17 ☆ Çok geç kaldık birbirimize

2.4K 229 121
                                    

Medya; Monsta X - Shine Forever

17 - Çok geç kaldık birbirimize

Jimin Rose'u zor da olsa sürükleyerek arabasına bindirmişti. Rose susmak bilmiyor, Jimin'in kafasını ağrıtmak için her şeyi yapıyordu. Jennie'yi Yoongi ile yapayalnız bırakmıştı. Bu iğrenç bir duyguydu. Aklı tamamen Jenniedeydi. Hastaneye geri dönmek istiyordu ve bunun bir yolunu bulacaktı.

"Jimin, son kez söylüyorum bırak beni."

Jimin oflayarak kafasını geriye yaslamıştı. Han Nehri'nin kenarına park etmişti arabayı. Kapıları kilitlemişti ve anahtar da cebindeydi. "Sabaha kadar buradayız dedim sana Rose. Sadece uyu. İstersen koltuğunu geriye yatırabilirim."

"Bana bak Jimin," dedi Rose sinirle. "O koltuğu senin kafana geçiririm."

Jimin gözlerini Rose'a çevirmiş ve baygın bakışlarla genç kızı izlemeye başlamıştı. "Çok konuşuyorsun."

"Jimin, sen var ya-"

Jimin, genç kızın konuşmasına fırsat veremeden onu belinden tutarak kendine çekmiş ve dudaklarını dudaklarına hapsetmişti. Rose'un gözleri şaşkınlıkla kocaman olurken, Jimin onu öpmeye devam etmişti. Sonunda Rose'un aklı başına geldiğinde genç adamı omuzlarından itmiş ve geriye çekilmişti. "Sen ne-"

"Artık uyu." dedi Jimin. "Tekrar nefes almadan konuşmaya başlarsan seni tekrar öperim."

Rose ne hissedeceğini bilemezken koltuğunu biraz geriye yatırmış ve kafasını cama çevirerek yıldızları izlemeye başlamıştı. Uykusunun iyice geldiğini hisserken zorlukla mırıldandı. "Bana neden bunu yapıyorsun, Jimin?"

Rose uykuya daldıktan birkaç dakika sonra Jimin gözlerini açmış ve doğrulmuştu. Uyuyamıyordu. Başından beri uykusu yoktu. Sadece Rose'a bakmak onun sesini duymak çok zor geliyordu. Çok zordu. Üstündeki ceketi çıkararak genç kızın üzerine örttü. Hava soğumaya başlamıştı ve arabanın içinde olsalar da üşüyebilirdi.

"Hatırlıyorsun değil mi?" diye fısıldadı hafifçe saçlarını okşarken. Onu uyandırmaktan korkuyordu ama neyse ki Rose'un uykusu çok ağırdı. "Sevgiliyken beraber uyurduk. Saçlarınla oynardım, uykun gelirdi. Sarılarak uyurduk. Özledim Rose." Sonra gülümsemişti. "Bunu nasıl yaptık bilmiyorum... Çok erken sevmeye başladık birbirimizi ama aynı zamanda da çok geç kaldık birbirimize."

Jimin geri çekilip, koltuğuna tekrar yaslanmıştı. Tıpkı Rose gibi kendi camından yıldızları izlemeye başladı. Rose'un gözlerinden süzülen yaşlardan habersizdi.

***

"Sen gerçekten çok kabasın!" dedi Lisa sinirle. Jungkook onu hastaneden birkaç sokak uzaktaki kalabalık bir meydana getirmişti. "Senden bunu beklemezdim Jungkook. Benim Jennie'nin yanında olmam gerek."

"Lisa, bekle." diyerek kolundan tutup durdurdu genç kızı. O da çok kötü hissediyordu. Ama bunu yapması gerekiyordu. Abisine biraz olsun yardımcı olmalıydı. "Ne hissettiğini biliyorum." dedi. "Ama abime yardım etmem gerekiyordu. Berbat durumda. Yemek yemiyor, zorlukla uyuyor. Düzelmeyeceğini kendisi de biliyor ama en azından biraz Jennie nunanın yanında olursa ona iyi gelecektir. En azından ben böyle düşündüm."

Lisa oflayarak saçlarını geriye attı. "Özür dilerim Jungkook. Ama bunu yapmadan önce düşünecekti. Jennie'nin yaşadığı şeyin ne kadar zor olduğunu tahmin edemezsin. Ben de bilmiyorum. Daha önce birini sevmedim. Yine de berbat bir şey olduğunu görüyorum bu yüzden de-"

"Neden durdun?" dedi Jungkook şaşkınlıkla.

"Yeterince zaman kazandım." dedi Lisa. "Hoşçakal."

Aniden Jungkook'un kolları arasından kurtulmuş ve koşarak duraktan geçen otobüse binmişti. Otobüs, direk hastaneye giden bir otobüstü ve Lisa bu otobüsün saatlerini bildiği için kendine en güzel teşekkürlerini yolladı. Jungkook, Lisa'nın amacını anlar anlamaz peşinden koşmuştu. Ama yetişememişti. Lisa otobüste oturduğu koltuktan genç adama gülümseyerek el salladı. Jungkook ise oflayarak kafasını iki yana salladı. Bu kızla baş etmek gerçekten zordu.

***

Taehyung ve Jisoo, Seul'un kaldırımlarında yürüyor bir yandan da dondurma yiyorlardı.

"Şoku biraz fazla hızlı atlatmış gibisin." dedi Taehyung, Jisoo'ya bakarak.

Jisoo sadece omuz silkmiş ve dondurmasından bir ısırık daha almıştı. "Yoongi ile ilgili bu konuda yanıldım. Evet, ama onun Jennie ile konuşabilmesi için bir fırsat vermeliyim. En azından özür dilemesi gerekir."

Taehyung hafifçe gülmüştü. "Özüd dileyince her şeyin düzeleceğini mi zannediyorsun? Eğer, bir özürle her şey tamir edilebilseydi hapishanelere ne gerek vardı?"

"Aynı şey mi?" dedi Jisoo sinirle.

"Aynı şey." dedi Taehyung. "Jennie, Yoongi'yi affetmemeli. Eğer affederse çok büyük bir hata yapmış olur. Bu tür şeyler bir özürle tamir edilemez."

Jisoo derin bir iç çekerek banklardan birine oturmuştu. Taehyung da çok geçmeden yanına yerleşti. İkisi bir çocuk parkında, yıldızları izliyorlardı. Bir çocuk parkında yıldızları izlemek değildi yaptığım, ben sadece gecenin karanlığında seni aydınlatan yıldızlara teşekkür ediyordum.

"Onlarla ilgili konuşmaktan vazgeçelim." dedi Jisoo sonunda. "Gerçekten yoruldum. İki günde yirmi yıl yaşlandım sanki."

Taehyung kıkırdamış ve dondurmasının son parçasını ağzına atmıştı. "Peki, ne konuşmak istersiniz Bayan Kim?"

"Bizle ilgili konuşalım," dedi Jisoo parlak gözlerle Taehyung'a dönerken. "Hala sana olan sevgime inanmıyor musun?"

"Jisoo," diyerek bıkkınlıkla ofladı Taehyung. "Bunu çok önceden konuştuğumuzu dahası çözüme kavuşturduğumuzu düşünmüştüm."

"Hayır, çözüme falan kavuşmadı." dedi Jisoo. Derin bir nefes almıştı. "Sana ihtiyacım var Taehyung. Seni seviyorum. Bunu ne kadar daha anlatmalıyım. Kanıtlara mı ihtiyacın var?"

"Evet," diyerek arkasına yaslandı Taehyung. "Üzgünüm Jisoo, ama belki de gerçekten kanıtlara ihtiyacım vardır."

Jisoo kocaman gülümsemiş ve parmak uçlarından destek alarak kendini hafifçe yukarı itmiş ve Taehyung'un dudaklarına minik bir öpücük bırakmıştı. "Bu, o kanıtların bir başlangıcı olsun o zaman."

×××××

Kısa bir bölüm oldu üzgünüm, ama umarım beğenmişsinizdir,❤❤

Herkese iyi geceler~

and july ❅ vsoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin