13 ☆ Beni saklar mısınız

2.5K 235 86
                                    

Medya; BTS - Don't Leave Me

13 - Beni saklar mısınız?

"Jennie,"

Rose ve Lisa şaşkınlıkla Jennie'ye bakarken genç kızın tek yapabildiği arkadaşlarına buruk bir tebessüm sunmak olmuştu. Garip bir şekilde düne göre daha zayıf görünüyordu, belki de ağlamış olduğu içindi. Göz altları çökmüş ve morarmıştı. Yine de garip bir aura vardı etrafında, daha önce hiç hissetmedikleri..

"Seni çok merak ettik." dedi Rose ve dayanamayarak sıkıca sarıldı Jennie'ye. Ardından da Lisa gelip ikisine birden sarılmıştı. Jennie kollarını iki genç kıza doladı. Böyle bir sarılmaya o kadar çok ihtiyacı vardı ki, sabah kendisine bir daha ağlamayacağına dair söz vermesine rağmen tekrar gözleri doluyordu.

"Gel içeri," diyerek kolundan çekiştirdi onu Lisa. "Oturup konuşmalıyız."

Jennie onu başıyla onayladığında geniş koltuklara yerleşmişlerdi. Rose, Jisoo'ya haber vermek için ayaklandığında Jennie onu durdurdu.

"Onlara bir şey söylemeyin lütfen."

"Ne?" dedi Rose şaşkınlıkla. "Ama neden, onlar da seni fazlasıyla merak ettiler-"

"Anlatacağım." diyerek gözlerini Lisa ve Rose'un üzerinde gezdirdi genç kız. "Sadece önce beni dinleyin."

Rose mırıldanarak onaylayıp kalktığı koltuğa tekrar yerleşmişti. Jennie ellerini kucağında birleştirdi. Kafasında bu konuşmayı defalarca yapmasına rağmen hala nereden başlayacağını bilemiyor gibiydi.

"Dün gece, bir arkadaşımın evinde kaldım." Derin bir nefes aldı. "Yoongi'ye söylememenizi istiyorum, özellikle. Kızlar, benim ortadan kaybolmamla ilgili size ne söyledi?"

Lisa omuz silkti. "Kavga ettiğinizi söyledi. Ve sonra sen gitmişsin."

Jennie histerik bir kahkaha attı. "Dün gece partide onu bir kızı öperken yakaladım." Lisa ve Rose'un gözleri şaşkınlıkla kocaman olurken Jennie konuşmaya devam etti. "Beni sevmediğini hissediyordum. En azından, benim onu sevdiğim gibi değildi ve... Yine de onunla mutluydum bu yüzden gerçeklerle yüzleşmekten kaçtım. Böylesine bir yüzleşmeyi de beklemiyordum zaten.."

"Şerefsiz," dedi Lisa kendine hakim olamayarak. "Jennie bırak da saçlarını tek tek yolayım ve minik dişlerini ağzından tek tek sökeyim. Olur mu? Bence harika."

Lisa ayaklandığında Rose onu tişörtünden tutarak çekmiş ve kızın koltuğa düşmesine sebep olmuştu. Jennie hafifçe gülümsemeden edemedi. Onları gerçekten özlemişti.

"Yoongi'nin yaptığı iğrenç bir şey." dedi Rose iç çekerek. "Ona asla söylemeyeceğiz, senin istemediğin sürece. Peki ama neden Jisoo'ya söylemek istemiyorsun?"

"Jisoo'ya söylersek, Yoongi de anında öğrenecektir. Dahası.. Sizce de aralarındaki yakınlık biraz garip değil mi?"

"Nasıl yani?"

"Demek istediğim, Jisoo ile ben en yakın arkadaşlardık ama buna rağmen o benim dediklerime değil, Yoongi'nin dediklerine inanıyor. Ona herkesten daha fazla güveniyor. Bunun nedenini bilmiyorum."

"Acaba," dedi Lisa. "Ondan hoşlanıyor falan olabilir mi?"

"Sanmıyorum," diye cevapladı genç kızı Rose. "Jennie ve Yoongi'nin sevgili olmasını en çok isteyen kişi Jisooydu. Onlara yardımcı olmuştu. Ondan hoşlanıyorsa, niye böyle bir şey yapsın."

"Bence de," dedi Jennie saçlarını geriye atarak. "Rose'a katılıyorum. Bunu bir şekilde öğrenmeliyim. Sizden istediğim, beni bir süre burada saklar mısınız?"

***

"Abi," diye seslendi Jungkook eve girip ayakkabılarını kenara fırlatırken. Ceketini de asmış ve hızlı adımlarla merdivenlerden çıkmıştı. Yoongi'nin odasına girdiğinde onu yatağında büzüşmüş bir şekilde uzanırken bulmuştu. Bedeni olduğundan daha da küçük görünüyordu. Jungkook abisini ilk defa böyle görüyordu bu yüzden birkaç saniye öylece izledikten sonra yanına uzandı.

"Abi," dedi cevap vermesini umarak. "Ben geldim." Fakat, Yoongi hiçbir tepki vermemişti. "Uyuyor musun?"

"Beni biraz yalnız bırakır mısın, Jungkook?" dedi Yoongi. Sesi mırıldanır gibi güçsüz çıkmıştı.

"Hayır," dedi Jungkook kesin bir dille. "Seni yalnız bırakmayacağım. İyi değilsin."

Yoongi iç çekerek Jungkook'a doğru dönmüştü. Jungkook da vakit kaybetmeden kollarını abisine sardı ve başını omzuna yaslamasını sağladı. "Biraz uyumalısın hyung," dedi saçlarını okşarken. "Uyuyunca her şey geçer."

"Gerçekten mi?" dedi Yoongi. Gözleri uzun süreli uykusuzluğa karşı yavaş yavaş kapanıyordu.

"Evet, hyung. Gerçekten."

***

Jisoo telefonu kulağına yaklaştırdı ve gergin bir şekilde iç çekti. Telefon üçüncü çalışında açılmıştı.

"Rose," dedi Jisoo. "İki saat geçti. Ama Jennie'yi bulamadım."

"Artık umursamıyorum." diye cevapladı onu Rose. "Bu işe karışmamaya karar verdim. Kendin halletmelisin. Sen ve Yoongi. Bu durumun bizimle alakası yok."

Jisoo şaşkınlıkla gözlerini büyüttü. "Ne? Bu kadar acımasız olamazsın! Konuyla ilgili olmasan bile, Jennie senin de arkadaşın."

"Bu kadar acımasız olmamalı mıyım?" Hafifçe güldü Rose. "Bunu bana sen mi söylüyorsun?"

Jisoo bir şeyler söylemek için dudaklarını araladı ama Rose telefonu çoktan kapatmıştı. Çaresiz bir şekilde olduğu yere çöktü. Kendini suçlu hissediyordu. Jennie'yi bulamazsa ne yapacaktı? Ellerini saçlarından geçirdi. Yardım gerekiyordu.

Yoongi'den yardım isteyemezdi. O, şu an berbat durumdaydı. Bu yüzden telefonunu tekrar eline aldı ve aklına gelen ilk kişiye tıkladı. Böyle bir durumda ona muhtaç kalması kesinlikle gurur kırıcıydı ama yapabileceği bir şey yoktu.

"Taehyung," dedi telefon açıldığında. Daha fazla kendini tutamamış ve gözlerinden birkaç damla yaşın firar etmesine izin vermişti. "Lütfen, bana yardım eder misin?"

××××

Artık sık sık yeni bölüm atıyorum yaşasın ❤❤

and july ❅ vsoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin