Merhaba v.ç.k'ler. Size en son hafta sonu atarım dediğim için bugün kendimi zorlayıp sizin için bölüm yazdım ve bölümü elimden geldiğince de uzun yaptım. Bu arada yarın benim doğum günüm. Hediye olarak bölümlere yorum, vote atar, instagramdan ve buradan beni takip ederseniz mutlu olurum.
İyi okumalar.
~
Burnuma güzel kokuların gelmesiyle yattığım yerden tek gözümü açıp etrafıma baktım. Perdenin pencerenin bir kısmını örtmediği taraftan yoğun ışık süzmeleri içeriye giriyordu. Elimi içeriye giren güneş ışığından geçirdim. Elimi her ışığın tarafına tutuşumda ışığın duvara yansımasını engellemek hoşuma gittiğinden bir süre oynamaya devam ettim. Midem lezzetli kokuya dayanamadığından isyankarca alarmlar vermesiyle bu oyuna son verip yataktan kalktım. Lavaboya gidip bozulan topuzumu açtım ve tekrardan yaptım. Elimi, yüzümü yıkayıp mutfağa gittiğimde harika bir masayla karşılaştım. Gözlerimi Ceren ile Eylül'e çevirdiğimde "Harikasınız." dedim, büyük bir gülümsemeyle.
Eylül bana dönüp "Günaydın Mine Hanım. Şöyle buyurun lütfen." deyip sandalyeyi işaret etti.
Ceren'de "Günaydın." deyip gülümsedi. Ardından özenle içi çayla dolu bardakları masaya koydu.
Eylül'ün işaret ettiği sandalyeye oturdum. Masanın üzerinde omlet, üçgen şeklinde tostlar ve pişiler vardı. Ayriyeten peynir, zeytin gibi kahvaltılıklarda masayı doldurmuştu. Belli ki eve alışveriş yapılmıştı. "Ceren." dedim Ceren'e doğru dönerek "Bu kadar abartıya ne gerek vardı. Teşekkürler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TERS KÖŞE
HumorBilinmeyen Numara: Pijamanı çok beğendim. "Tövbe" deyip etrafıma bakındım. Etrafa bakınmak ne alaka Mine manyak mısın? Sanki halka açık yerdeyim diye düşünürken bir mesaj sesi daha geldi. Bilinmeyen Numara: Mutfaktaki pencerenin perdesini örtmeyi hi...