21 ☆ Neden seni öpmek istiyorum?

2.1K 210 130
                                    

Y.N/ Size kendimi affettirmek için bugün iki bölüm attım. 20. Bölümü okumayı unutmayın lütfen~

Medya; BTS - I'm Fine

21 - Neden seni öpmek istiyorum?

"Jennie," dedi Yoongi, yeni uyandığı için sersem gibi olan Jennie'nin kollarından tutarak. "Burada ne işin var?"

Jennie temiz havada derin bir nefes almış ve yutkunarak Yoongi'ye bakmıştı. "Ben.. Şey, sadece uyuyorduk."

"Uyuyor muydunuz? Burada, arabada mı?"

Jennie gözlerini kırpıştırarak şapşal şapşal Yoongi'ye bakmış, kafasını aşağı yukarı sallayarak Yoongi'yi onaylamıştı. Yoongi genç kızın gerçeği söylemeyeceğini anladığında hafifçe gülümsemişti. "Pekala, hadi seni evine bırakayım."

"Gerek yok." dedi Jennie kollarını Yoongi'den kurtarmaya çalışırken. "Ben kendim giderim."

"Kendin gidemezsin." Yoongi, Jennie'yi kollarından daha sıkı kavramıştı. "Bebeğim, seni tutmasam hemen düşecek gibisin. Üstelik saat geç oldu."

Jennie kaşlarını çatmış, dolan gözlerini Yoongi görmesin diye bakışlarını kaçırmıştı. "Ben senin bebeğin değilim."

Yoongi derin bir iç çekti. Sanki kalbine art arda kazıklar batırıyorlardı. "Seni eve ben götüreceğim Jennie."

Jennie Yoongi'nin onu arabaya doğru çekiştirmesine izin verdi. Yoongi'nin arabasına bindiklerinde Jennie kafasını cama çevirmişti. Yoongi ise anahtarı çevirerek arabayı çalıştırmış, Rose, Lisa ve Jennie'nin şu an yaşıyor olduğu eve doğru sürmeye başlamıştı.

"Yüzün dağılmış." Birkaç dakika sonra Jennie mırıldanmıştı. Yoongi'nin duymayacağını sanmıştı ama Yoongi duymuştu.

Genç adamın dudakları yavaşça kıvrıldı. "Benim için endişeleniyor musun bebeğim?"

"Sana senin bebeğin değilim dedim!" Jennie sinirle Yoongi'ye dönüp konuşmuştu. Biri kalbini avuçlarının içine almış gibiydi. Ağlamak istiyordu. Hıçkırarak ağlamayı, kendini dağıtmayı çok istiyordu. Ama şimdi olmazdı. Yoongi yanındayken bunu yapamazdı.

"Sana sarılmamak için zor duruyorum Jennie." dedi Yoongi, Jennie'nin sözlerini umursamadan. "Seni öpmemek için zor duruyorum."

"Bana dokunma." Jennie hafifçe burnunu çekti. "Artık bana dokunmayacaksın."

Yoongi titrek bir nefes bıraktı. "Seni seviyorum."

"Artık bu yalana da inanmıyorum."

***

"Sana inanamıyorum Taehyung!" dedi Jin koltukta oturan kuzenine bakarken. "Sen birileriyle kavga edecek türden birisi değilsin. Neden kavga ettin Yoongi ile?"

"Önce o başlattı hyung!"

"Umrumda değil," Jin oflamış ve Taehyung'un yanındaki koltuğa oturmuştu. "Taehyung lütfen saçma şeylerle vaktini harcama. O Yoongi denen çocuktan da uzak dur. Yüzünün haline baksana... İlkyardım çantasını getir de pansuman yaparım."

"Gerek yok Jin hyung, zaten duş alacağım ben hallederim."

"Tamam." Seokjin ayaklanmış ve Taehyung'un omzunu patpatlamıştı. "O zaman ben de sana yiyecek bir şeyler hazırlayayım. Annen ve baban şehir dışına gittiği için şanslısın."

Taehyung, annesi ve babasını unutmuş bir şekilde odasına ilerlerken aniden durmuş ve şaşkınca Jin'e bakmıştı. "Benim bundan haberim yoktu."

"Acilen gittiler zaten, babanın işiyle ilgili bir sıkıntı olmuş."

Taehyung başını aşağı yukarı sallayarak Jin'i onayladı. Merdivenleri çıkarak odasına girdi. Annesi ve babası sık sık şehir dışına giderlerdi bu yüzden pek önemsemedi.

Tişörtünü çıkarmak üzereydi ki, pencereden gelen tıkırtılarla duraksadı. Neler olduğunu anlamak amacıyla perdeyi çektiğinde, ellerini pencereye vurarak onu içeri alması için bağıran bir Jisoo görmek en son beklediği şey bile değildi. Telaşla pencereyi açıp, Jisoo'nun kollarından tutarak onu içeri çekmişti.

"Jisoo?" dedi şaşkınlıktan neredeyse kekeleyerek.

"Taehyung," diyerek gülümsedi Jisoo sanki çok normal bir şeymiş gibi.

"Gecenin üçü. Senin burada ne işin var? Ayrıca nasıl çıktın sen buraya, ikinci kat burası!"

"Evet," dedi Jisoo. Nefes nefese kalmıştı. Kendini koltuğa bırakarak geriye yaslandı. "Seni çok merak ettim. Annenler evdedir diye zile basmaya da çekindim. Üstelik ne sen ne de Jin oppa telefonlarınıza cevap vermediniz! Ben de pencerenin açık olduğunu görünce bahçede bulduğum bir merdivenle yukarı tırmandım."

"Manyak mısın sen?"

"Yani, azıcık."

Taehyung durumun garipliğine gülerek Jisoo'nun yanına oturduğunda Jisoo üzgünce Taehyung'un yüzündeki yaralara bakmıştı. "Yoongi adına özür dilerim Taehyung. Çok acıyor mu?"

"Hayır," dedi Taehyung ufak bir tebessümle başını iki yana sallayarak. "Ben iyiyim."

"Yine de pansuman yapmamız gerekiyor."

"Hallederim kendim."

"Taehyung!" Jisoo sinirle ayağa kalkmıştı. "İlk yardım çantası nerede?" Ellerini yumruk yapıp beline yerleştirdiğinde Taehyung bu komik görüntünün karşısında kıkırdadı.

"Şu dolapta."

Jisoo hızlıca dolabı açıp, ilk yardım çantasını çıkarmış ve Taehyung'un yanına geri dönmüştü. İlkyardım çantasından tentürtiyot çıkarmış ve bir pamuğa dökmüştü. Önce kaşının üstündeki yaraya hafifçe bastırmıştı. Taehyung kısık sesle inlediğinde hemen pamuğu geri çekerek endişeyle Taehyung'a baktı. "Sorun yok, devam et sen."

Taehyung'un kaşının üstündeki yaraya minik bir yara bandı yapıştırmıştı. Ardından kirlenmiş pamuğu poşetin içine sıkıştırdıktan sonra başka bir pamuk almış ona da tentürtiyot dökerek dudağındaki yaraya yöneldi.

"Jisoo."

"Hmm.."

"Neden şu an seni öpmek istiyorum?"

Jisoo'nun parmakları duraksamıştı. Kalbi göğüs kafesini zorlamaya başladığında bakışlarını yavaşça Taehyung'un gözlerine çevirdi.

"Beni öpmek mi istiyorsun?"

Şaşkınlıkla sorduğu soru karşısında Taehyung yalnızca başıyla onaylamıştı. "Beni böyle kendine alıştırmaman gerekir." Parmakları yavaşça Jisoo'nun saçlarına çıkmış hafifçe okşamıştı. Dudakları ise Jisoo'nun dudaklarına yönelmek yerine yanağına yönelmiş, minik bir öpücük kondurmuştu.

"Seni kendime alıştırmıyorum ki.." dedi zorlukla. Yaptığı şey tam olarak buydu. Taehyung'u kendine alıştıracak ve sonra bırakıp gidecekti.

Fakat, kalbine zehir gibi yayılan bu saçma duygu da neyin nesiydi?


×××

Umarım yorumlar biraz artar..

and july ❅ vsoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin