi. Benliğimi tekrar kazanmaya başladığımda demirin yanımda dizlerini altına alarak oturduğunu fark ettim. Yerdeydim ve her yerim ağrıyordu. Etrafım ıslaktı ve her yer kusmuk olmuştu. Yine kan kusmuştum. Ama bu geçen sefer ki kadar fazla değildi. Doğrulduğumda kolumdaki acıyla inledim. Kolum yanmıştı ama nasıl. Ben doğrulduğumda demir kafasını bana çevirdi. Gözlerindeki endişe neredeyse her yerimi kaplamıştı. Elindeki gümüş çakmağı yere fırlatıp bana sarıldı. Başımı omzuna gömdüm ve deli gibi atan kalbimi sakinleştirmeye çalıştım. Nefesim ise kalbimden aşağı değildi. Hızlı soluklarımı düzene sokmaya çalıştım. Bir anda ne olmuştu bana. Korkuyorum. Hani iyileşecektim. Bu ağrı ve bu olaylar neden oluyordu o zaman. Demir bana sarılırken bir eliyle de saçlarımı okşayıp beni sakinleştiren ses tonuyla bir şeyler mırıldanıyordu. İşe yaradığı bir gerçekti. Ama ben hıçkırıklarımı durduramıyordum. Geleceği yaşayıp yaşamayacağımı bilememek beni alt üst ediyordu. Ağlamaktan gözlerim yanmaya başlamıştı. İyileşecek miydim acaba. Dün gece onun kollarının arasındayken gördüğüm rüyayı gerçekleştirebilecek miyim. O sevinç gözyaşlarını küçük kızıma bakarken akıtabilecek miyim. Kızımın babası, sevdiğim adamı yalnız bırakıp gidecek miydim yoksa. O bana anne diyerek bağıran küçük kızım ile anne kız olabilecek miydim. Rüyamda gördüğüm kız sanki ikimizin en güzel özelliklerini almış gibiydi. Saçları Demirin ki gibi bakır kahveydi. Güneşte olduğu için sarı sarı parlıyordu. Gözleri babası gibi derin bir maviydi. Çenesini de babası gibi yukarıda tutuyordu. Dudakları ise benim dudaklarım gibiydi. Melek gibiydi. Çünkü o bizim kızımızdı.
Rüyamı düşünmek beni biraz olsun rahatlatmıştı. Başımı iyice gömdüm boynuna. Yeni yeni çıkmaya başlayan sakalları yanağıma sürttü. Kokusunu iyice ciğerlerime çektim. Ben bu adamı seviyorum. Kendim için değil. Onu yalnız bırakmamak için iyileşeceğim. Kocam. Hayalideki kızımın baba. Hayatım. Yaşama sebebim. Her şeyim. Ben bütün bu hayalleri gerçekleştirmeden hiç bir yere ayrılmam. Elimden ne gelirse yapacağım. Bir yandan da canım yanıyor ama. Ya biterse her şey. Bu güzel rüya gerçekleşmezse. Her sabah kalktığında ilk beni göremezse karşısında. Bırakıp gitmeyi hiç istemiyorum ama ya benim elimde değilse. Benim hikayem burada bitmişse. Sevdiğim adama daha doyamadan kaparsam gözlerimi. O toprağın altına gömerlerse beni. Yalnız gömemezler biliyorum. Yanımda Demirin de bir parçasını götürürüm. Bir tarafım aslan kadar cesur, yenilmez ve inatçı iken diğer yanım bir kedi kadar çaresiz, korkak ve endişeli. Hangi tarafım kazanacak. Ya Demir in yanında olacağım yada o toprağın altında. Belki bende annesi gibi bulutlara çıkarım o da bana ihtiyacı olduğunda bulutlara bakar. Bulutlardan teselli bulur. Ama buna izin veremem. Onu üzemem. Şu dünyada yaptığım son şey onu üzmek olamaz....
****************
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Kelime Aşk
RomantiekAşkı sokakta buldular ama en değerli şeyleri oldu. İlk görüşte aşık olan iki kalp iki beden iki ruh. Aşkın kokusunu içinize çekin. İşte o zaman kaybetme korkusunu anlarsınız.