AŞKIN ÇIKMAZ SOKAK İSE BEN O SOKAĞIN SONUNA KADAR GİDERİM..

60 10 0
                                    

ZAFER'İN AĞZINDAN....

Aysel'i Antalya'da bırakıp Ankara'ya dönmek beni çok üzdü. Ağaçların yeşilini, denizin mavisini, yeryüzünün beyazlığını onunla birlikte orada bıraktım. Yokluğunda sığanacağım tek limanım oğlum. Umutlar tükenmezmiş insanın hayatında; benimde hala umudum var. Ama şimdi verdiğim sözü tutmalıyım.

Kapıyı anahtarla açıp içeri girdim. Zerrin odadan çıkınca gözleri beni buldu.
"Hoş geldin. Seni merak ettim."
"İyiyim sağol."
"Neredeydin?"Diye sorunca ofladım.
"Zerrin İstanbul'da bulunan ünlü bir firmadan iş teklifi aldım. Ve bende kabul ettim. Yarın gidiyoruz."
Zerrin'in ağzı ve gözleri kocaman açılırken cevabını beklemeden lavaboya gittim.
Geri geldiğimde Zerrin koltukta oturuyordu. Beni görünce ayağa kalktı.
"Böyle önemli bir kararı kendi başına nasıl alırsın? Benim okulum var. Tayinim hemen çıkar mı? Hem Can çok küçük. Oralarda tanıdığımız bile yok.
Sinirden elimi saçlarımın arasından geçirdim. Kırıcı olmamak adına sakinleşmeye çalıştım.
"Bu karar bizim için çok iyi. Daha iyi koşullarda oğlumuz büyür. Ama yok ben gelmem dersen, sen bilirsin. Tayinin çıkınca gelirsin. Yada istifa edersin."
"Bu kadar basit yani senin için, değil mi?"
Sabrım taşmak üzereydi.
"Bak Zerrin seni zorlamıyorum. Sen bilirsin. Ama ben burada bir dakika duramam."
"Peki o zaman. Nasıl toplanacağız bir günde?"
"Eşyalar dursun. Ben eşyalı bir daire kiraladım. Tabiki şimdilik. Daha sonra ev de alırız. Önce çevreyi tanıyalım. Sadece kıyafetlerimizi hazırlasan yeterli. Bu iş için birini bulabilirsin."
Cevabını beklemeden yatak  odasına gittim. Çok yorgundum. Çok....

Akşama doğru uyandığımda aklıma gelen şeyle evden çıktım. Gecikmiş olan düğün hediyesini almalıydım.

Elimdeki hediye paketiyle Neriman teyzenin kapısını çaldım. Biraz bekledikten sonra kapı açıldı.
"Zafer oğlum hoşgeldin nasılsın?"
"Teşekkür ediyorum iyiyim. Siz nasılsınız? Osman amca nasıl?"
"Bizde iyiyiz oğlum, Osman her zaman olduğu gibi işe gitti."
"Ben size bir şey söylemek için rahatsız ettim. Biz yarın İstanbul'a taşınıyoruz. Bu durum ani oldu. Çok iyi bir iş teklifi aldım."
"Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Hakkınızda hayırlısı olsun. Can'ı benim için öp."
"Olur."
Elimdeki paketi uzattım.
"Buda Zerrin ile benim gecikmiş düğün hediyemiz. Bizim Aysel'i görme fırsatımız olamaz. Siz verirseniz seviniriz."
"Oğlum, gerek yoktu ama teşekkür ediyorum. Aysel Antalya'da seminerde gelince veririm."
"Kendinize iyi bakın. Herkese selamlarımızı iletin."
Elini öptüm. Kucaklaştık.
"Kendine iyi bak oğlum."

Merdivenlerden çıkarken içim tuhaf oldu. Kendime ne kadar iyi bakabilirim bilmiyorum.

Ertesi gün eşyaları arabaya indirdim. Annem ve babamı arkamızda ağlayarak bıraktık.

İstanbul...Yeni şehir, yeni insanlar. Trafiği bile çok kalabalık. Buraya gelmeden önce üniversiteden arkadaşım olan Burak'ın ayarladığı işe doğru yol aldım.
Zerrin evi beğenmişti. En çok Can'ın odasını sevdi.

Burak bana masamı gösterdi. İki arkadaş yılların dostluğuna dayanarak hasret giderdik.
Kahvesinden bir yudum alarak bana döndü.
"Sen Ankara'dan dışarı çıkmazdın. Ne oldu? Önce kalp krizi sonra İstanbul. Dostum anlatmanın zamanı gelmedi mi?"
Derin bir nefes çekip dışarıya verdim. Kendi nefesimde boğuluyordum. Burak çok iyi bir dosttur. Üniversite yıllarımızda hep bir aradaydık. Ankara'da oturmama rağmen ailem öğrenci evinde kalmama izin verdi. İşte biz Burak ile okul, ev vede en önemlisi candan arkadaştık. Ona her şeyi en başından anlattım. Beni dinlerken arada gözleri doluyor, ardından hemen toparlanıyordu.
"İşte böyle. O yüzden sözümü tutuyorum."
"Vay be! Ne aşk? Ben senin yerinde olsam tutmazdım. Alır ve giderdim."
"Yapamıyorum. Onun üzülmesine dayanamam."
"Peki Zerrin hiç mi anlamadı?"
"Bir şeyler olduğunu anlıyor ama konduramıyor. Ama aklına Aysel gelmez. O iş ile ilgili olduğunu zannediyor."
"Beni bırakta sen nasılsın? Baba olmana iki ay kaldı. Heyecanlı mısın?"
"Hemde nasıl. Sevgi ile dün hastaneye gittik. Kızımı görmek bende çok farklı heyecanlar yaratıyor. Hayırlısıyla kucağımıza alacağımız günü bekliyoruz."
"İnşallah kardeşim, inşallah."

ZORLU AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin