Eve vardığımızda Aysel hala baygındı. Arabanın kapısını açıp onu kucağıma aldım. Bu kız sandığımdan ağırdı. Hafiften gülümsedim. Arabayı kilitledim. Evin kilidini zorda olsa açmayı başardım. İçeri girdiğimizde salona yürüdüm. Aysel' i üçlü koltuğun üzerine bıraktım. Başının altına hemen bir yastık koydum. Geri dönüp evin kapısını kilitledim. Anahtarı salonda duran gri masanın üstünde duran yapay çiçeğin içine saldım. Bakalım uyanınca ne yapacak?
AYSEL'İN AĞZINDAN...
Başımdaki şiddetli ağrıya rağmen gözlerimi açmaya çalıştım. Elimi başımda tutarak doğruldum. Bana ne olmuştu?
Etrafıma baktığımda burası bana tanıdık gelmedi. Ben neredeydim? En son hatırladığım Zafer ile kahve içiyorduk. Sonrası yok. Biraz daha kendime geldiğimde:
"Hey kimse yok mu?" Diye seslendim. İçeriden gelen ayak sesinden birinin buraya geldiğini anladım.
Allahım ben nerdeyim? Bu gelen kim?
Az sonra gördüğüm kişi ile donup kaldım.
Bu Zafer'di. Ama nasıl olur? Biz neden buradayız diye beynime sorular hücum ederken Zafer sessizce karşımda bulunan koltuğa oturup kollarını birbirine doladı.
"Neden buradayız?"
"Ben istediğim için." Dedi.
"Yani sen şimdi beni kaçırdın mı?"
"Aysel saat öğleyi geçti ama yine günaydın." Dedi gülümseyerek.
Adama bak bir de dalga geçip, pişkin pişkin sırıtıyor.
"Beni hemen evime götürür müsün? Ailem merak eder? Hem seni de merak edecek olan bir karın var, hatırlatırım." Dedim.
" Ben buraya gelmeden her şeyi düşündüm. Kimlerin merak ettiği de inan zerre umrumda değil."
Yok bu adam kararlı. Bir yol bulup buradan gitmeliyim. Ama nasıl? Ailem, en önemlisi Ahmet durumu anlamadan hemen gitmeliyim.
"Boşuna düşünme güzelim bizi burada kimse bulamaz."
Bu adam bana 'Güzelim' mi dedi. Bu sözü başka zaman söylemiş olsaydı. Kalbim atmayı belki bırakırdı. Ama şimdi korkudan hızlı atmakla meşgul.
"Beni neden buraya getirdin? Lütfen beni geri götür? Olmaz. Olamaz. Zafer senden benden bir hikaye çıkmaz."
"Ben bizden öyle bir hikaye çıkaracağım ki güzelim herkes böyle aşk kaldı mı diyecek." Dedi.
"Bak Zerrin var. Oğlun var. Benim ailem, Ahmet var. Benim ona sözüm var."
"Hiç sevmediğin bir adama söz versen ne olur. Hem ben o sözü iki saat önce bozdum. Artık sözün sadece bana olacak."
Ne yapsam ne desem ikna olmayacak. Allahım çıldıracağım. Bu adam beni bu kadar ne zaman sevdi? Eğer o evlenmemiş ve bende nişanlanmamış olsaydım, beni şuan buradan kimse alıp götüremezdi. O yeşillerine doya doya bakardım. Kokusunu içime çekip ciğerlerime bayram ettiririm. Ama şimdi olmaz. Ama o anlamıyor.
Cesaretimi toplayıp:
"Ya ben seni istemiyorsam, kaçıp gitmeyi düşüyorsam yinede beni burada tutacak mısın?"
" Ellerimden bir kere kayıp gitmene izin verdim. Bir daha izin vermeyeceğim." Dedi.
"Peki şimdi ne olacak?"
" Senin sakinleşmeni ve kabullenmeni bekliyorum. Artık benimsin. Ben herşeyi ayarladım. İstanbul'a gideceğiz. Orada yaşayacağız. Ortalık duruluncada ailelerimize durumu anlatırız. Tabi bu arada ben boşanmış olurum. Evlenince onların yanına geliriz."
Adama bak neler kurmuş kafasında. Ben bu adama neden aşık olduğumu şimdi anlıyorum. Onun heybetli duran bedeni arkasında deli cesareti de varmış.
"Bu akşam buradayız. Yarın erken yola çıkacağız. Senin için kayıp ilanı verilmeden biz İstanbul'a varmalıyız. Oradan iyiyim beni merak etmeyin diye ararsın."
" Peki sen ne diyeceksin Zerrin'e?"
" İş seyahatine çıkacağımı ayrıca dönünce önemli bir konu konuşacağımı söyledim. Az çok oda bendeki değişikliğin farkında."
"Sen kafanda plan yapmışsın. Bize de onu uygulamayı bırakmışsın. Ya senden ayrılmak istemezse, ya Ahmet benim peşimi bırakmazsa. Peki ailem. Ailem razı olmazsa." Dedim.
Yerinden kalkıp yanıma oturdu. Yüzüme düşen saçı kulağımın arkasına koydu. Bu kadar yakın olması kalbimin yerinden çıkmasına sebep olabilir. Gözlerini gözlerime dikti ellerini omzuma koydu:
"Eğer sen benle olmak istiyorsan, dünya bile umrumda değil."
Nefesim kesildi. Yutkundum. Bu yaklaşımdan ben kalp krizi geçirebilirim.
"Ben istesemde olmaz. Geç kaldık." Dedim.
"Şuan buradasın. Yanımda ve hatta kollarımdasın. Yani geç kalmamışız demektir."
Yerinden kalktı. Soğuk bir rüzgar esti o kalkınca. Bu adam çok hızlı hareket ediyor.
"Biraz sakinleş. Ben kahve yapayım. Özellikle kahve aldım, senin için."
O mutfağa ilerlerken ben etrafı inceliyordum. Burası güzel bir evdi. Acaba kimindi? Az sonra elinde iki bardak kahve ile döndü.
"Aç mısın? Birlikte yeriz diye birşeyler aldım."
"Değilim. Sen benim rızamı almadan beni zorla kaçırdın." Dedim.
Karşımdaki koltukta bacak bacak üstüne atıp oturdu. Kahvesinden bir yudum alıp:
"Gel desem gelmezdin ki." Dedi. Gülümsedi.
Gülerken ayrı renge dönüşen gözlerine bakıp sustum. Bundan sonra ne yapmalıyım. Onunla gidip kalbimin sesini mi dinlemeliyim. Yoksa aileme ve Ahmet'e mi dönmeliyim? Of ki ne of. Bu aşktan daha çok çekeceğim var.
Bardaklarımızı mutfağa bırakmaya giderken bende etrafı gezmek için ayaklandım. Dışarı baktığımda bahçe çok güzeldi. Biraz ilerleyip koridorun sonunda bir merdiven vardı. Merdivenlerden üst kata çıktım. İki oda vardı. İki odanın kapısı açıktı. Burada kocaman yataklar vardı. Manzaraları ise bahçedeki ağaçlara bakıyordu. Çok beğendim burasını. Birden arkamdaki sesle irkildim.
"İstanbul'daki evde denize bakıyor. Oranında manzarası burası kadar güzel." Dedi.
Arkamı dönüp gitmek için hareketlendiğimde kolumdan tuttu. Beni kendisine çevirdi.
"Benden kaçma. Onunla evlenmene izin vermem. Sen benimsin." Dedi. Ardından sımsıkı sardı. O burnunu boynuma gömerken ben hala neden tepkisizdim, anlamıyorum. Aylarca bu anın hayalini kurmadım mı? Kokusunu çekmek için çırpınmadım mı? Benim sarılmadığımı görünce hemen bıraktı. Bir adım geri gitti.
"Özür dilerim." Dedi. Bu adama nasıl dayanırdım. O zaman kalbime aşkıma yazık olurdu. Hiç düşünmeden bu defa ben adım attım. Sımsıkı sarıldım. Şimdi koku çekme sırası bendeydi. Önce kolları iki yandaydı. Yavaşça oda sardı. Dünya durmuş. Yasaklar bitmiş. Kimse umrumuzda değildi. Biz sadece birbirimize sarılıyorduk.
Geçen dakikaların ardından ilk ben geri çekildim.
"Yanlış bu. Bu yaptığım yanlış."
Koşarak aşağı indim. Gözümü açtığım o koltuğa tekrar oturdum.
Oda gelip yine karşıma oturdu.
"Yanlış yok. Alışacaksın bana. Biz olmaya alışacaksın."
Camdan dışarı baktım.