9: Anlat.

10.6K 269 11
                                        


Kalktım, etrafıma bakındım. Yanımda Ilgar yoktu. Gitmişti. Ona babamın intihar ettiğini söylemiştim. Onun yanında yaptığım ve söylediğim her şeyi tekrar tekrar sorguluyordum. Neredeyse bu bir hastalık haline gelecekti. Yerde duran kıyafetlerimi üzerime tekrar geçirdim. Bu aralar sinirlerim fazlasıyla bozuktu, gözümden bir kaç parça yaş düştü. O benim çıplak bedenime dokunurken benim içimde neler yaşadığımı, nasıl çığlıklar attığımı bilmiyordu. Ki, bilse de umurunda olmazdı. İşte tam da bu sebepten dolayı ona hiç bir şey anlatmıyordum. Zaten anlatılmayı da hak etmiyordu. Odanın kapısına yöneldim. Biraz bahçeye çıksam fena olmazdı aslında. Bu düşünceyle merdivenlerden aşağıya indim. Ilgar koltukta oturuyordu. Onu sanki görmemiş gibi davranarak yanından geçerken beni durdurdu, "Ay, buraya gel." Eliyle kucağını işaret ediyordu. İçimde bir iğrenme hissi bürümüştü. Onu ikiletmeden kucağına oturdum. Eli yanağımda gezdi. Daha sonra bende çıkardığı izlere doğru yöneldi parmakları. Boynumu mosmor etmişti. "Biraz daha uyusan iyi olurdu Ay." dedi sakince. Keşke hep sarhoş kalsaydı. Bana sarhoşken iyi davranıyordu, en azından 'iyi' diyemesem de daha iyi davranıyordu. Ben onun o haline, kendisi gibi davranmadığı haline, galiba aşık olmuştum. Evet, biliyorum aşk çok büyük bir kelimeydi ama başka kelimeleri yakıştıramıyordum hissettiğim şeye. Şimdi ise tekrar acımasızdı, umursamazdı. Ben ona yine korkuyla bakıyordum. O ise bana bir Tanrı misali yukardan bakıyordu. "Ay. Bana bir şeyler anlat." dediği şeyle birlikte düşüncelerimi bir kenara bırakıp derin bir nefes aldım. "Niye size bir şeyler anlatmamı istiyorsunuz?" dedim. "Öyle işte anlat sen." diye cevapladı beni. "Kucağınızdan beni indirirseniz anlatırım." dememle beraber güldü. Gamzesi ortaya çıkmıştı. Beni kucağından indirdi. Şimdi birlikte koltukta oturuyorduk. Anlatmaya başladım, "Bir keresinde bir kaç arkadaşımla beraber okuldan kaçmıştık. Arkadaşlarımdan bir tanesi bir şekilde araba bulmuş. Ona bindik. Bayağı uzağa gittik, neresi olduğunu bilmiyorum. Sadece eve dönüş yolunu birimizin bildiğini hatırlıyorum, o yüzden arabayla giderken geri dönmekte çok da ısrar etmemiştim. Hayatımda ilk kez bu kadar özgür hissetmiştim. Bilmiyorum, ben... Sadece orda olmak ve denize bakmak, saçma sapan şeyler gevelemek çok hoşuma gitmişti." Saçımı okşayıp bana hafiften gülümsedi. Böyle yaptığı zamanları seviyordum. Bir anlığına bile olsun benim söylediklerimi sanki takıyormuş gibi davranması çok hoşuma gidiyordu. "Saçını okşamamı seviyorsun değil mi?" diye sorduğunda usulca 'evet' anlamında başımı salladım. Tekrar güldü. Olumlu bir cevap vermem hoşuna gitmiş olmalıydı. "Film izlemek istiyorum." dedim ona bakarak. "Amelie'yi izleyebiliriz." dediğinde başımla onayladım. Televizyon ünitesinin altındaki raflardan Amelie'yi buldu.
....

KÖLE(gay) //ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin