25 ☆ Kendi gölgemin içinde yaşamayı seviyorum

2.3K 213 72
                                    

Medya; Seafret - Can't Look Away

25 - Kendi gölgemin içinde yaşamayı seviyorum

"Jungkook, burada ne yapıyorsun?" Jungkook, Lisa'ya bakarak omuz silkti ve yaslanmakta olduğu duvarın yan tarafındaki demir trabzanlardan okulun bahçesini izlemeye devam etti. Burası, okulun yangın merdiveninin en üst kısmıydı. Biraz garip ve açıkçası gereksiz bir yerdi. Bir kere kapı bozuktu, bazen yangın merdivenine çıkamıyordun bazense içeri giremiyordun ve alt kata yürüyüp oradaki kapıyı kullanıyordun. Ama bunu düzeltme gereği duymuyorlardı çünkü muhtemelen kapının bozuk olduğunu Jungkooktan başka kimse bilmiyordu.

"Herkes endişelendi," dedi Lisa üzgünce Kook'a bakarken. Genç adam oraya öylece çökmüş, bacaklarını kendine çekmiş bir şekilde oturuyordu. Görüntüsü o kadar masum duruyordu ki, büyüttüğü gözlerinden her an birkaç damla yaşın firar etmeye hazır olduğunu görmeden önce Lisa'nın tek düşündüğünü yanaklarını mıncırmaktı. Lisa derin bir nefes alarak yutkundu. "Yoongi de her yerde seni arıyor. Hoseok, Jimin, Namjoon.. Ve Taehyung ile Jin."

"Ben kaçıyorum," dedi Jungkook bakışlarını Lisa'ya çevirmemekte kararlıydı. "Kaçıyorum. Kaçmak istediğim zaman buraya geliyorum. Burayı kimse bilmiyor, ben buldum burayı. Ya sen, beni nasıl buldun?"

Lisa kafasını iki yana sallayarak Jungkook'un yanına oturdu ve tıpkı onun yaptığı gibi bacaklarını kendine çekti. "Ben üst kata bakarım dedim. Her yere bakmıştım ve yalnızca burası kalmıştı." Hafifçe güldü. "Ama nedense en başından beri senin burada olduğunu biliyordum. Kalabalık yerleri sevmiyorsun."

"Kim söyledi?"

"Anlamadım." Lisa şaşkınca Jungkook'a bakarken Jungkook ilk defa bakışlarını okulun bahçesindem ayırmış, Lisa'nın gözlerine dikmişti. "Saklamamın sebebi utanıyor olmam değildi. Ben böyle yaşıyorum, böyle doğdum. Gerçek anne ve babamı hiç hatırlamıyorum. Sadece dikkat çekmek istemedim. Çoğu, Yoongi'nin kardeşi olduğumu bilmiyordu zaten. Bilenlerde evlatlık olduğumu bilmiyordu. Kendi gölgemin içinde yaşamayı seviyorum ama baksana tüm okul beni konuşuyor. Popüler olan Min Yoongi'nin kardeşiyim hem de öz değil.. Ailesinin evlat edindiği bir çocuğum. Bunu bilmiyordun, değil mi?"

Lisa dudaklarını birbirine bastırıp kafasını iki yana salladı. "Annenle Yoongi'nin babası evlendi sanıyordum. Hepimiz öyle sanıyorduk."

"O zaman kim yaydı bu dedikoduyı okula?"

"Bilmiyorum Jungkook." Lisa gözlerini etrafta gezdirmiş ve konuşmaya devam etmişti. "Ama bildiğim bir şey var. Yoongi sana inanılmaz değer veriyor. Nasıl çıldırdığını görmeliydin, senden daha çok sinirlendi ve üzüldü. Dediğim gibi ben bilmiyordum ama annen ve babanı tanıyorum. Sizin eve çokça geldim, biliyorsun. Seninle tam olarak iletişime geçememiş olsak bile anne ve babanın sana verdiği değeri, sevgiyi görmemek için aptal olmak gerekir. Hatta, baban üvey olduğu için neden sana Yoongi'ye olduğundan daha iyi davranıyor diye merak ederdim." Lisa hafifçe gülünce Jungkook da kendini tutamamış ve kıkırdamıştı. "Onlar için öz evlattan farksızsın. Yoongi için de öyle. Bundan utanmamalısın, Jungkook. Dünya'ya nasıl geleceğimizi biz seçemiyoruz ama senin çok güzel bir ailen bir hayatın var. Böyle yaparak yalnızca onları üzersin."

Jungkook minnetle Lisa'ya gülümsemiş ve genç kızı kendine çekerek sıkıca sarılmıştı. Lisa başta afallasa da sarılışına kocaman bir gülümsemeyle karşılık vermişti.

"Teşekkür ederim, Lisa."

***

"Bulabildin mi Jungkook'u?" Yoongi merakla karşıdan gelen Hoseok'a baktığında Hoseok kafasını iki yana sallayarak derin nefesler almıştı. Sanki yer yarılmış da Jungkook içine girmişti.

"Yoongi eve falan dönmüş olmasın?"

"Sanmıyorum, çantası hala Taehyungta.." Rose ve Jennie karşıdaki merdivenlerden inip, Yoongi ve Hoseok'un yanına gelmişlerdi. Normalde yardım etmeyecekleri bir durumdu ama Jungkook iyi biriydi. Eh, aslında aralarındaki en iyi kişi bile olabilirdi. Üstelik Yoongi gerçekten delirmişti. Min Yoongi delirdiyse bir şekilde yardım etmek gerekirdi. Yoongi, Jennie'ye kısa bir bakış atıp üzgün bir şekilde onu onaylamıştı. Dördü koridorda amaçsızca dikilmeye devam ederken Yoongi'nin çalan telefonu, derin sessizliği bir bıçak gibi bölmüştü. Yoongi heyecanla telefonu ceketinin cebinden çıkarıp kulağına tuttu. Birinin Jungkook'u bulduğunu falan düşünmüştü bu yüzden arayan kişiye bakma gereksinimi duymamıştı.

"Bay Min ile görüşüyorum değil mi?"

"Evet, buyrun." Yoongi'nin içindeki heyecan yerini yavaş yavaş telaşa bırakırken Hoseok, Jennie ve Roseden birkaç adım uzaklaşmıştı.

"Seul Hastanesinden arıyorum, size haber vermem için telefon numaranızı bırakmıştınız."

"Evet," dedi Yoongi derin bir iç çekerek. "Yoksa o..."

"Evet, efendim."

"Ne zaman?"

"Üç gün önce."

"Pekala," dedi Yoongi ne diyeceğini bilemeyerek. "Ben sizin yanınıza uğrarım. Onu ziyaret etmeyi isterim."

"Tabii efendim, iyi günler."

Yoongi telefonu kapatıp tekrar cebine atmış ve parmaklarını saçlarından geçirerek yeniden arkadaşlarının yanına dönmüştü. "O kimdi?"

Hoseok'un sorusuna karşı omuz silkti. "Hiç, yalnızca hastaneden rutin bir arama."

"Peki sence bunu kim yaptı Yoongi?" dedi Rose çekinerek. "Demek istediğim Jungkook'un.. Yani biz hiçbir şey bilmiyorduk, bilen var mıydı ki?"

"Yalnızca Hoseok biliyordu." dedi Yoongi, Hoseok da kafasını aşağı yukarı sallayarak Yoongi'yi onaylamıştı.

Jennie ve Rose'in suçlayıcı bakışları Hoseok'u bulduğunda Hoseok ellerini iki yana kaldırarak kaşlarını çatmıştı. "Ben yapmadım, gerçekten."

"Bir de.." dedi Yoongi aklına gelen bir fikir ile beraber.

"Jisoo biliyordu."

×××

Herkese merhaba! Bugün özel bir şey ile geldim, kitaptaki Yoonnie çifti için bir video hazırladım, umarım beğenirsiniz~

İzlemeden önce videonun kalitesini arttırmayı unutmayın..

and july ❅ vsoo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin