Satır arası yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum v.k.ç'lerim.(Vişne, kiraz, çilek kısaltımı) Bence hitap güzel oldu.
İyi okumalar...Sıcaklığın içinden çekilip soğuk havanın vücudumu birden sarmasıyla gözlerim sonuna kadar açıldı. Uykudan sonraki soğuk havanın verdiği şok ile gözlerim direk açık olan pencereye gitti. Daha sonrada yere düşen yorgana ilişti. Havanın renginden ötürü saatin sabah dört civarında olduğu kanısındaydım. Pencereyi annem içerisi hava alsın diye açmıştı sanırım. Soğuktan ötürü yüzüme su çarpmama gerek kalmadan zihnim açılmıştı. Kalkıp pencereyi kapatmamın ardından anneme bakmak için kapıya doğru yöneldim. Bir kağıda bastığımı farkedince önemsemeden devam ettim. Annem erken kalkardı fakat bu kadar erken kalkacağını sanmıyordum. Etraf karanlıktı odaya yöneldiğimde annemin uyuduğunu gördüm. Ne yani kalkıp pencereyi açıp geri mi yatmıştı? Bu bana hiç mantıklı gelmiyorken sessizliğin içindeki mesaj sesiyle birden sıçradım. Odama tekrar yönelirken yere bakarak yürümemden ötürü gördüğüm kağıttan uçak bana bir şok daha yaşattı. Kendimi şu saçma korku filmlerinde korkutucu sesin geldiği yöne doğru giden kızlar gibi hissettim. Yerdeki uçağı elime aldıktan sonra üzerinde bir şeyler yazdığını farkedince alıp açtım. Üzerinde yazan kelime ile kalbimin atış hızı artarken aynı derecede elimde titremeye başladı.
"Öleceksin." yazan bu kağıt elimden süzülürken yaklaşık on dakika ayakta öylece kalakaldım. Bir anlık kuş misali uçtuğunu düşündüğüm beynim yorulmuşçasına yuvasına tekrar döndüğünde etrafa bakabilmeyi akıl edebilmiştim. Gözüm gardırobumun kenarına ilişince tekrar kâğıttan uçak gördüğümde koşup kağıdı elime aldım.
"Biriktirdiğin paralar bende." yazısını görünce "Ne?" diye haykırmam bir oldu.
Gülme sesini işitince arkamı dönmem ile Eylül'ü gördüm. Zaten Eylül'ü görmemle jeton inmiş her şeyi anlamıştım. Yüz ifadem sertleşmeye başladığında bunu fark eden Eylül elini karnından çekip gülmesini durdurabilmişti. Bu kız cidden işsiz. Şuanda dağılmış saçım erken kalkmamdan ötürü kırmızılaşan göz altım ve olaydan ötürü beyazlaşmış yüzümden yeterince korkunç göründüğümü tahmin edebiliyordum. Eylül ona doğru yaklaşmamı beklerken ben klasik stratejimi değiştirmeye saniyeler içerisinde karar kılmıştım. Bir hamlede kenarda duran ayakkabı kutusunu elime alıp o daha ne olduğunu anlamadan kafasına doğru fırlatmıştım. Nişanda iyi olduğumu bir kez daha on ikiden attığım kafasına bakarken zaman kaybetmeden Eylül'ün boynunu yere doğru eğip hareketsiz kalmasını sağladıktan sonra pijamasının ceplerini karıştırmamla paramı bulup aldım. Eylül çırpınırken masanın üzerindeki kalemi görüp kapağını açtım. Eylül'ün yüzünü çevirdiğimde bırakacağımı zannetmiş aygır gibi tepinmeyi bırakmıştı. Kalemle birden yüzünü boyamaya başladığımda Eylül bağırıp beni itip kurtuldu.
"N'yapıyorsun kızım sen?!"
"En azından eşeklik yapmıyorum. Yüzüne renk kattım Eylül." dedim dalga geçercesine.
"Off!" diye haykırarak banyoya koştu.
Eminim ki bu ona büyük ders olmuştu ki zaten bunu fazlasıyla hak etmişti. Sabahın köründe soğuktan donmuş ve beynim bulanmış ayrıca kendimi korku filminde hissetmiştim. Peki kimin yüzünden? Her şeyin suçlusu tabiki kara kızdı. Banyodan isyan sesleri kulağıma ulaşınca Eylül'ün halini merak edip banyoya gittim. Aralık duran kapıyı açıp Eylül'ün aynaya yansıyan yüzünü görmem ile gülmem bir oldu. Pöhöhö çok kötüyüm. Sanırım kalem geçmeyen türdendi ve bu Eylül'ün yüzünden ötürü fazlasıyla belli oluyordu. Çizikleri geçirmek amacıyla çıkartmaya çalışmış bunu yapmasıyla yüzüne daha da yaymış ve zaten koyu olan tenine siyah mürekkep ikinci katman olarak yayılmıştı. Şuan ki hâli kısaca Obamiye olarak adlandırılabilir. (Obama'nın kız versiyonu.) Gülmekten karın kasımın ağrımaya başladığı anlarda annem odadan bağırdı. "Siz n'pıyorsunuz bu saatte? Susun kızım artık yeter!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TERS KÖŞE
HumorBilinmeyen Numara: Pijamanı çok beğendim. "Tövbe" deyip etrafıma bakındım. Etrafa bakınmak ne alaka Mine manyak mısın? Sanki halka açık yerdeyim diye düşünürken bir mesaj sesi daha geldi. Bilinmeyen Numara: Mutfaktaki pencerenin perdesini örtmeyi hi...