TPL / Bölüm 4: "Hadi şu işi bitirelim."

1.1K 33 1
                                    

JUSTIN'İN AĞZINDAN:

Arabayı hızla eve sürdüm. Bir an önce o p*ç kurularından intikamımızı almamız gerekiyordu. Eve geldiğimde arabamdan inip hemen eve girdim. Çocuklar salonda oturmuş sabırsızlıkla beni bekliyorlardı. İçeri girdiğimde ilk olarak gözüme çarpan masanın üstündeki hazır silahlar olmuştu. Çok seksi görünüyolardı. Pis sırıtmamı suratıma yerleştirdim.

Çocuklar beni görünce hemen ayağa kalktılar. John "Hadi, çabuk olmamız lazım" diyerek masadaki silahlara doğru ilerledi. "Hey hey hey, John? Daha yeni yaralandın nereye gidiyorsun, dinlenmen gerek dostum?" diyerek önünü kestim.

Fakat John hiçbir planı kaçırmazdı. Bunu da kaçırmayacağına emindim fakat bir şansımı deneyeyim dedim. John sinirli bir şekilde "O s*ktiğimin çocuklarından bende hesap soracağım" diyerek masadan silahını aldı ve evden çıkıp arabayı çalıştırmaya gitti. Bir şey demedim, nasıl olsa beni dinlemeyecekti.

Hepimiz hazırlanmaya başladık. Bu sefer korunmak için koruyucu yelekler almayı akıl ettik. Gerekli olan tüm hazırlıklar yapıldıktan sonra hepimiz arabaya yöneldik. Hemen atladık ve John sürmeye başladı.

Çok sinirli gözüküyordu. Edward "Hey dostum, sakin ol, biliyorsun onlardan intikamını alacağız." diyerek John'un omzuna hafif bir yumruk attı. Fakat işe yaramıyordu. John'un sinirlerinin yatışması için tek bir yol vardı, o da o göt kafalılardan intikam almaktı.

John bir tepki göstermedi. Biz de daha fazla üstüne gitmemeye ve susmaya karar verdik. Sonunda gelmiştik. John arabayı depodan yaklaşık 30 metre uzakta durdurdu. Hepimiz uzaktan depoyu incelemeye başladık, bu sefer ışıklar yanıyordu. Daha fazla arabada oturmak istemediğim ve John'u bu hale getiren g*t deliklerini alt etmek için konuşmaya başladım.

"Beyler, hazır mısınız?" Hepsinin suratına pis bi sırıtma yayıldı. Sanırım keyifli bir gösteri olacaktı. "Show başlasın!" dedim ve arabadan indım. Hepsi arkamdan gelmeye başladılar. Herşeyi çok dikkatli yapıyorduk. Adımımızı attığımız yeri dahi kontrol ediyorduk. Brian p*çinin ne yapacağı belli olmazdı.

Yavaş yavaş depoya yürümeye başladık. Hepimiz sessiz adımlarla ilerliyorduk. Depoya çok yaklaşmıştık. Bu işi bu gece burada, sessizce bitirecektik.

Depoya ulaştığımızda son kontrollerimizi yaptık. Bizi fark edemeyecekleri bir şekilde pencereden içerde ne yaptıklarına baktık. İçiyorlardı.

Açıkçası kafalarının yerinde olmaması işimizi daha da kolaylaştıracaktı. Onlara fark ettirmeden hemen deponun giriş kapısına gittik sessiz ve hızlı adımlarla. John hepimizin önüne geçti.

Parmaklarıyla beraber 3'ten geriye saydı. "3,2,1.." Duraksadı. "Başla!" Komutundan sonra hepimiz bir anda içeri daldık. Brian'ın adamlarını silahlarımızla etkisiz hale getirdik. Zaten yaklaşık 6-7 adam vardı. Brian korkmuşa benziyordu.

John Brian'a doğru yaklaştı ve konuşmaya başladı. "Ne o? Tecavüze uğramış kadın gibi bakıyosun?" Söylediği şey karşısında hepimiz kahkaha attık. Düşmanlarımızla dalga geçmek en zevk aldığımız işlerden biriydi.

Brian kekelemeye başladı. "B-ben.." John konuşmasına izin vermedi ve Brian'ın suratına baya sert bir yumruk indirdi. Yediği yumruk karşısında öylece yere yığıldı. John Brian'ın karnına çok sert tekmeler geçiriyordu.

Brian'ın ağzından kan gelmeye başlayınca, John son bir defa daha karnına sert bir tekme geçirdi.

John biraz dizlerinin üstüne çömeldi, yerde öylece yatan Brian'ın saçından tutup yukarı çekti, yüzlerinin aynı hizaya gelmesini sağladıktan sonra konuşmaya başladı. "Bana bak seni g*t kafa, eğer bir daha bize zarar vermeye kalkışırsanız, olacaklardan sorumlu değiliz. G*tünüzden düşünüp bizi alt edebileceğinizi sanıyorsunuz fakat.." Duraksadı. Brian'a daha da yaklaştı, ölümcül bir sesle fısıldadı. "Yanılıyorsunuz."

The Passionate LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin