TPL / Bölüm 3: "Baştan başlayabilir miyiz?"

1K 32 2
                                    

ALICE'İN AĞZINDAN;

Yatağımdan bir ağırlık kalktığını fark edince irkilerek uyandım. Gözlerim yeni uyandığım için bulanık görüyordu. Daha sonra pencereme doğru giden bir adam gördüm. Gözlerimi ovuşturdum. Tam çığlık atacaktım ki korktuğum adamın Justin olduğunu fark ettim.

Burada ne işi vardı? Ah, acaba geçerli bir nedeni var mı merak ediyordum açıkçası.

"Justin?" sesim kısık çıkmıştı. Justin bir anda bana döndü. Şaşırmışa benziyordu. "Burada ne işin var?" diye sordum.

Panik olmuştu açıkçası. "Ben.. Ben telefonunu getirmiştim, arabada unutmuşsun da." diyerek masanın üstündeki telefonumu işaret etti. "Düşürmüşüm. Teşekkür ederim." diyerek ayağa kalktım ve telefonuma doğru gittim. Ekrana baktığımda 7 tane cevapsız aramamın olduğunu gördüm. Katie aramıştı. Justin'e "Bir dakika" dedikten sonra Katie'nin numarasını tuşladım.

Telefonu açtı. "Kızım kaç kere aradım neden cevap vermedin?" dedi kızgınlıkla ve endişeyle. "Of Katie, telefonumu düşürmüşüm arabada. Ne oldu? Neden aradın ve nerdesin?" Nerede olduğunu merak ediyordum.

"Imm, şey bugün ben erkek arkadaşım Ronald'da kalacağım da, haber vermek için aramıştım" dedi utanarak. Ondan sonra bişey dememe bile izin vermeden aceleyle sözcükleri yarışmadaymışcasına sıralamaya başladı. "Biliyorum, özür dilerim evde tek kalmayı sevmiyorsun fakat çok ısrar etti. Üzgünüm gerçekt--" sözünü kestim daha fazla dayanamayarak. "Tamam Katie, sorun yok, ben idare ederim, siz keyfinize bakın, beni merak etme, film falan seyredip yatarım sanırım. İyi eğlenceler" diyip ona sorun yok mesajını verebilmek için hafif güldüm.

"Pekala, ama yinede üzgü--" yine lafını böldüm. "Bende seni seviyorum! iyi eğlenceler!" dedim ve öpücük sesi çıkararak telefonu kapadım.

Justin de o sırada konuşmamızı dinlemiş olacak ki bana "Bir sorun mu var?" şeklinde bir soru yöneltti tek kaşını havaya kaldırıp.

"Yok, hayır. Önemsiz bir şey. Sadece Katie erkek arkadaşında kalacakmış onu haber vermek için aradı, o kadar" diye cevap verdim.

"Peki" dedikten sonra aşağı inmek için merdivenlere yöneldi. Ben de onu taklit ederek aşağı indim. Kapıya doğru yöneldi, tam kapının kolunu indirecekti ki birden konuşmaya başladım. "Şey.." Meraklı gözlerle bana baktı, ne söyleyeceğimi merak ediyormuş gibi bi hali vardı.

Parmaklarımla oynamaya başladım, dudağımı yaladıktan sonra söyleyeceğim şeye devam ettim. "Bak, güzel bir başlangıç yapmadık, ikimiz de bunun farkındayız. Ben sadece güzel bir başlangıç yapabilir miyiz diye soracaktım."

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

JUSTIN'İN AĞZINDAN;

Yaptığı teklif karşısında şaşırmıştım. Evet kötü bir başlangıç yapmıştık ama beni tekrar tanımak istemesi beni şaşırttı. Kendimi ona tanıtırken ben bir katilim mi diyecektim? Bunu yapamazdım. Benden hemen uzaklaşırdı.

Ona doğru birkaç adım attım. "Tabii" derken sırıttım elimde olmadan. Elimi uzattım. "Ben Justin Bieber" diyerek gülümsedim. O da memnuniyetle elini uzattı ve "Ben de Alice Scarlet, tanıştığımıza memnun oldum" diyerek gülümsedi.

"Oturmaz mısın?" diyerek salonu işaret etti. Teklifini geri çevirmedim. İşaret ettiği yere yöneldim. Oturduk. "Bana biraz kendinden bahseder misin?" dedi dudağını ısırarak. Dudaklarımı yaladım, "Adım Justin, Soyadım Bieber ve yaşım 19. Bir ailem yok, onlara ne olduğunu bilmiyorum ama açıkçası, pek de umrumda değil" burukça gülümsedim. "Arkadaşlarımla yaşıyorum. Jack, Edward, Kevin ve John'la." Bir anlığına durakladım. Ona gerçeği söylemek ve söylememek arasında kaldım. Ama daha onu tanımıyordum bile, belki de güvenmemem gerekiyordu. Söylememeye karar verdim.

"Jack 19, Edward 20, Kevin 21, John 20 yaşında ve ben de 19 yaşındayım." diyerek kısaca hayatımı özet geçtim, tabi en önemli noktayı atlayarak.

Beni dikkatle dinliyordu. "Peki aileni hiç mi merak etmedin?" Sorusu karşısında hızlı ve net bir cevap verdim. "Hayır."

"Biraz da sen kendinden bahset." dediğimde ise biraz durakladı.

Sonra anlatmaya başladı. "Adım Alice, soyadım Scarlet. Gördüğün gibi burda yaşıyorum. 18 yaşındayım. Ev arkadaşım Katie ile birlikte burada yaşıyoruz. Benim de bir ailem yok. Yani.. Ben küçükken bir trafik kazasında can vermişler." Duraksadı, iç çekip devam etti. "Bana o günden beri teyzemler bakıyordu, beni onlar büyüttü, onlar okuttu. 16 yaşımda buradaki bir okula gitmeye karar verdim, çok istiyordum. Teyzemleri ikna ettim ve buraya, yani San Francisco'ya gelebildim. İstediğim okula kaydoldum. Nerede kaldın diye soracak olursan da, teyzemlerin burada tanıdıkları vardı, onlarda kalıyordum. Sonra Katie ile tanıştım, çok iyi anlaştığımızı fark ettik, birbirimize kardeşim diyebilecek seviyeye geldikten sonra ev tutma kararı aldık." Ben de dediklerini dikkatle dinliyordum.

"Sonra bu evi bulduk ve tuttuk işte. Teyzemler her ay bana düzenli olarak ihtiyaçlarımı karşılayabileceğim miktarda para yolladılar, hala da yolluyorlar." Ailesinin olmaması bir ortak noktamızdı.

Anlattıkları karşısında sessiz kaldım. Aramızdaki sessizliği o doldurdu. "Nescafe içer misin?" diye sordu. "Olur" dedim. Mutfağa yöneldi ve 2-3 dakka sonra elinde Nescafelerle geldi. Teşekkür ettim ve bana uzattığı bardağı dikkatlice aldım. Sıcaktı. Okulundan falan bahsediyordu. Sıkılmıştım ama belli etmiyordum.

Aniden telefonum çaldı. Ekrana baktığımda Kevin'ın ismini gördüm. Telefonun kilidini açtım ve konuşmaya başladı. "Yine ne s*kim oldu?" dediğimde ise "Brian'dan intikamımızı bu gece alacağız, 10 dakika içinde burada ol." dedi ve telefonu kapattı.

Alice bana meraklı gözlerle bakıyordu. Gitmem gerekiyodu. "Herşey için teşekkür ederim, tekrar tanıştığımıza memnun oldum bebeğim." dedikten sonra bardağı masanın üstüne bıraktım ve aceleyle evden çıktım. Arkamdan "Hoşçakal" diyebildi sadece.

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

BU BÖLÜM GÜZEL OLMADI FARKINDAYIM. AMA DEDİM YA BİRBİRLERİNE AŞIK OLMALARI YAVAŞ GERÇEKLEŞECEK. BU ARADA JUSTIN HERŞEYE SERT FAKAT ALICE'E KARŞI SERT OLAMIYOR. ELİNDE DEĞİL. BİRÇOK HİKAYEDE JUSTIN HERŞEYLE BERABER AŞIK OLACAĞI KIZA DA SERT DAVRANIYOR FAKAT BENİM HİKAYEMDE ÖYLE DEĞİL. ARADA SIRADA KÜÇÜK ÇATIŞMALAR YAŞAYACAKLAR AMA FAZLA DEĞİL. OKUYUCULARIMA TEKRARDAN TEŞEKKÜR EDİYORUM. OKURKEN ZEVK ALMANIZI DİLİYORUM :) VE EMEKLERİMİN BOŞA ÇIKMAMASINI UMUYORUM. SİZİ SEVİYORUM! :*

The Passionate LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin