TPL / Bölüm 18: "Oyun başlasın."

677 28 5
                                    

ALICE'İN AĞZINDAN:

"Merhaba güzelim." Göz kırptıktan sonra ellerini göğsünde birleştirdi.

"Ne işin var burada?" Tısladım.

"Hadi ama, bu kadar yolu senin için geldim." İğrendiğim ses tekrar konuştu.

"Teşekkür ederim, şimdi gidebilirsin Brian." Hışımla yanından geçtim.

Kolumu sert bir şekilde tuttuğu zaman, önceki anılarım gözümün önünde bir film şeridi gibi geçtikten sonra, gözlerimi kısa süreliğine birbirine bastırıp kolumu ondan kurtardım. Bir adım geriye gittim. "Benden uzak dur." Elimi durması için kaldırdım.

Bana doğru bir adım attı. "Ne istiyorsun?" Nefret dolu sesimle sordum.

Yüzüme yaklaştı. Nefesi suratıma değdiğinde, korkudan dudaklarım titremeye başladı. Her ne kadar belli etmemeye çalışsam da bariz ortadaydı.

Soruma karşılık, "Başta Bieber olmak üzere, tüm o arkadaşlarına söyle, bu burada bitmedi," suratımdan kulağımın arka tarafına doğru eğildi, çok yakındı. Ve fısıldadı. "O zaman oyun başlasın."

Nefesiyle ürperdim. Bana o iğrendiğim gülüşlerinden birini attıktan sonra arkasını dönüp ilerlemeye başladı.

Onu tekrar karşımda, savunmasız halimle gördüğüm için istemsiz olarak o gün yine aklıma geldi. Sanki hala o depodaki herşeyi tekrar tekrar yaşamış gibiydim.

Bana vuruşunu, dokunuşunu, zorla onun olmamı istemesini, beni kullandığını..

O an gözlerim doldu ve titreyen bedenimin beni daha fazla ayakta taşıyamacağını anladığımda yanımdaki duvara zar zor tutundum. Yere çöktüm. Etrafta fazla insan yoktu.

O sırada zil çaldı. Yerimden zorla kalkıp sınıfa doğru titreye titreye yürümeye başladım.

Ondan korkuyordum. Bana yapacaklarından korkuyordum. Ya tekrar aynı şeyler olursa? Ve bu sefer Justin beni kurtaramazsa?

Bunları yaşamak istemiyordum.

Düşüncelerimden Katie'nin beni sarsmasıyla sıyrıldım, "Alice?" Sesi endişeliydi.

Bir anda ona döndüm ve tepkisiz bir şekilde ona baktığımda sınıfa çoktan ulaşıp sıraya oturduğumu da fark ettim.

"Sen iyi misin? Titriyorsun."

"İyiyim." Zorla gülümsedim.

"Kesinlikle değilsin, anlat!" Israrcıydı.

"B-brian buradaydı." yaklaşık beş dakikadır tuttuğum o derin nefesi dışarı verdim.

"N-ne!?" diye bağırdı. Bir anda herkes Katie'ye döndü, yani sınıftaki herkes.

O sırada Bayan Hayley (Tarih hocası) sınıfa girdi.

Beni gördüğünde "Bir şeyin mi var tatlım?" diye sordu. Ağladığımı fark etmişti. Hıçkıra hıçkıra ağlamıyordum tabii ki ama gözyaşlarım hala aynı şeyleri yaşamanın verdiği hisle pürüssüz cildimden aşağıya doğru süzülüyordu.

Tekrar zorla gülümsedim. "Teşekkür ederim, ben iyiyim." Elimin tersiyle ıslanmış yanaklarımı sildim.

"İyi gözükmüyorsun, ama özel bir şeyse zorlamak istemem," gülümsedi. "Hadi şimdi git yüzünü soğuk bir suyla yıka."

JUSTIN'İN AĞZINDAN:

Alice'i bıraktıktan sonra eve doğru gitmeye başladım. John'a bir teşekkür borçluydum, dün akşam için.

Eve vardığımda çocuklar salonda oturuyordu.

Jack söze girdi. "Oo Bieber, biz de ne zaman geleceğini merak ediyorduk?"

"Alice'leydim." John'un olduğu koltuğa yönelip yayvan bir şekilde oturdum. (Yayvan bir şekilde demek yayılarak demek arkadaşlar. Dipnot: kelimeyi lütfen 'hayvan' olarak okumayın :D)

"Aranız düzeldi mi?" Edward bana baktı.

"Seni neden bu kadar ilgilendiriyor?" Tersledim.

"Alice bu konuda üzgündü ve--" sözünü kestim.

"Herneyse," John'a döndüm. "Teşekkür ederim dostum, beni dün akşamki konuşma için."

"Her zaman adamım," sırtımı sıvazladı.

"Ve bir haberim var çocuklar," sırıttım. "Sanırım tekrar aşık oldum."

Yaklaşık 10 saniye boyunca süren 'Ooo', 'Tebrikler kardeşim', 'Sonunda!', 'Sevindim', 'Adamsın Bieber!' gibisinden tezahüratların sonunda Edward gülümseyerek bana baktı. "Alice'e mi aşık oldun?"

Yüzündeki ifadeden anladığım kadarıyla bu habere sevinmiş gibi bir hali vardı ve ona karşı sert davrandığım için kendimi bok gibi hissettim. O benim kardeşimdi ve onun hakkında böyle düşünmemeliydim. Alice'le sadece arkadaşlardı, yakın arkadaş.

Gülümseyerek yanıtladım. "Evet."

"İşte buuu!" diye bağırdıktan sonra, Jack'in kalkıp komik bir şekilde dans etmesi üzerine hepimiz kahkahayı bastık.

Tanrım, çok iyi dans ediyordu (!)

Kahkahalarımın arasından zorlukla "J-jack otur ş-şuraya Tanrı aşkına!" dedim.

Jack de kahkahalar atarak yerine oturdu.

"Böyle dans edeceğini bilseydim daha önceden aşık olduğumu söylerdim dostum." Kıkırdadım.

"Bunu videoya almalıydık, Tanrım!" Kevin elini kafasına vurdu gülerken.

Biz hala gülerken telefonum çalmaya başladı. Gizli numaraydı.

Çocuklara "Şşş, sessiz olun," dedikten sonra telefonun kilidini açtım ve kulağıma yönlendirdim.

"Alo?" Bu kişi her kimse, neden gizli numaradan aramıştı ki? Merakla cevap vermesini beklerken kaşlarımı çattım.

Ve tanıdık bir ses konuşmaya başladı. "Bugün küçük sürtüğünü okula ziyarete gittim," Alice'den bahsediyordu. Hışımla ayağa kalktım, çocukların şuan beni izlediğini hissedebiliyordum. Dişlerimi arasından tısladım. "Brian.."

"Merhaba Bieber," aptal gibi sırıttığına dair yemin edebilirdim.

"Bir daha ona on metre bile yaklaşırsan, bidaha yaklaşacak ayakları bedeninin hemen altında bulamazsın or*spu çocuğu!" Bağırmaya başlamıştım.

"Uzatmayalım. Bugün sevgiline de söyledim, sana da söyleyeyim dedim," duraksadı. "Arkadaşlarına da söyle, oyun başladı Bieber."

- - - - - - - - - - - - - - - - - -

KISA VE SIKICI OLDUYSA KUSURUMA BAKMAYIN ARKADAŞLAR :( BU SIRALAR NEDENSE AKLIMA BİR ŞEY GELMİYOR. ASLINDA GELİYOR AMA OLAYLARI BİRBİRİNE BAĞLAMAYA ÇALIŞIYORUM. PUZZLE GİBİ YANİ, NEYSE. SİZİ SEVİYORUM, İYİ OKUMALAR! (Bu bölümü 'BelieveBelieber10' adlı okuyucuma armağan ediyorum) BU ARADA ARKADAŞLAR SİZE BİR SORU SORACAĞIM VE BU SORUYU GÖREN HERKESTEN CEVAP İSTİYORUM, CEVAPLARINIZI ÇOK MERAK EDİYORUM. BEN KARAKTERLERİ KARAKTER BÖLÜMÜNE YAZDIM, YANİ ONLARA BAKIP İSTERSENİZ KAFANIZDA ÖYLE CANLANDIRABİLİRSİNİZ. SORUM İSE ŞU; KARAKTERLER SİZCE YERİNE TAM OTURMUŞ MU? VE YAKIŞIKLI ERKEKLER, GÜZEL KIZLAR SEÇMEYE ÇALIŞTIM, BECEREBİLMİŞ MİYİM KARAKTER BÖLÜMÜNÜ? :) HEPİNİZİN CEVAPLARINIZI TEKER TEKER OKUYACAĞIM. SİZİ ÇOK SEVİYORUM, İYİ OKUMALAR! <3 (Medyadaki Brian) :)

The Passionate LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin