2.1

5.5K 355 33
                                    

Bütün sınıfın bizim bulunduğumuz tarafa dönmesiyle üçümüz birden daha da kahkahaya boğulduk. Boğulduk dedim değil mi?

Pöhöhöhö

Neyse ki "Pöhöhöhö" kahkahalarım Eylül, Hakan ve birkaç ses ile fark edilmemişti. Gülüşmelerimiz bir kızın önümüze gelmesi ve bir şey söylemeyi amaçlayan bakışları ile son buldu.

Koyu kahve saçları bağlanmış, fazla belli olmayan fakat benim görebildiğim kadarıyla hafif makyajı ve formasıyla baştan aşağıya intizamlı görünen kız elinde bir kağıt tutuşuyla tamamen nöbetçiliği temsil ediyordu.

"Mine?" dedi hafif sesli bir tonla.

Bütün gözler bana döndüğünde "Benim." diye karşılık verdim. Nedense böyle zamanlarda bir kabahatimin olmadığını bilsemde kendimden kuşkulanıyordum. Bu nöbetçi çağırma olayları beni hep tedirgin etmiştir. Şu anda da olduğu gibi.

Tedirgin bakışlarımı anlamış olacak ki nihayetinde beni soruş amacını açıklamaya başladı. "Yakında bir etkinlik yapılacak konferans salonunda. Tiyatro, şarkı söyleme, şiir okuma ve saire... Edebiyat hocası seni de çağırmamı istedi. Öğle arası konferans salonuna gitmen gerekiyor."

Bütün bedenim rahatlamışlık hissi ile dolarken "Tamam." dedim.

Kız gittikten sonra Eylül "Acaba sana ne rolü verecek?" diye merakla sordu.

Bilmiyorum gibisinden dudağımı büzüm ellerimi iki tarafa çevirdim. Bu hareketimi her ne kadar sevmesemde nedense refleks tarzı bir şey olmuştu.

Tenefüsün çalmasıyla Hakan gözlerini kısıp Eylül'e baktı. Atlamaya hazır bu kedimsi harekete karşın birkez daha kopmuştum. Hakan kafa çocuktu. Çirkef bir edayla "Yunusumu temizler verirsin." dedi.

Eylül kıkırdadıktan sonra anca cevap verebildi. "Ölmedi mi o hâlâ?"

"Tabi öldü."

"Eee o zaman bende kalabilir."

"Hayır kızım. Onun daha pamuk işlemi var." deyince birkez daha yıkıldım.

"Tamam Hakan. Gülmekten karnım ağrıdı. Git artık."

Hakan gülüp bir şey demeden gitti. Eylül ise sular içinde kalmış yunusa bakıyordu. Sanırım nasıl temizlesem diye düşünüyordu. Bu arada Buğra olayının şimdiden kaynayıp gitmesi de benim için ayrı bir avantaj olmuştu.

Gülüşlerimizden beri eksik olan bir şey vardı. Arkama dönüp Ceren'e baktım. Ciağhkcıakh gülüşüyle bize eşlik etmemişti. Birkaç saattir kafasını kollarıyla gizlemiş uyuma pozisyonundaydı. Fakat bir uyku uzmanı olarak söyleyebilirim ki uyumadığı nefes alış-verişlerinden belliydi.

Şimdi değilde daha uygun bir zamanda onunla konuşacağımı kafama yazdım. Bir derdinin olduğu belliydi.

Eylül beni sarsıp "Minee!" diye haykırdı.

Bu ani hareket benim de "Ne?!" diye bağırmama neden oldu.

"Bu sular benim defterime doğru akıyor."

Ciddi misin dercesine bakıp "Peçete koy." dedim.

TERS KÖŞEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin