JUSTIN'İN AĞZINDAN:
Açıkçası hiçbirimiz Alice'in kapıyı açtığında karşımıza çıkacak kişinin Ashley olmasını beklemiyorduk.
Gülmeyi kesip yerimden kalktım ve Alice'in yanına geçtim. "Ne istiyorsun Ashley?"
İzin almadan içeri daldı ve konuşmaya başladı. "Seninle konuşmamız gereken önemli bir konu var."
İç çektim. "Pekala, beni takip et." Alice'in elinden tuttum ve çalışma odasına doğru yürümeye başladım. Ashley'nin bizi takip etmediğini anlayınca durdum ve ona döndüm. "Ne bekliyorsun yürüsene?"
Ellerini göğsünde kavuşturdu. "Yalnız konuşmamız gerekiyor. İkimiz." İmalı bir biçimde Alice'e baktı. Alice'e baktığımda Ashley'e öldürücü bakışlar atıyordu. İşte benim kızım.
"Onun gelmesinde sorun yok. Ya gelirsin, ya da def olup gidersin." dedim ve çalışma odasına yürümeye devam ettim. Topuk seslerinin arkamızdan geldiğini duyabiliyordum.
Odaya girdiğimizde Alice'in oturması için masaya yönlendirdim. Ben de masanın başına oturdum ve Ashley'de Alice'in karşısına, benim yanıma oturdu. (Yani Justin masanın başında, iki tarafında da Alice ve Ashley var. Belki kafası karışanlar olur diye yazdım)
Ashley'e baktım. "Konuş."
"Leonard Drake'i bilirsin değil mi?"
Anında beynime kan sıçradı. Sakin olmaya çalıştım. Dişlerimi sıktım. "Tabii ki biliyorum, aptal. Ee nolmuş ona?"
"Beni aradı," dudağını ısırdı. "Benden yardım istedi."
"Nasıl?" Elimi yumruk yaptım.
"Yardım istedi işte. Yardıma ihtiyacım var dedi ama ben hemen geri çevirdiğim için nasıl bir yardım olabileceğini anlamadım. Hemen oradan ayrıldım zaten." Gözlerini kaçırdı.
"Nasıl yani? Sen yardım etmedin mi şimdi ona?" Gözlerimi üzerine diktim.
Gözlerimin içine baktı. "Hayır."
"Neden etmedin? Bence tam da sana göre bir teklifmiş." Oturduğum sandalyede iyice yayıldım.
"Neden mi etmedim? Çünkü seni hala seviyoru--"
"Tamam, artık defolup gidebilirsin." Bunu ben söylememiştim, Alice söylemişti. Gözlerimi ona çevirdim. Ashley'e gözleriyle kapıyı gösteriyordu.
Ashley masaya doğru eğildi ve Alice'e dik dik baktı. "Pardon da, sen kim oluyorsun?"
Alice de Ashley'e doğru eğildi ve o da dik dik bakmaya başladı. "Def ol git." Heceleyerek söylemişti.
Ah, bu kıza bayılıyorum.
Ashley'nin dişlerini sıktığını görebiliyordum. "Justin'in sürtüklerinden biri olman beni bu evden kovabileceğin anlamına gelm--"
Öfkeli gözlerimi Ashley'e çevirdim. "O benim sürtüğüm falan değil!"
Aniden bağırdığım için irkildi. "Bilmem duydun mu ama, biz Alice'le sevgiliyiz. Şimdi anlatacağın şeyi anlattığına göre def olup gidebilirsin."
Elimle kapıyı gösterdim. Yan sandalyesine koyduğu çantasını hışımla aldı ve hızlı adımlarla dışarı çıktı. Dış kapının açılıp kapanma sesini duyduğumda gittiğini anladım. Sinirle yanaklarımı şişirip nefesimi dışarı verip rahatlamaya çalıştım.
Gözlerim Alice'e kaydı ve sinirle parmaklarını masaya vurup bir ritim tutturduğunu gördüm.
Ellerim eline kaydı ve onu durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Passionate Love
RomanceBirbirinden çok farklı iki genç birbirine aşık mı olacak? İmkansız Aşk yoktur. Yeter ki aşkınızın gücüne inanın. Onların aşkı aradaki tüm engelleri kaldıracak kadar güçlü.. TANITIM: https://www.youtube.com/watch?v=eckw3AsruCE