Ceren durumu düzeltme isteğiyle sessizliği bozup konuştu. "Burnunda hafif bir kanama oldu. Malum yanımızda çanta da yok."
Ceren'in yaptığı bu kurtarıcı açıklama üzerine karşımdaki çocuk gülümsedi. Acaba bu açıklama yerine denize sümkürdüğümü söyleseydi tavrı nasıl olurdu, diye düşünmeden edemedim. Elini uzattı. "Ben Gökhan."
Uzattığı eli sıktım. "Ben de Mine. Tanıştığıma memnun oldum."
"Bende öyle." dedi, gülümseyerek.
Emre'nin doğum gününde gördüğüm çocukla da hemen ardından tanıştık. Adı Çınar olan bu çocukla Ceren flörtleşme aşamasında gibiydi. Sanırım Ceren'in bahsettiği zaman bu zamandı. Çınar ile Ceren atıştıracak ve içecek birkaç şey almaya gidince Gökhan ile yalnız kalmıştım. Tanımadığım biriydi ve aslında pek konuşasım gelmiyordu. Şimdiden sıkılmıştım. Ceren bana haber verme veya fikrimi sormaya bile gerek duymadan buluşma hazırlamıştı. Normalde kalkıp giderdim fakat yanımdakine ayıp olmasın diye kaldım.
Gökhan'ın "Şu tarafa oturalım mı?" deyip karşıda ki ağacın altındaki bankı işaret parmağıyla göstermesiyle hâlâ ayakta durduğumuzun yeni farkına vardım.
"Olur." dediğimde beraber banka doğru yürüdük. Bir şey konuşmuyorduk. Ne yapıyor diye Gökhan'a baktığımda gözlerini yerden ayırıp o da bana baktı. Göz göze geldiğimize göre artık konuşmak kaçınılmazdı. Gözünü ayırmadan bana bakıyordu. Açık kahve olan saçları güneşin vurmasıyla daha açık duruyor sarının tonunu temsil ediyordu. Üzerinde siyah bir kazak ve aynı şekilde siyah kot pantolon vardı. Gözümü kaçırmak istemiyordum. Bu yüzden konuşmayı başlatan ben oldum. "Hangi sınıftasın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TERS KÖŞE
HumorBilinmeyen Numara: Pijamanı çok beğendim. "Tövbe" deyip etrafıma bakındım. Etrafa bakınmak ne alaka Mine manyak mısın? Sanki halka açık yerdeyim diye düşünürken bir mesaj sesi daha geldi. Bilinmeyen Numara: Mutfaktaki pencerenin perdesini örtmeyi hi...