15 ☆ Neden beni sevmek zorundaydın

2.5K 238 119
                                    

Medya; Winner - Have a good day

15 - Neden beni sevmek zorundaydın

Bazı sözler yumruklardan daha fazla yaralardı insanı. İyileşmezdi mesela. Öncelikle, uzun zaman kanardı. Ve ne zaman kabuk bağladığını düşünsen seninle dalga geçiyormuş gibi tekrar açılırdı o yara. Acı hep ordaydı. Asla gitmiyordu. İşte bu gerçek bir ironiydi.

Rose'un sözlerinin kalbine dokunduğunu hissederken Jimin, aslında gerçekten hissettiği acının ve özlemin neyden kaynaklandığını biliyordu. Han Nehri'nin kıyısında oturuyordu öylece, saat neredeyse gece yarısına geliyordu. Derin bir nefes alarak ellerini saçlarından geçirdi. Etrafta tek tük insanlar vardı.

Yanından geçmekte olan bir adamı durdurup telefonunu kullanıp kullanamayacağını sordu. Adam telefonunu Jimin'e uzattığında Jimin hızlıca Yoongi'nin numarasını tuşladı. Lanet olsun, diye düşünüyordu içinden. Telefonunu Rose'un evinde düşürmüştü. Ne kadar da sakardı.

"Yoongi hyung," dedi telefon açıldığında.

"Jimin?" dedi Yoongi şaşkınlıkla. Sesi uykulu ve boğuk çıkıyordu. "Ne oldu?"

"Hyung, bazı olaylar oldu sana sonra anlatırım. Rose'un evinde düşürdüm telefonumu. Oraya geri dönmem mümkün değil. Eviniz oraya yakın, lütfen gidip alır mısın?"

"Jungkook alsa?" dedi Yoongi.

Jimin Yoongi göremese de istemsizce omuz silkmişti. "Fark etmez. Rose o telefonun içindekileri görmemeli."

"Of," diyerek iç çekti Yoongi. "Bugün evde değil. Taehyung denen çocuğun evinde kalacaktı. Peki, ben giderim. Bu iyiliğimi unutma."

Jimin telefonu kapatarak adama uzatmış ve teşekkür etmişti. Ardından arabasına ilerledi ve şöfor koltuğuna oturarak geriye yaslandı. Han Nehri'ni izlemek hatta burada uyumak istiyordu. Eve gitmek istemiyordu. Park Jimin gerçekten berbat durumdaydı.

Gözleri yan koltuğun hemen aşağısında, yerde, bir deftere takıldığında kaşlarını çattı. Eğilerek resim defterini elleri arasına aldı. Kapağı araladığında en başta Rose'un ismini görmesi kalbinin teklemesine neden olmuştu. Yutkunarak sayfaları çevirdi. Her yerde kendisi vardı. Sınıfta uyurken, kantinde kahve içerken, Yoongi ile basketbol oynarken, gülerken.. Gözleri istemsizce dolduğunda buna inat güzelce gülümsedi. "Neden," diye mırıldandı. "Neden beni sevmek zorundaydın?"

***

"Ucuz kurtulduk," diyerek kendini koltuğa bıraktı Lisa. "Salak Jimin. Boğazlamak istiyorum onu."

Rose gözlerini devirerek yanına oturdu. "Arabasıyla bizi bırakırken hiç öyle demiyordun ama?"

Jennie gülerek karşılarındaki koltuğa geçtiğinde ayağı bir şeye takılmıştı ve tökezlemişti. "Hey.." dedi. "Bu da ne?"

Yerdeki telefonu elleri arasına alıp kızlara gösterdiğinde, Rose belki de o gün yüzüncü kez şaşkınlığın esiri olurken mırıldandı. "Jimin'in telefonu o."

İstemsizce telefonu Jennie'den aldığında birkaç saniye telefona öylece bakmış sonra da kilit tuşuna bastırmıştı parmağını. Jiminle birlikte oldukları sürede, Rose birbirlerinin doğum günlerini telefon şifreleri yapmayı önermişti. Jimin ise bunu sıkıcı ve sıradan bulmuştu. Klişeydi. Klişeydi evet ama güzeldi. Değerliydi, en azından Rose için öyleydi. Bu anıyı hatırlaması gülümsemesini sağlamıştı.

Parmakları Rose'dan bağımsız bir halde telefonun tuşlarında gezinmiş ve Rose'un doğum gününü girmişti. Telefon, açılmıştı.

Rose yutkunmaya çalıştığında kalbinin hızla attığını, Jennie ve Lisa'nın seslerinin kulağında uğuldamaya başladığını hissetmişti. Bir süre telefonda gezindi, fotoğraf galerisine girdi. Ama Rose'a dair hiçbir şey yoktu. Ne yazık ki, Rose Jimin'in ona ayırdığı özel klasörü görememişti.

"Rose," dedi Lisa. "Beni korkutuyorsun." Rose'un elinden telefonu almış ve kenardaki masaya bırakmıştı. "Jennie ile film izlemeye karar verdik. Hem kafan da dağılır senin. Hadi markete gidip, yiyecek bir şeyler alalım."

Rose'un bir şeyler söylemesini beklemeden kolundan tuttuğu gibi dışarı sürüklemişti genç kızı. Jennie arkalarından bakarak derin bir nefes aldı. Hepsinin hayatı fazlasıyla sıkıntılıydı. Yoongi.. Onu düşünmek bile istemiyordu zaten, ama Rose'un yaşadıkları da hiç kolay değildi. Jennie, sevdiği adamın karşısına geçip onu kullandığını söylediğini düşününce ürperdiğini hissetti. Ama sonra alayla gülmüştü. Yoongi de bunu yapmamış mıydı zaten?

Birkaç dakika öylece oturup, boş boş duvara bakmıştı. Sonra kapı tıklandı ve Jennie gözlerini sonunda duvardan ayırabildi. "Ne kadar çabuk geldiniz?" diye mırıldandı kapıyı açarken.

Ama karşısındaki kişi; Rose ve Lisa değil, Yoongiydi.

"Jennie.."

Yoongi öylece donmuş bir şekilde genç kızı izlemeye başlarken Jennie de şaşkınlıkla ona bakıyordu. Göz altları çökmüştü ve mosmordu, benzi her zamankinden daha beyazdı ve sanki olabilirmiş gibi birkaç kilo vermiş gibi görünüyordu. Jennie belki onun gerçekten üzüldüğüne inanırdı, tabii eğer onu tanımıyor olsaydı.

Jennie kapıyı kapatmak için bir hamle yaptığında Yoongi onun ne yapacağını anlamış ve kapıya ayağını yaslamıştı. Jennie, Yoongi'nin içeriye girmesine engel olamazken derin bir iç çekti. Konuşmak istemiyordu, şimdi değil.. Şimdi hiç sırası değildi.

"Yoongi.." dedi zorlukla. "Git."

Yoongi ise onu duymamış gibi yapıp genç kızı kendisine çekerek ona sıkıca sarılmıştı. Çok endişelenmişti. Onu özlemişti ve panik olmuştu. Başına bir şey gelseydi hayatı boyunca kendini affetmezdi.

Jennie, Yoongi'nin sarılışına karşılık vermeyerek öylece ayakta dikildi. Gitsin istiyordu, ona sarılmak istemiyordu. Kokusunu duymak, sıcaklığını hissetmek istemiyordu. Ondan nefret etmeliydi. Tek yolu buydu.

"Yoongi bırak beni."

Yoongi, aksine kollarını daha da sıkılaştırmış yüzünü Jennie'nin boynuna gömmüştü. "Seni özledim." dedi. Ses tonu boğuk çıkıyordu.

Jennie kalbi hızlandığı için kendine lanet ederek tekrar konuştu. "Yoongi bırak beni. Mümkünse beni tanımıyormuş gibi yap. Hayatımdan defol."

Jennie Yoongi'nin gideceğini düşünüyordu ama Yoongi gitmedi. Ona sarılmaya devam etti ve daha fazla dayanamayacağını hissettiğinde, Jennie'yi belinden sıkıca tutarken ağlamaya başladı. Sadece özür diliyor ve ağlıyordu. Jennie daha önce Yoongi'yi hiç böyle görmediğini biliyordu. Düşüncesi bile garipti. Fakat, bu olay özürlerle ve ağlamakla çözülecek türden bir şey değildi. Bunun bir çözümü yoktu.

Jennie'nin ve Yoongi'nin arasındaki ilişki iki gün önce tamamen yanmıştı. Ve küllerinden doğmayacaktı.

×××

Herkese günaydın❤ Haftanın son bölümüne sizden bol bol yorum istiyorum. Umarım seversiniz.

Gece yayınlamış olduğum 14. Bölümü okumayı unutmayın💙

and july ❅ vsoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin