BİR NİKAH İKİ MUTSUZ İNSAN...

140 16 1
                                    

Burnuma dolan ilaç kokusuyla gözlerimi açtım. Ellerimi tutan annem ve babam:
"Gözlerini açtı" diye haykırdılar.
Babam koşarak odadan çıktı. Annem yaşlı gözlerle bana bakmaya devam ederken, babam içeriye doktorla girdi. Doktor:
"Uyanmışsın. Kendini nasıl hissediyorsun bakalım?"
"Çok yorgun."
"Bence de kendini çok yormuşsun. Devamlı ders çalışmak ve kahve içmek seni yormuş. Birde bir şeye üzülmüş olmalısın. Hepsi de bir araya gelince sonuç olarak buradasın. Seni bugün çıkaracağım. Ama kahve, üzülmek, fazla ders çalışmak yok. Anlaştık mı ?"
"Anlaştık."
Babam çıkış işlemlerini yapmak için doktorla odadan çıkınca annem üzerimi giymeme yardımcı oldu.
"Beni çok korkuttun. Baban ve ambulans geç gelince seni buraya Zafer' le birlikte getirdik. İşleri olduğu için gitmek zorunda kaldı. Geçmiş olsun dileklerini söyledi."
Ben bu adam için bayılmıştım. Bu adam beni hastaneye getirmiş. Of Allahım offf.
Hastaneden çıkınca annem tembihlerine başlayınca babam imdadıma yetişti. "Hanım çocuğu rahat bırak."
Bir de şu çocuk kelimesi. 22 yaşıma girdim, hala çocuk demezler mi bir de.
Eve gelince odama geçtim. Annem:
"Sen dinlen, ben sana çorba yapayım."dedi.
Bir cam misali dağılmıştım. Etrafa saçılmış kırıklarımı yine benden başkası toplayamazdı. Kalbim göğsümden çıkacak gibi atmasına devam ederken, ben yatağıma yattım. 'Bitmeli bu aşk bitmeli' diyen iç sesime kulak vererek gözlerimi kapattım.
********************************

Bugün nikah günü. Bugün onun özgürlüğünün benim ise kalbimi yerinden çıkarıp kendi ellerimle toprağın en derinlerine gömdüğüm gün.
Anneme sıraladığım bahanelerle nikaha gitmedim. Saate baktığım da 16.00 dı. Bitmişti işte. Herşey bitmişti. Bedenim istem dışı titrerken, kalbim öylece atmaya devam ediyordu. 'Hayata bırak akışı'dedim. Aklıma yıllar önce bir yerlerden duyduğum sözler geldi. 'SEVİYORSAN BİRİNİ ÖZGÜR BIRAK ONU. EĞER GELİRSE O SENİNDİR. EĞER GELMEZSE ZATEN SENİN OLMAMIŞTIR.'

Akşam yemeğini yavaş yavaş yerken, annem nikahı ayrıntılarıyla bana anlatmaya başladı.
"Sade nikah güzel oluyor ama ben öyle istemem. Kızımı şöyle güzel bir düğünle vermek isterim. Sen ne diyorsun Osman.
"Hanım bilmiyorum. O günler gelsin hele. Bakalım daha verebilecek miyiz bir tane kızımızı."
" Doğru. Düşünmemiz lazım" Kıkırdayarak.
"Balayı için bir yerlere gitmeyeceklermiş. Eve geldiler. İkisi de mutluydular ama aileler onlardan daha çok mutluydular.
Yemek bitince annemin tüm uyarılarına rağmen bir bardak kahve alıp odama geçtim.
Demek şimdi buradalar. Onların evliliklerini de izlemek zorundayım. Bu nasıl bir işkence? Unutmalıyım. Hemde hemen. 'Hadi derse.'

Bu sabah ilk defa 09.00 da uyandım. Kendime hayret ederek yataktan kalktım. Pencere önüne gitmeye alışmış bacaklarıma 'Artık hayır' komutu verdikten sonra salona geçtim. Annem kahvaltı sofrasına peyniri koyarak "Günaydın kızım. Bende seni kaldıracaktım. İlk defa bu kadar uyudun."
Kahvaltı ettikten sonra bugün ders çalışmama kararımı uygulayarak salonda televizyon karşısına geçtim. Annem mutfaktan:
"Sabah babanı yolcu ederken Zafer merdivenlerden iniyordu. İşe gidiyormuş. Hayretler içerisinde kaldım. Yani kız bugün evde, o işte. Gerçekten şaka gibi. Kızım sende mi böyle olacaksın acaba? "
"Çok beklersiniz anne benim evlenme mi."
"Duymadım ne dedin kızım."
"Yok bir şey canımın içi."
"Aysel nasıl olsa kocası işe gitti. Hadi git söyle; Zerrin ablan bize kahveye gelsin."
İyi komşu halleri olan annem. Hemen de samimiyet kurar. 'Gitmem' desem olmaz. Artık bu gerçekle yüzleşmeliyim. Zafer evli ve onun karısı Zerrin.
"Tamam gidiyorum."
Merdivenlerden çıkıp kapının önüne geldiğimde içim karmakarışık oldu. Az sonra onun yaşadığı eve girecektim. Kapının zilini nazikçe çaldım. Kapıyı Zerrin açtı.
"Zerrin abla ben Aysel. Alt komşunuzum. Aynı zamanda eşinizle ailelerimiz aile dostu. Nikahta tanışmışsınız. Annem sizi kahve içmeye çağırdı."
"Memnun oldum canım. Tabi ki memnuniyetle gelirim. Eşyalarımı yerleştirme işim bitiyordu. Sen içeriye gel. İşim bitince birlikte ineriz."
İçeri girdiğimde o odasına geçerken bende salondaki koltuğa oturdum. Çok zevkli döşenmişti. Mor renkli çiçekli koltuklar aynı tonlarda masa ve sandalyeler, tv ünitesi herşey uyum içindeydi. Yerdeki halı muhteşemdi. Acaba Zafer hangi koltukta oturmayı seviyordu. Hangi sandalyeye yemek için oturuyordu. Bu düşüncelerden sıyrılarak içeriden gelen Zerrin' e baktım. Uzun boylu kumral alımlı bir kadındı. Yaşına göre fazla olgundu.
"İşim bitti. Hadi anneni daha fazla bekletmeyelim. "
Eve girdiğimizde annem hala mutfaktaydı.
"Anne biz geldik."
Ellerini elindeki havludan silerek bize doğru gelen annemin yüzü gülüyordu.
"Hoşgeldin kızım. Nikah gününde hatırlayamazsın belki ama o zaman tanışmıştık. Yinede ben Neriman."
"Memnun oldum, efendim."
"Efendim yok. Neriman teyze diyebilirsin. Bende kahve dedim ama kek yaptım. Çay koydum. İçeriz değil mi? Hadi Aysel sen bize çay ve kek getir."
Salonda oturan annem ve Zerrin' i arkamda bırakarak mutfağa gittim. 'Sakin ol' diye kendimi uyararak tepsiye çay ve kek koydum. İçeriye gittiğimde koyu bir sohbet başlamıştı.
"Aysel de İktisat okuyor. Bu yıl son."
Zerrin:
" İktisat zor olmalı. Peki bitirince ne yapmayı düşüyorsun? "
Çayımı ve kekimi alarak koltuğa oturdum. Derin bir nefes alıp:
" Özel bir şirkette Pazarlama Müdürlüğü yapacağım. Babam bu işi uygun gördü. Aslında şirket, şimdiden çalışmaya başlamamı istiyor ama ben derslerime vakit ayıramam diye okul bitince başlamayı düşünüyorum."
"Hedefin olması güzel. Ben ilkokuldayken 'Öğretmen olacağım' diyordum. Okudum. Oldum. Sevdiğin, istediğin mesleği yapmak gibisi yok. Bu hafta izinliyim. Ama haftaya çocuklara kavuşacağım. Çocukları çok seviyorum."
Annem:
"İnşallah sizin de bir an önce çocuğunuz olur. Fatma çok mutlu olur."
"İnşallah Neriman teyze, çocuğumuz olur."
Bu sohbet bana çok ağır geldi. Yarın nasılsa sınavlar var. Bahanem hazır. Kalkmak için izin istemeliyim. Yoksa dayanamayacağım.
"Zerrin abla, kusura bakmazsanız yarın sınavlarım var ben odama geçsem."
"Geç tabiki. Çalış. Sınav için gittiğin üniversitede Zafer'in yarın işi var. Seni de giderken götürsün. Sınavların kaçta başlıyor."
'Yok artık.' Dedim içimden. Ben bu adamdan uzak kalmaya çalışacağım desem de burnumun dibinde bitmek zorunda mı? 'Hayır' desem neden diyecekler. 'Evet' desem onunla yakın olacağım. Bu kalbimi nasıl etkiler bilmiyorum. Kararsızlık içinde onlara bakarken ağzımdan: "Tamam"çıktı.
"Sabah 10.00 da sınavım başlıyor 11.30 bitiyor. Beklemesine gerek yok. Ben kendimde gelebilirim."
"Tamam canım ben ona söylerim. 9.30 da evden çıkarsınız. Şimdiden başarılar diliyorum."
"Teşekkür ediyorum."
Odama geçince beynimin içine hücum eden düşüncelerle pencerenin önüne geçtim. Neden hala unutamıyorum. O artık evli. Ve gördüğüm kadarıyla mutlu da. Onunla karşılaşınca hiç bir şey yokmuş gibi davranabilir miyim? Aslında hiç karşılaşmasak, daha yaralarım çok taze. İyileşmek için bana zaman lazım. Ama anlıyorum ki bu zaman çok uzayacak. Aynı binada oturmamız, annemin de Zerrin ile olan samimiyeti benim kaçış yolum olmadığını gösteriyor. Bakalım neler olacak?
Akşam yemeğinden sonra babam televizyon karşısında uyuya kalınca annem onu zorla uyandırıp odalarına götürdü. Bende annemden gizli kahvemi alıp odama gittim.
Sevdiğim adamın üst katta başka kadınla televizyon izlediğini gelen seslerden anlıyorum. Bu kadarıda çok fazla. Ben bir şey yapamıyorum. Her zaman olduğu gibi yine susmalıyım.
Sabah 8.00 de kalkıp güzel bir kahvaltı yaptım. Gri elbisemi, siyah botlarımı giydim. Saçımı her zamankinden daha güzel topladım. Hafif makyaj yaptım. Kapının önünde aynadan kendime bakıp kalem, silgi ve sınav giriş kağıdının olduğu çantayı elime aldığımda kapının zili çaldı.
Annem odasından gelip:
"Kızım kapıyı açsana." Dedi.
"Anne şimdi çaldı. Bende tam açıyordum."
Kapıda bekleyen Zafer:
"Aysel hazırsan çıkalım. Ben de geç kalıyorum."
"Hazırım, çıkabiliriz."
Annem başarılar dileyerek yanağıma iki öpücük bıraktı. İlkokul çağını çoktan geçtiğimi anneme anlatamasam da bu hareketlerine bir şey demeyi bırakmıştım. Ama bugün Zafer'in karşısında yapmasa iyi olurdu. Zafer gülünce anneme sinirli bir bakış atarak "Teşekkür ediyorum."dedim.
Merdivenlerden o önde ben arkada inerken kendime söz vermiş olsam da kalbimin bu kadar hızlı atmasının önüne geçemiyordum.

BÖLÜM SONU: UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. ASLINDA İLK BÖLÜMDE YAZMAM GEREKİYORDU. AMA ÇOK HEYECANLIYDIM. HALA DA ÖYLEYİM. BU KİTABIMI YAZMAM İÇİN BANA HER DAİM DESTEK OLAN HAYAT ARKADAŞIM CAN YOLDAŞIM EŞİME SONSUZ TEŞEKKÜR EDİYORUM. SEVGİLERİMLE

ZORLU AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin